Fires translate English
3,086 parallel translation
Sağdan soldan alevler püskürüyorum.
I'm stomping out fires left and right.
Deneyin kritik bir noktası var, Zeilinger lazer ışınlarını kontrol edebiliyor yani yarıklara foton adı verilen tek tek ışık parçacıkları ateşlenecek.
The experiment has one crucial feature - Zeilinger can control his laser beam so that it fires single particles of light, called photons, through the slits.
Lazer tek tek fotonları gönderdiği zaman bazıları yarıklardan geçecek bazıları geçemeyecek.
As the laser fires single photons, some will pass through the slits, some will bounce off.
O halde günah işlemeyi engelleyemiyorsak, nasıl cehennemin ateşinden kaçınabiliriz?
So how can we avoid the fires of hell if we can't stop sinning?
22 kalibre mermiler, bizim şüphelimizle aynı. Niye, Kathleen?
Fires.22-caliber bullets, same as our shootings.
Açılan ateşte iki protestocu, yaşamını yitirdi.
Well, there were two protestors killed here during fires...
Ateşi yanık tutalım.
Let's get the fires burning.
Kutup ayıları soğukla başa çıkmak için kalın bir yağ tabakasına sahip olacak şekilde evrilirken, atalarımız ateşi bulmuş ve giysilere bürünmüşlerdi.
So while polar bears evolved thick coats of blubber to cope with the cold, our ancestors made fires, and wrapped themselves in clothes.
Çöpler yanıyor, sokaklarda arbede var.
Trash fires, riots on the street.
Yakılan dört garaj ve çamaşırhane hepsi de onun okulunun 3km civarında. Ayrıca sırt çantasında kundakçılık için gerekli malzemeler vardı.
Well, four garage fires and now the laundromat, all within 2 Miles of her school, plus the arson for dummies kit in her knapsack.
Bu bölgede birkaç yangın çıktığı haberini görmüş ve taklit etmeye karar vermiştir.
You know, sees that there's a bunch of fires in the area and decides he'll copycat.
Weir Çiftliği. 10 yıl önceki Richboro yangınından sonra kapatılmış.
Weir Farm. Shut down 10 years ago after the Richboro fires.
O yüzden yangına körükle gitme. Duydun mu beni?
So, don't go setting fires when there's nothing to burn.
O laboratuar yangınları kaza değildi Oxford'da iken formüle ettiğin toksinlerin prototiplerini hazırladığını biliyorum...
Those lab fires were hardly an accident, and the toxins you were formulating at Oxford, I know you've created prototypes- -
Sevmedim seni. Sevmediğim şeyleri yakmak gibi kötü bir alışkanlığım vardır.
Because I don't like you, and I have a bad habit of losing things I don't like in fires.
Evet Avustralya'da da şansın hiç yaver gitmiyor. Çünkü geçenlerde de Melbourne yolu..
You were unlucky in Australia cos you got caught up in those awful fires, round Melbourne way, wasn't it, in 2009?
Biz bu korkunç yangını haberlerde duyduk. Ama bunlar inanılacak gibi değil.
We heard about them on the news here, these bush fires, but these were beyond belief.
Alevler ne kadar hızlı hareket ediyordu?
How fast do those fires move?
Araba kazaları, yangınlar, suç olaylarını araştırmaktan sorumluyum.
I was responsible for covering car wrecks, fires, criminal activity.
O odadan çıkınca, onları kovacak olan da benim.
And when they walk out that door, I'm gonna be the one who fires their asses.
Yangına körükle gitmememi söylemiştin.
You told me not to go setting fires.
Orada ateş var, değil mi?
The fires, is it true?
Bu ağız kokusuyla kesinlikle insanlara yardım edebilirdin.
You could certainly help people make fires with your breath.
Her şeyi gördüm... ateş edilmesi, kanı...
Seen it all- - fires, floods.
Müze güvenlik görevlisi, başkana saldırı olduğu esnada 38 kalibrelik bir tabancayla iki el ateş etti.
So a museum security guard fires two shots from a.38 during an attempt on a mayor.
Amerika'nın müdahalesinden hoşlanmıyorlardı. Kadınlardan hoşlanmıyorlardı ve özellikle ateşkes için yaptığımız baskınlardan hiç hoşlanmıyorlardı.
And that they don't like American interference, and they don't like women, and they especially don't like the inroads we're making through cease-fires.
İstihbarat toplayan ve ateşkese yardımcı olan insanlar için çok da sıra dışı değil.
Well, that's nothing too out of the ordinary for somebody that's gathering intelligence and facilitating cease-fires.
Garret, başlamamış yangınları söndürmemiz gerektiğini sanmıyorum.
Garrett, I don't think we need to be putting out fires that haven't started.
-... hani hiç yangın çıkmayan?
- and we had no fires?
Carpentier Dempsey'i sıkıştırıyor, kafasına bir tane vuruyor.
Carpentier rushes Dempsey, fires a shot to the head.
Kadına da intikam istemek için çok iyi iki neden sunmuş.
Goes back to the wife, fires the girlfriend. And gives her two very good reasons to want revenge.
Irak petrol yangınları.
Iraqi oil fires.
Çöplük yangınları.
Landfill fires.
Bu neredeyse 4,000 dosya demek.
That's like 4,000 fires.
4,082 bina ve binasal yangın.
4,082 building and structural fires.
Düşük oksijenli yangınlar eldivenlere bu şekilde zarar verecek bir ısıda yanmıyor.
Low-oxygen fires don't burn at a temperature necessary to do this to his gloves.
Bütün bu yangınlar 21. bölgede salı günü sabah 6 : 00'da başlamış.
All of these fires started at 6 : 00 A.M.... On a Tuesday in district 21.
Ve tüm yangınlar ticari işletmelerde sabah erken saatte, çöp alınmadan önce olmuş.
And the fires all began at commercial businesses in the early morning before garbage pick-up.
Craig Hill birinin kasıtlı olarak bölgede yangınlar çıkardığını anlamış olmalı.
So Craig Hill must have figured out that somebody was deliberately setting fires in his district.
Yeteri kadar itfaiyeci olmadan nasıl yangınlarla savaşabiliriz ki?
How do you fight all these fires without enough firefighters, huh?
- Zor yangınları hep bana söndürtüyorsunuz.
You girls are always asking me to help put out fires
Yani bu şey savaş başlığına ışın yollayıp, onu vuruyor ve bu şey uçuyor, böyle, bu sırada biz böyle gidiyoruz, başka bir ışın yolluyor, o da böyle etrafından geçiyor, başka bir ışın yolluyor, o da böyle etrafından geçiyor,
So this thing fires a beam of light at the warhead, hits it and then this thing flies up, like this, meanwhile, we're all going like this, fires another beam of light, goes around like this, fires another beam of light
ve sonra uçarak, geldiği yönde uzaklaşıyor Ve savaş başlığı uzayda yuvarlanıyor.
goes around like this, fires another beam of light and then flies out the way it came in and the warhead tumbles to outer space.
Ve sonra damdan düşer gibi, bir anda çekimden hemen önce beni kovdu.
And then out of the blue, out of nowhere, he goes and fires me right before filming.
Ya da ateşlediği 9.1 mm kurşunu.
Or the 9.1 millimeter round it fires.
Sıkıntıların alevlerinden geçen birine. Ona bilgeliğiyle, metanetiyle, ve sevgisiyle kılavuzluk edecek birine.
Someone forged in the fires of adversity... who can guide him... with wisdom, with firmness.
İlk darbe, geniş yangınları, büyük depremleri ve tsunamileri tetikledi.
The initial impact triggered wild fires, massive earthquakes and tsunamis.
- Hayır!
( GUN FIRES )
Bir şey mi istedin?
( Fires two gunshots )
Deneme atışlarını incelettim.
Ran the test fires through IBIS.
Genellikle yangın ya da trafik kazalarından.
Usually fires or traffic accidents.