Frisbee translate English
529 parallel translation
- Ceketini giy Frisbee.
You'd better put your coat on, Frisbee.
- Merhaba Profesör Frisbee.
Hello, Professor Frisbee.
Bu proje ne açıdan farklı Profesör Frisbee?
In what way is this different, Professor Frisbee?
- Bay Frisbee, bunun gerçekten...
My dear Frisbee, if you think that...
- Profesör Frisbee, ben...
- But, Professor Frisbee, I... - Oddly.
- Profesör, ben bunu yapmak istemiyorum.
But, Professor Frisbee, I didn't want to do it anyway.
- İnanılmaz bir gösteriydi.
A most amazing performance, Frisbee.
- Senin sayende paçayı kurtardık.
We are very much indebted to you, Frisbee.
- Frisbee, diğer soru lütfen.
Frisbee, the second question please.
Duydunuz mu Profesör Frisbee?
Did you hear that, Professor Frisbee? ELFINl :
- Frisbee ben de gelebilir miyim?
- Frisbee, could I go with you?
- Frisbee, biz de gelelim.
- Yes, Frisbee, why couldn't we?
- Güle güle Frisbee.
- Goodbye, Frisbee.
Yo, yo, ben Totten Müzik Vakfı'ndan Profesör Frisbee.
Oh, no, no, I'm Professor Frisbee of the Totten Musical Foundation.
- Tabii.
Me, too. - Frisbee.
Frisbee, bu akşam dolaşırken melodik figürün umpadidi karakter kazandığı bir müzik türüyle hiç karşılaştın mı?
- Yes? Frisbee, in your travels this evening, did you encounter any music where the melodic figure in straight eights is changed to one of Umpateedle character? - What's that?
Anlamıyorum Frisbee, neden bu şansı geri çeviriyorsun?
Really, I don't understand you, Frisbee. Why take chances? - Yeah.
- İşinizi düşünün Profesör Frisbee. - Ben işimi düşünüyorum zaten.
I am thinking of my work.
Ben de bana yeni bir domates gibi bakmanı istiyorum, profesör.
And I want you to look at me, Professor Frisbee, as another tomato.
Ve bu çanta da size geldi, Profesör Frisbee. - Bana mı?
And, Professor Frisbee, this suitcase just came for you.
Açıp baksana Frisbee?
Well, why don't you open it up, Frisbee?
Adını hiç duymadım. Sen duydun mu?
- Frisbee, did you ever hear of him?
Profesör Frisbee, bu evden ya o kadın gider ya da ben.
Professor Frisbee, either that woman leaves this house, or I do.
- Frisbee, bir şey oldu mu?
- Frisbee! Are you hurt?
- Ne oldu Profesör Frisbee?
- Well, Professor Frisbee?
Profesör Frisbee, küçük hanımın taksisi geldi.
Professor Frisbee, the taxi for that young woman is here.
Profesör Frisbee, taksi geldi.
Professor Frisbee, the taxi.
- Kahveni getirdim Frisbee.
- Here's your coffee, Frisbee.
- Neredeydin Frisbee?
- Where have you been, Frisbee?
- Hadi kahveni iç. - Evet.
- Come on, drink your coffee, Frisbee.
- Şeker, Frisbee.
Sugar, Frisbee.
Frisbee, yemekten önce evden çıktın.
Now, Frisbee, you left before dinner.
- Frisbee, nereye gittiğini söyler misin?
ELFINl : Now, Frisbee, won't you please tell us where you've been?
- Hayır, hayır Frisbee.
Frisbee. Frisbee.
Lütfen Frisbee.
Please, Frisbee.
Çok lezzetliydi.
- Frisbee.
- Frisbee?
- Well, good night.
- Frisbee için bir paket var.
- Package for Frisbee. - That's me.
- Gerçek elmas olduğuna emin misin Frisbee?
ELFINl : Are you sure it's a real diamond, Frisbee?
Yüzük bana 83 dolar 95 sente mâl oldu. İki dolar da oymalar için. - Aç hadi Frisbee.
The ring cost me $ 83.95, which didn't include the two dollars for the engraving.
- Açmaya çalışıyorum.
- Let's see it, Frisbee.
Deneyimli biri olarak seni temin ederim, çok güzel.
- Lovely. Lovely. Frisbee, as a man of experience,
- Kahvaltınızı getirdim Profesör Frisbee.
Here's the breakfast you ordered, Professor Frisbee.
- "Hayır" cevabını kabul etme Frisbee.
- Don't take no for an answer, Frisbee.
- Nasıl gitti Frisbee?
- How did it go, Frisbee?
- Buna mecbur muyum Profesör Frisbee?
Must I, Professor Frisbee?
- Nereye gideceksin peki?
Just where would you go, Frisbee?
- Frisbee.
- Frisbee.
Hobart Frisbee.
Hobart Frisbee.
- Çok yararlı bilgiler verebilir.
With such valuable material. - Think of your work, Professor Frisbee.
Frisbee.
Frisbee?