English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Flying

Flying translate English

13,261 parallel translation
Bana şöyle bir baktı ve "İşte helimi uçurmasını istediğim adam bu" dedi.
She took one look at me and said, "That's the guy I want flying my chopper."
Çok güzel bir günbatımıyla uçacağız.
We're gonna be flying back past a beautiful sunset.
Neye ateş ettiğini bilmiyorum.
Flying through the air. I don't know what he shot at.
Özel uçuş filan, anlarsın ya...
Flying private, you know...
Tüm dünyadan silah tüccarları füzeleri alabilmek için oraya gelecek.
And arms dealers from around the world are flying in to bid.
- Çalıntı bir pasaportla uçuş yapıyor.
He's flying on a stolen passport.
- Çalıntı pasaportla uçuyorsun.
You're flying on a stolen passport.
Uçmaya batıdan başlayacağım. Gidebildiğim kadar gideceğim.
I'm gonna start flying east and picking destinations as i go,
Kritik vakalar helikoptere alınacak.
Crit cases are gonna be flying.
1967'de çok sayıda tanık Montana'daki Malmstrom Hava Kuvvetleri Üssü'nde savaş uçaklarının tırmanışına ve 60 kilometreden yukarı çıkan UFO'lar tarafından kolayca geçilişine şahit oldu. En yüksekten uçan casus uçaklarımızın azami irtifasının iki katı.
Multiple witnesses in 1967 at Malmstrom Air Force Base in Montana see fighters scramble but easily outrun by UFOs that climb upwards of 200,000 feet, twice the service ceiling of our highest-flying spy planes.
Alçak irtifadaki hava araçlarında genelde, özel kalmasını tercih ettiğim konuşmaları kaydeden "dirtbox" isimli kayıt cihazları bulunuyor.
Low-flying aircraft often employ what they call "dirtboxes" to record conversations that I prefer private.
Evet, kuzenimin sürekli etrafta Süperman olarak uçmak yerine Daily Planet'teki işine devam etmesi için iyi bir sebep böylesi daha kolay olurdu.
Yeah, and I'm sure there's a good reason why my cousin keeps his job at The Daily Planet instead of flying around as Superman all the time, which would be so much easier.
Lobinin etrafında uçuyor.
It's flying around the lobby.
14 Ekim'de kanalizasyon sistemindeki gaz sıkışmasının sonucu meydana geldi. ve rögar kapaklarını bile birkaç blok ileriye fırlattı.
It was the result of a gas explosion in the sewage system on October the 14 that sent manhole covers flying a few blocks over.
Gelirken pek yol göremedim. Gitmek isteyeceğin yere gitmiyorlardı en azından.
I didn't see many roads flying in here, at least not in a direction you want to go.
Baker ile acil bir toplantı için Word bugün uçuyor.
Word is she's flying in today for an emergency meeting with Baker.
Ne diyeceğim, ben yarın Tessalit'e uçuyorum.
Tell you what, I'm flying back to Tessalit tomorrow.
Küresel ısınma üzerine makale için bazı buzulları çekim yapmak için bu foto muhabirini bu uçma işini aldım.
I got this gig flying this photojournalist to shoot some glaciers for this piece on global warming.
Hatta romanın sayfaları üst üste gelmeye başlarsa hiç şaşırmam.
In fact, I wouldn't be surprised if I start flying through those pages any day now.
Milletin baş edemeyeceği kadar risk sermayesi paraları uçuşuyor etrafta.
There's more VC money flying'around than anyone knows what to do with.
Memur değil de senin gibi gevşekleri tek yumrukta indirebilen bir süper kahraman!
Not a businessman but a hero who could send rotten villains like you flying with one punch.
Çevre yolu kalabalıktı ama çok yolcusu olan araçların yolu hızlıydı değil mi McGee?
Uh, that beltway can be murder, you know. Carpool lane was flying, though, wasn't it, McGee?
Evet, resmen uçuyorlardı.
Oh, yeah, it was flying.
Kurşunlar uçmaya başlıyor.
Bullets start flying.
Hepsi senin o gece uçakla uçtuğunu düşündü.
They all thought you were flying the plane that night.
Mermiler havada uçuşurken falan kafamda tek bir şey vardı sadece.
In that moment with the bullets flying and the glass... One thing kept running through my head.
Thor, bir böcek mi uçuruyor?
Thor, flying a bug?
Evet, pilot üç senedir uçmuyorsa o uçağa hayatta binmem ben.
Yeah, I'm not getting on a plane if the pilot just took three years off flying.
Ailem niye buraya geliyor ki? - Bunu yapamazlar.
Why would my family be flying here?
- Aslında uçacağım.
- Actually I'm flying.
Ticari havayolları işlemeye başladığına göre hepimiz çok geçmeden uçmaya başlarız herhalde.
Now the commercial airlines are starting to operate, I dare say we'll all be flying hither and thither before too long.
Sizi güvercin uçururken görürsek üç gün yalnız başınıza kilit altında tutulacaksınız.
If we catch you "flying pigeons", - you'll be in isolation for 3 days.
Uçmak, süper bir güç dondurucu nefes olayı?
The flying, the super strength, the freezy breath thing?
Şehirde uçmadığın zamanlarda ne yapıyorsun?
Well, what do you do all day when you're not flying around town?
Sorunları havaya saldın.
You had troubles flying out of you.
Peki ya uçan arabalar?
Oh, what... what about flying cars?
Eminim ki kolayca geçeceksin.
I'm sure you'll pass with flying colors.
Etrafta türlü söylentiler dolaşıyor ama ana yazarımız henüz teşrif etmiyor.
There are all sorts of rumors flying around and the main writer is missing.
Havalarda uçuyordum sanki.
I feel like I'm flying.
Bu yeni zombi oyunu aynı kan gölü festivali gibi. Vücut parçaları havada uçuşuyorlar...
I'm telling you, the new zombie mode is, like, supposed to be a gore-fest, like, there's body parts flying and just...
Korkarım ki bir uçuş dersi alacaksın dostum.
Well, it's flying school for you, I'm afraid, chum.
- Ben uçabilsem gerçekten iyi olacak.
It'd be great if I could fly. What's the big deal about flying?
Nükleer tesiste kurşunlar uçuyor.
Bullets flying in a nuclear facility,
- Gördüğümüz şeyler... Ayının iç iskeleti... Anormal yükseklikte uçan yarasalar...
- The traits we've seen... the bear's endoskeleton, the-the bats flying abnormally high, lions seemingly communicating over long distances...
Bildiğim kadarıyla söyleyebilirim ki bura da kör uçuyoruz.
As far as I can tell, we're flying blind here.
Hava kuvvetlerinizin seçkin hava filosu Al-Nusur. Ma'an şehrine yapılacak ilk saldırıları onlar yönetecek.
Your air forces'elite flying squadron, the al-Nusur, who will lead the first forays over Ma'an City.
Uçuyoruz!
We're flying!
Çocuklar, boş ruhlarınız ve nişancılığınız çok etkileyici ve artık söyleyebilirim ki bu simülasyon değildi.
Children, your empty souls and flying fingers are very impressive, and I can tell you now that was no simulation.
New York Times onları Barcelona'ya uçuruyor.
The New York Times is flying them into Barcelona.
Ron ve Suzanne bugün uçuyor.
And Ron and Suzanne are flying in today.
Bütün gün uçaktaydım.
I've been flying all day.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]