English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Friggin

Friggin translate English

1,237 parallel translation
Bir çift bilezik için.. Arkadaş satan karılar gibi.
Just because of a bracelet like a friggin traitor!
Önceki mahkemenin teknik olarak işlerin içine etmesinden dolayı.
Based on a friggin'technicality.
Bu gerçekten harika. Evet.
That's friggin'great.
Geri zekalı!
Friggin'idiot.
Deacon canımı sıkıyor.
Friggin'Deacon.
Tanrı'nın insanlığa lanet olası bir hediyesi.
God's friggin'gift to humanity.
Lanet kumanda nerede?
Where's the friggin'remote?
- Niye bir telefon almıyorlar?
- Why don't they get a friggin'phone?
- Paraları yokta ondan!
- No friggin'money!
Hangi düğmeye basacağını söylesen!
Just tell her which friggin'button to push!
Sadece şu kahrolası yumurtayı al, seni şımarık velet!
Just pick up the friggin egg, you spoiled brat!
Bucky "kahrolası" Dent.
Bucky friggin'Dent.
Lanet yıldızlar takımı burada gibi sanki.
It's like a friggin all-star team around here.
Baban lanet olasıca Palms'ın başkanıysa böyle olur işte.
That's what happens when your dad's vice president of the friggin'Palms.
Ceketimi kestin.
You cut my friggin'jacket.
Ben lanet olası Kötülük Tanrısıyım. Ne bekliyordun ki?
I'm the God of friggin'Mischief, what did you expect?
Bir fincan kahveyi de mi beceremiyorsunuz?
Can't you even make a friggin'cup of coffee? I can taste the fat.
Bu yağlı. Bir fincan kahve yapmak bu kadar zor mu?
How hard it is to make a friggin'cup of coffee?
O bir kaçık.
She's a friggin'looney.
- Daha iyi bir iş bul!
- Get a better friggin'job!
Şu donmuş bilgisayar programını da yeniden yaz.
Rewrite that friggin'computer program.
Kodumun hizmetçileri laptop'umu almış.
The friggin'maids took my laptop.
Şurada öyle anlar oluyor ki, ölümün kıyısında dolaşıyorum, ve ayıların beni ısırabileceği, hatta öldürebileceği anlar oluyor.
No one ever friggin'knew that there are times when my life is on the precipice of death and that these bears can bite, they can kill.
Hayalet, şapkayı da al buraya gel hemen.
Ghost, you come back here with that friggin'hat.
Kahrolası bir yuva bu.
It's a friggin'den.
Gözünden defol, seni pis sinek!
Get out of his eye, you friggin'fly!
- Sanırım kusacağım...
I'm gonna friggin'puke. Just a second.
Neden salak gibi sırıtıyorsun? Hadi.
Why are you smiling like a friggin'idiot?
Neden bana gelmediler?
Well, why didn't they come to me? And where's their friggin'loyalty?
Ne yaptığını sanıyorsun sen?
What in the friggin'hell?
Neden şimdi bir iyilik yapıp aylaklık etmeyi kesmiyorsun ve arkadaki ölü kadın hakkında bildiklerini anlatmıyorsun.
This is our crime scene. So why don't do me a favor and stop busting my friggin'onions and fill me in on the dead woman behind you.
- Çünkü ucube pisliğin tekiydi.
'Cause it was a total friggin'disaster
Demek ki tatlım, "Ne kadar da yazık" offisine yönlendirildin.
Well, gorgeous, you've been rerouted to the office of too friggin'bad.
Hala burada bekliyoruz,'cause the doctor's friggin'useless.
[Yvonne] Hello? Yeah, we're still here,'cause the doctor's friggin'useless. Mm-hm.
Hiçbir fikrim yok ama bulacağım, bulacağım.
Not a friggin'clue. But I'm gonna catch him. I'll catch him.
Koduğum külleri!
Her friggin'ashes!
O ise, manyak köpeğine bakıcılık yapmam için sormuş.
He was asking me to dog-sit, as in babysitting, but for a friggin'dog.
Lanet bir denizkestanesine bastım!
I stepped on a friggin'urchin!
Eğer şansımız varsa, Bütün bu lanet olası yer yanıp kül olur
If we're lucky, this whole friggin'place will burn down.
O kadar dombili ki.
He was so friggin'fat.
Sen acayip mükemmelsin.
You're as close to friggin'perfect as it gets!
Şu ayının büyüklüğüne bak.
Dude, check out the size of this friggin'bear.
Lanet anlaşma.
Friggin'pact.
Kız arkadaşının nasıI hissettiği ile kıyaslayınca berbat.
Compared to how your girlfriend's gonna be feeling, fan-friggin'- tastic.
"Ve diyor ki," Karım bir baş belası, " her zaman testislerimi sıkıp duruyor.
so he says, "my wife's a pain in the ass. " she's always bustin'my friggin'agates.
Manyak kamikaze!
Friggin'kamikaze!
Şu sandalyeye bin.
- Adam, get in the friggin'chair. - OK.
Tanrım, ne kötü bir gündü.
God, what a friggin'day.
Yani bu saçı sert mi tutar öyle mi?
I mean, that is some uptight friggin'hair. Right?
Lanet olası bir uğursuzluk beneği.
It's a friggin'patch of bad luck.
- Şimdi de gazeteciler geldi.
There's friggin'reporters out there now, too.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]