Freelance translate English
641 parallel translation
- Serbest çalışıyorum.
- l'm a freelance.
Serbest muhabirim.
Freelance reporter.
Yüzeyi havayla temas eder etmez bunu hissettim.
- Jack. - Ed Morgan. Owen went freelance earlier.
- Ben resmi, serbest bir gazeteciyim.
- I am an accredited freelance journalist.
Bağımsızım.
I work freelance.
Bağımsız mı?
Freelance?
Git bakalım Fotoğrafçı.
Run along, freelance.
Bağımsız çalışırım.
I was a freelance.
... ve bu iş için free - lance ücreti mi alacaksın?
- And you'll be paid freelance for this?
O şirkette bir yerinin olması bu aptal işten daha önemli.
Getting a position with his company is more important than a silly freelance job.
Sebastian Rooks, Digicore ajanlarının... Neurograph testini nasıl geçtiğini bulması için tuttuğumuz bir özel dedektif.
Sebastian Rooks is a freelance operative, who we hired to find out how digicorp was getting their agents passed our neurograph.
Serbest fotoğrafçı.
freelance photographer.
Louise'in fıtığı doğrulandı. Bob'un kardeşi Jim Lancet'in editörünü ezdi serbest pagoda tasarımcısı Jenny'yi görmeye giderken.
Louise's hernia ( bråck ) has been confirmed - and Jim, Bob's brother, has run over the editor of The Lancet, on his way to see Jenny, a freelance pagoda designer.
Serbest çalışan bir dağıtımcıyım.
I'm a freelance distributor.
- Serbest fotografçıyım.
I'm a freelance photographer.
Freelance müzisyen ve, uh...
Freelance musician and, uh...
Ben serbest muhabirim.
I'm a freelance.
Ama serbest çalışıyorum, bundan da vazgeçecek değilim.
But I'm a freelance, and I'm not giving that up.
Teşkilatın ajanları yeterli değilse, serbest çalışanları kullanın.
Ifcompany agents aren't enough, use freelance.
- Sözleşmeli bir ajan. Serbest çalışır.
Freelance.
Yirmi, tam zamanlı, ve bir o kadar da serbest çalışanımız olur genellikle.
Twenty full-time... and the same number freelance usually.
Cömert birine rastladım ama o da ne istediğini bilmiyor!
I'm freelance. I don't know anything about anything or anyone.
Sanırım daktilografmışsınız. Evet, lütfen girin.
I understand you do freelance typing.
İkimizde aynı konumdayız. Sadece yetenekli birer Kung Fu döğüşçüsünden ibaretiz.
You're just the same as me, another freelance Kung Fu fighter.
Pek çok serbest iş alıyorum.
I've been getting a lot of freelance work.
- Biz serbest şov insanlarıyız.
We're freelance entertainers officer.
Avukatım size serbest bir şovmen olduğumu anlatacak.
Listen to me, officer. I'll have my attorney explain to you. I'm a freelance entertainer.
New York'tan bir gazeteciyim.
I'm Kate Newman, a freelance reporter out of New York.
Serbest olarak, bu hikayede çalışıyorum.
I'm working on this story, freelance.
Serbest iş.
It's a freelance job.
Bir çift bağımsız yalnız kovboyuz.
We're a couple of freelance Lone Ranger types.
- Plân yapmak zorundayız.
- We're gonna have to freelance some kind of plan.
Ben serbest çalışan bir dedektifim.
I'm a freelance skip tracer.
Bay Riggins, Micro-Tech adına çalışan özel bir dedektifim.
Mr. Riggins, I'm a freelance investigator for Micro-Tech.
Ben bir özel dedektifim.
I'm a freelance investigator.
Özel dedektif olduğunu biliyorum.
I know, freelance investigator. [Laughs]
Bunlar serbest işler.
These are freelance assignments.
Bir markette çalışırdım, ya da çeşitli ürünler satan... bir pazarlamacı olurdum.
Well, I suppose I could work in a shop of some kind, or do freelance selling of some sort of product.
Serbest çalışan biri.
Freelance sort of stuff.
- Bağımsız bozguncu olabilir.
- We suspect him of freelance subversion.
Bağımsız bozguncu mu?
Freelance subversive?
Ben daha çok... serbest mesleği seven biriyim.
I'm really more... The freelance type.
Evet, serbest meslek sahibi!
Yeah, the freelance type!
Avrupa'da dolanıyor, aksiyon arıyordum, gazetecilik yapıyor, yemek, politika, seyahat üzerine yazılar yazıyordum. Ne olursa satmaya çalışıyordum, hem de ucuza.
I was in Europe, knocking around, looking for the action, doing freelance journalism, writing on food, politics, travel, that kind of crap, trying to sell it wherever I could, and not too much at that.
- Artık kendi hesabıma çalışmıyorum.
- I don't freelance anymore. - I know.
Adamları sınamak için plandan bağımsız çalışabilir miyim?
I want to freelance them for awhile to evaluate them.
Komutanım... Üstçavuşa ben izin verdim. Adamlarıyla...
Sir I gave Gunney permission to freelance his I mean, the men, sir.
Serbest çalışıyorum.
I'm freelance.
Başına buyruk davranıp serbest bir bio-şeytan kovucu oldu.
He went out on his own as a freelance bio-exorcist.
Şimdi bağımsızsın, tatlım.
You're freelance now, honey.
- Özel bir vurucu tim.
- Freelance hit team.