English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Frighten

Frighten translate English

1,426 parallel translation
Oh, beni korkutmadın, sadece bir çeşit... çözüm arıyordum.
Oh, you didn't frighten me, I was just sort of... working out.
Bu seni korkutuyor mu meleğim?
Does that frighten you, my angel?
Seni korkutmak istemedim.
I didn't mean to frighten you.
Beni korkutmuyorsun.
You don't frighten me
Bu beni çok korkuturdu.
It'd frighten me half to death.
Beni korkutuyorlar.
- They frighten me.
Görünüşüm seni korkutmasın.
Do not let my form frighten you.
Şimdi de korkutun.
And frighten it.
Gecenin bu saatinde nasıl oluyor da, buraya gelip, bu insanları korkutuyorsunuz?
How dare you come in here at this hour of the night and frighten these people.
Seni korkutabilirim.
I might frighten you.
Onu sadece daha da korkutacaklar.
They will only frighten it more.
Neden bana bakman için, seni korkutmam gerekiyor?
Why do I have to frighten you to get you to look at me?
Sense içiyorsun, budalaca şeyler söyleyip, beni korkutuyorsun.
And all you do is drink and talk nonsense, and frighten me.
Harry Grey buraya Osborne'u korkutmaya ve kendi hakkındaki tüm bilgileri yok etmeye gelmiş.
Harry Grey has been here to frighten Osborne, to destroy any information on him.
Çocukları korkutmak için anlatıldıklarını sanıyordum.
I thought they were told to frighten children.
Sadece karımı korkutacaktı, ama her şey kontrolden çıktı, öyle mi?
He was just gonna frighten her and it got out of hand?
Beni affedin, ancak yeni arkadaşlıklar beni biraz korkutur.
Forgive me, but new friendships frighten me.
Onu korkutma.
Don't frighten him.
Aniden değişirdi bu da beni korkuturdu.
He would change suddenly, would also frighten me.
Bu çocukları korkutup kaçırır.
WELL, IT'S TO FRIGHTEN THE CHILDREN AWAY.
Beni korkutması mı yoksa heyecanlandırması mı gerekiyor?
Is that supposed to frighten me or excite me?
Beni korkuturlar.
They frighten me.
Gök gürültüsü beni korkutmuyor.
Thunder doesn't frighten me.
- Pardon. Sizi korkutmak istemedim.
- Didn't mean to frighten you.
- Kimseyi korkutmak istemedim.
- Didn't mean to frighten anyone.
Bunu unutma. Beni korkutmaya mı çalışıyorsun?
Are you trying to frighten me?
Sen müşterileri korkuturdun.
You could frighten the customers.
Onları anlamıyorum, ama beni korkutuyorlar.
I don't understand them, but they frighten me.
Bunun yerine, çok dikkatlice eğittiğimiz birçok kişiyi korkutmayı baaşardınız.
Instead, you managed to frighten the very contact that we have been cultivating so very carefully.
İntihar kelimesi mi sizi korkutuyor?
Does the word suicide frighten you?
Bu seni korkutuyor mu?
Does that frighten you?
Lütfen bize katılın. Oyun başına 50 sterlin, bu sizi korkutur mu?
Please join us, if £ 50 a game doesn't frighten you.
O şey senden iki kat daha büyüktü.
38 00 : 05 : 39,052 - - 00 : 05 : 44,900 It does not frighten me.
Uzaklaşmamız için bizi korkutmaya çalışıyorlar değil mi?
They want to frighten us.
- Evet. - Korkutmak isteyebilirler. - Sonra bırakırlar.
They want to frighten them and then let them go.
Beni korkutmaya mı çalışıyorsunuz.
You're trying to frighten me.
Onlar küçük çocukları korkutur!
And he frighten little boys!
Misafirimiz korkacak.
YOU'LL FRIGHTEN THE GUEST.
Beni korkutmaya çalışıyorsun.
You're trying to frighten me.
Kişi bu aşamaya geldiğinde, ruh değişir, kişiyi korkutmaya ve dehşete düşürmeye başlar.
When she reaches this stage, the spirit changes. He starts to frighten and terrorize her.
Şu kurtadam konusuyla seni korkutmasına izin verme.
Don't let that werewolf business frighten you.
Şimdi, Bunun beni korkutacağını mı düşündün.
Now, you'd think this would frighten me.
- Efendi Larry, beni korkuttunuz.
- Master Larry, you did frighten me.
Bizi korkutmaya mı çalışıyorsun, Anna?
You try to frighten us, Anna?
Ama bu genç arkadaşımızı korkutmayalım bunlarla.
But let us not frighten our young friend here.
Bu seni korkutur mu?
Does this frighten you?
Söylemedim çünkü korkmanı istemedim.
I didn't tell you... because I didn't want to frighten you.
Şu anda uyuyor. Uyandırıp korkutmaya..... hiç hakkımız yok.
He's asleep now, and we mustn't wake him, or frighten him.
Vincent? Seni korkutmak istemedim.
Vincent? ( gasps ) I didn't mean to frighten you.
Rüyalar beni korkutur.
the dreams frighten me.
Korkmazsınız değil mi Bay Woods?
Don't let them frighten you, Mr. Woods.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]