Fumble translate English
187 parallel translation
Tüfeğini doğrultup, beceriksizce tetiğe basmaya çalıştığını, sonra da dönüp kaçtığını hatırlıyorum.
I saw a man raise his musket, fumble with his trigger, then turn and run.
Tabi ki sizi davaya dahil ettim. zayıflığınızı ve ahmaklığınızı görüp sizi kaybederken izlemek için.
Of course I brought you into the case to see your weak and silly handling, to watch you fumble and lose it.
- Bahane bulmaya çalışma.
- Don't fumble for excuses.
Santa Carla düşürdüğü topu kurtardı.
Santa Carla recovered their own fumble.
Santa Carla'nın kaybettiği topu St. Anthony'i alıyor.
Santa Carla's fumble recovered by St. Anthony's.
"Başladığın işi yarım bırak" mı diyorsun?
You mean keep punting and wait for a fumble?
Şimdi, yanımda oturan Bay Fumble seçkin Fumble, Fidget Fuss şirketinden, ünlü verim kontrol uzmanları.
Now, I have sitting beside me Mr Fumble of the distinguished firm of Fumble, Fidget Fuss, the famous efficiency experts.
Bay Fumble'dan bize burada Paramutual Pictures'ın 3000 çalışanı tarafından paranın nasıl heba edildiğini bulmak için yardım etmesini istedim.
I've asked Mr Fumble here to help us find out why money is being wasted by some 3,000 employees of Paramutual Pictures.
Bay Fumble'a tüm saygımla, işe yaramayacaktır.
With due respect to Mr Fumble, it simply will not work.
- Fakat Bay Fumble...
- But, Mr Fumble...
Berbat etmek mi?
Fumble it?
Top yirmi numarada.
Ball handed off to number 20. Hold on.! There's a fumble.!
Elim ayağım dolaşıyor.
I fumble.
- Top geri gitti ve elinden kaçırdı.
- Ball snaps back and there's a fumble...
- Elinden kaçırdı, elinden kaçırdı!
- Fumble, fumble!
- Evet, sen varken topa biri vurmalı.
- l have to pick it up when you fumble.
Sorunun orta yolunu bulmaya çalıştık.
we managed to fumble through.
Wildcat'ler topu kaybetti.
Wildcat fumble.
Bu yüzden, bırakın dışarıda boş boş dolaşsınlar, siz sadece sakin olun.
So, let them fumble about outside and stay calm.
Çek defterini hiç el yordamıyla aramazlar.
They never fumble for the checkbook.
Kaçırdılar!
Fumble!
- Kaçırdığımı sokayım.
- Let me make up for that fumble.
Onun adı Jacinta. Dün gece onu biraz yokladım.
Her name's Jacinta had a bit of a fumble with her last night
Bir yoklama ister miydin eski dostum?
- Fancy a fumble, old boy?
Şuna bak.
Oh. Fumble.
Sen içeri girer girmez topu kaybettiler.
Look at this. The minute you come in, they fumble.
Bir şey söylemek istiyorum. Ama doğru kelimeleri seçmem zaman alabilir. Lütfen cevap vermeden önce sözümü bitirene kadar sabret.
I want to say something to you... but I`m gonna fumble it a little bit... so please just wait till I`m done before you respond.
Umarım sabırlısındır... çünkü... ben beceremiyorum.
I hope you're patient, because... I fumble along a bit.
Herhalde bir yolunu bulurum.
I guess I can fumble my way through.
Top düştü!
Fumble!
Bayan Waight kızlarınızı sizden daha iyi tanıyan olamaz sanırım bu sorunun cevabını sizden iyisini bize veremez.
Mrs. Wright, you are the girl's mother, and as her mother, you must know a truth the rest of us can only fumble for.
Seni bu şeylerle boğuşurken görünce ben de üzülüyorum.
Because I wouldn't have to fuckin'sit here and watch you fumble around and fuck it up.
Her oyununda topu yere düşürdüğünü gördüm.
I've seen you fumble the fucking ball every single play.
top yerde!
Fumble!
Anlıyor musunuz? Beceriksizce.
It's fumble-bumble love.
Kollarında sıkı sıkı ne tutuyorsun?
What dost thou wrap and fumble in thine arms?
Top kaybı!
Fumble!
Topu düşürdü.
Fumble!
- Top kaybı.
- Fumble.
Devler okullar başarısız olduğunda bu sorumluluğu üstlenmek özel sektöre kaldı.
That's right, Kent. You know, when public schools drop the ball... it's up to the private sector to fall on that fumble and run for the end zone.
EGER TOPU DUSURURSENiZ, EN iSTEMEYECEGiNiZ YERiNiZE AYAKKABIMIN iZiNi CIKARTIRIM... VE BiR MiL KOSARSINIZ.
You fumble the football, and I will break my foot off in your John Brown hind parts... and then you will run a mile.
TOP KAYBI!
Fumble! Fumble!
TOPU BLOKCULARIN MI DUSURDU, YOKSA SEN Mi DUSURDUN?
Did your blockers fumble the football, or did you fumble the football?
TOPU ELiNDEN BiLE KACIRAMADIN CUNKU TOP SENDE DEGiLDi.
You didn't even have the football to fumble this time.
SANIRIM HEPSi SENiN TOPU DUSURDUGUNU SUYDU, DOSTUM.
I think they all heard you fumble, man.
Beceriksizce alay edecek kadar disiplinsiz misin?
Are you so undisciplined that you fumble over a trifle?
'79 yılındaki bir maçta topunu düşüren arkadaşın topunu ben kapmıştım.
YOU KNOW, I RECOVERED A GAME-WINNING FUMBLE IN'79.
- Top düştü!
Fumble!
Fumble!
Fumble!
Topu kaybettiler!
Fumble!
- Smee!
And bumble and fumble it every time - Smee!