Forgive translate English
25,630 parallel translation
Babanı öldüren kral olmanın sorumluluğuydu. Bu yükü ona yıkmasındaki bencilliğini ve zayıflığını asla unutmayacağım.
The responsibility of becoming king killed your father and I will never forgive his selfishness and weakness in passing on the burden.
Sevgili Teyze, böldüğüm için üzgünüm.
Dear Aunt, forgive the intrusion.
Sonuçta bir toplumun kültürü o toplumun hoşgörüsüyle ve affetme yeteneğiyle ölçülür.
Surely the sophistication of a society can be measured by its tolerance and ability to forgive.
- Beni affedin.
- Forgive me.
Ne yazık ki Margaret'in beni affetmesi daha uzun sürecek.
I fear it will take longer than that for Margaret to forgive me.
Sana herkesi affetmeni söylemiştim.
I told you to forgive everyone.
- Çaresini bilemediğim için beni affet.
Forgive me for not knowing the proper remedy.
"Beni affet."
" Forgive me.
Arabamı da daha yeni bir ağaca çarptığımı söylemiyorum bile yani mantıklı düşünemiyorduysam affedin beni.
Not to mention the fact that I had just driven my car into a tree, so please, forgive me if I wasn't exactly thinking straight.
Özür dilerim, ama virüsten elde ettiğiniz en son verilere bakmak istiyorum.
Forgive me, but I was hoping I could see some of your recent data on the virus.
Uluslararası pop kültürünü bildiğim için beni affet.
How do you know about her? Forgive me for knowing about international pop culture.
Lütfen affedin beni.
Please forgive me!
Lütfen affedin onu!
Please forgive her!
Lütfen onları affedin.
Please forgive them.
Lütfen affedin onları.
Please forgive them.
Tekrar bana ihanet edersen, seni affetmeyeceğim!
I won't forgive you if you betray me again.
Seni bağışlıyorum.
I forgive you.
Annen beni asla affetmez.
Your mother would never forgive me.
Kendini asla affetmeyecek.
She's never gonna forgive herself.
Ama önce kocasının onu affetmesi gerek.
But he'd have to forgive her first.
Seni affettiğimi söylemem gerekiyor.
I'm supposed to tell you I forgive you.
Hatırladığım kadarıyla, Bagehot'ı okuyalı uzun zaman olduğu için mazur görün bunun gibi durumlarda müdahale etmeniz gerekmiyor mu?
From memory, and forgive me, Ma'am, it's a while since I read Bagehot, but in circumstances such as these, is it not also your duty to act?
Ve ben de onu affedeceğim.
And I will forgive her.
Affeden insanlar birlikte yaşayabilir.
People stay together because they forgive.
Ben onu asla affetmeyeceğim.
I can never forgive him.
Affeden insanlar birlikte yaşayabilirler.
People stay together because they forgive each other.
Kusura bakmayın, özür dilerim.
Oh, uh, uh, forgive me. Uh, I'm sorry.
Dostum, dağınıklığın kusuruna bakmayın.
Oh, my friends, please forgive the mess.
Beni bağışla, baba.
forgive me, Dad.
Geçmişimi bağışlayacağına eminim.
I'm sure he can forgive my past.
Beni affetme.
Do not forgive me.
Beni bağışlayabilirsen bağışla.
If you can forgive, then please forgive.
Bağışlayın.
Forgive me.
Bağışlayın Düşesim fakat böyle bir şey yapamazsınız.
Forgive me, Duchess, but you should do no such thing.
Ben öylesine bir davranışı zor affederdim.
I think I would find such behaviour hard to forgive.
Bağışlayın Hanımefendileri, kendim gelmem daha iyi olur diye düşündüm.
Forgive me, Ma'am, I thought it better that I come in person.
- Ve günahlarımızı bağışla...
- And forgive us our trespasses...
Sizi ancak Tanrı affedebilir.
Only God can forgive you.
Bağışlayın Majesteleri.
Oh, forgive me, Majesty.
Her yaptığımızı affedecek kadar bizleri seviyor.
He loves you enough to forgive anything.
Hala beni affetmeyecek misin?
Yet you still won't forgive me?
Beni affettin mi?
Do you forgive me?
Aramalarıma cevap veremiyor o yüzden ona hoşçakal dediğimi, onu bağışladığımı ve üzgün olduğumu söyler misin?
She won't take my calls, so... can you tell her goodbye for me... that I forgive her, and I'm sorry?
Yalan söyleyemeyeceğim, ilk başta sinirlenmiştim ama sakin kalmayı başardım ve duygusal hafızamın karar verme sürecine etkisini gözden geçirdim, ki bir noktada, geçen gece beni affetmeyi reddetmenin kendimi korumamdan kaynaklandığını farkettim.
I'm not gonna lie, I was upset at first, but I was able to stay present and factor my emotional memory into my decision making process, at which point I realized my being defensive was why you refused to forgive me to other night.
Frieda tüm paramı aldıysa acizliğimi bağışla insanlar gizemli bir şekilde öldüğümü düşünüyor demektir.
If Frieda is getting all my money, that means people think I'm dead and that I, forgive my inability to make air quotes, died mysteriously.
Kusura bakma, Liv,... ama aklın başında mı?
Forgive me, Liv, but are you on something?
Önce kendimizi affetmeden Tanrı'nın affına muvafık olamayız
We can't receive God's forgiveness unless we forgive ourselves.
Kendimi neden affetmek isteyim?
Why would I ever want to forgive myself?
- Babamı affetmen lazım.
You have to forgive my dad.
Seni affediyorum
I forgive you.
Kendini affet.
Forgive yourself.