English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Fun

Fun translate English

65,965 parallel translation
Güzelmiş.
Fun.
Eğlence bittiğinde Satyr ile ilgili şöyle denirmiş midesinin kurbanlarının en kaygan etleri ile doldurana kadar yermiş.
And when the fun was over, the satyr would, "feast upon the flesh of his victims until his belly was full to bursting with their moist, slippery meat."
Buna karşılık senin öldürmeni eğlenceli bir tarafı var.
Mm. As opposed to the fun-packed death you have planned.
İkiniz birlikte iyi eğleniyorsunuz.
You two are such fun together.
Bu çok zevkli.
This is fun.
Bu hoş bir sürpriz.
Well... This is a fun surprise.
Bu eğlenceliydi.
That was fun.
Bu eğlenceli olacak.
Well this is gonna be fun.
Onunla eğlen.
Have fun with that.
20 yıldır bu kadar eğlenmedim.
I ain't had this much fun in 20 years.
Aksi takdirde kazanmış olur.
We can still have a bit of fun, can't we?
- Benimle alay mı ediyorsun?
Are you making fun of me? No.
Punç kasesine pislik katmanın bir yolunu bulursan... çok eğlenceli olabilir.
Be fun if you could find a way to lob a turd in the punch bowl.
Sadece eğleniyorduk.
We were just having fun.
O eğleniyor gibi görünmüyor.
Doesn't look like he's having fun.
Eğlendiğimi, gençliğimin tadını çıkardığımı ve sıranın bana geldiğini görüyorsun. Ama bunu kaldıramıyorsun.
You see me out there having fun and being young and taking my turn, and you can't take it.
Eğleniriz.
It'll be fun.
Evet, çok eğlenceliydi.
Yeah. That was a ton of fun.
Sessizlik ve göz boyamak bu işi daha eğlenceli hale getiriyor.
Oh, the silent and intimidating thing makes for a fun drive.
Çok keyifli bir film.
It's a lot of fun.
Hit bir filmden daha keyifli bir şey yoktur.
Yeah, nothing more fun than a hit.
Yapma Miriam, İhtiyar bir adamla dalga geçme.
Ah, come on, Miriam. Don't make fun of an old man.
İhtiyar bir adamla dalga geçme.
Don't make fun of an old man.
Eğlenceli kısım da burası.
Well, that's the fun part.
Çok eğleniyor.
He's having way too much fun.
Bu eğlenceli olmalı.
This should be fun.
Betty ve sen dansta eğleniyor gibi görünüyordunuz.
It looked like you and Betty were having fun at the dance.
Kötü kızlar daha çok eğleniyor, değil mi?
Bad girls have more fun, right?
Korkuyla ilgili bir başka eğlenceli gerçek.
Another fun fact about fear.
Bence çocuklar eğlendiği sürece sıkıntı yok, değil mi? Amaç bu zaten.
Well, I figure as long as the kids are havin'fun, that's the point, right?
Bizim için eğlenceli olmaktan başka bir şey.
Except it's more than just about being fun for us.
- Annen daha eğlenceli şeyler yapıyor.
- Mom does other fun things. - Like what?
Görünüşe göre tam zamanında eğlenceye katıldım.
Looks like I'm just in time for the fun.
Eğlenmene bak.
All right. Have fun.
Seni izlerken eğleniyorum.
No, I'm having fun watching you.
Bunu biliyorum çünkü eğlencesi için benim motelime gelirdi.
And I know this because he would come to my motel to have his fun.
Kısa boylu, kek pişiren, sıçası sıçan diyen Jules'un hepsini yere sereceği gerçekten mantığına sığıyor mu?
Do you really think that fun-sized, brownie-baking, "Oh, rats," Jules did that?
Senin için eğlenceli haberlerim var.
Well, I have some fun news for you.
Oldukça eğlenceli görünüyor.
It does look pretty fun.
Ama akşamımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
But I'm not gonna let you ruin my fun.
Eğlenceli gece?
Fun night?
Partiye arkadaşlarımla eğlenme niyetiyle gittim... Nate de arkadaşlarımdan biriydi.
I went to the party with the intention of having fun with my friends, and Nate was one of my friends.
Pekala, bir gün için yeterince eğlendim.
All right, that's about as much fun as I can have for one day.
- İyi eğlenceler.
- Have fun.
Biraz eğlenmene bakmalısın, dediğim bu, tamam mı?
You need a little fun in your life, that's all I'm saying, okay?
Onunla bu yüzden dalga geçiyorum.
It's kind of why I like making fun of him.
Çok hoş bir kelime.
That's a fun word, that.
Öyleyse hadi gel eğlenelim.
So come let's have fun.
"Peki nasılsınız... nasıl hissediyorsunuz... Umarız eğleniyorsunuzdur."
"So how are you... how's you... how're you... hope you're having fun."
İyi eğlenceler.
Have fun!
Tamamiyle parti ve eğlence.
Full party... full on fun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]