Function translate English
3,205 parallel translation
Benim programlanma amacım barışı ve düzeni sağlamak.
My function is to instil peace and order.
Burda bi sistem yapıyoruz.Uyanan gömleği alır, uyuyan kalır o halde
What I've tried to do here is create a system, a human system, so we can wake up, know who has the shirt and function like people.
Bileşke çoktan beyin işlevlerini yavaşlatmış.
The compound has already slowed his brain function.
O üçüncü dereceden fonksiyon çok epikti.
That polynomial function was epic.
Sentez fonksiyonunu yitirmiş olabilir.
Loses its synthetic function.
House'un hayatını sürdürebilmesinin tek yolu istediği şeyleri yapabilmesidir.
House only doing what House wants is the only way he can function.
- İnterlökin-2 tedavisi boyunca böbrek fonksiyonların ciddi derecede zarar gördü.
During the IL-2, your kidney function severely deteriorated.
Eğer bu fonksiyonu yerine getiren genler ve enzimler bulabilirsek bizler bu genleri ve enzimleri kendi hücrelerimize koyabilir böylece hücrelerimiz atık biriktirmez ve doğal olarak bozulmaya uğramazlar.
And if we can find the genes and enzymes that they are using to actually perform that function, then we might be able to put those genes and enzymes into our own cells so that our own cells can break stuff down that they could not naturally break down.
Hücreler kendi pozisyonlarını kaybederlerse hücre hayatta kalsa bile bütün önemli fonksiyonlarını kaybetmiş olabilir.
If the cells are dislodged from their normal locations, then you can destroy the function of that structure as a whole even if the cells survive.
Vitrifikasyonun organları donmaktan koruyup korumayacağını test etmek için Greg'in takımı camlaştırılmış bir tavşan böbreği kullanıyor.
To test whether vitrification actually preserves the function of whole organs, Greg's team vitrified a rabbit kidney.
ABu araç sadece gizemli bir... güç kaynağıyla çalışır : Negatif enerji.
A warp drive can only function with a mysterious power source - - negative energy.
Evrim bir yolunu bulmak için çok garip yollar kullanabilir. Bu örneğin dünyada bir benzeri yok ama burada varsayımda bulunduğumuz gezegende güneş enerjisine ihtiyacı olan ve yükseklere çıkan bir örnek görmek tamamen mümkün.
This particular one, we don't have an example here on Earth, but on the planet posited here with low solar input for the ground level and a high wind shear, it's entirely possible that it could function.
Eski numaraları, yeni numaraya yönlendirme özelliği olsun istemiyorum.
And I don't want that function that redirects you to the new number when you dial the old number.
İçi az fonksiyonludur.
The interior is pure function.
Bir çift göz, bir burun, bir ağız ama bir özellik daha vardır ama hiçbir belirgin işlevi yoktur.
A couple of eyes, nose, mouth, but there's also another feature, which has no obvious function.
Bu yılki yarışmada daha fazla prestij ve para ödülü var.
In this year's function there is more prestige in the event and the prize money too.
Bazen de kuryelik yapacaksın.
Sometimes you'll function as a courier.
"Siyah kravat" ın anlamını bilmediği için bir Amerikan elçilik partisine... Eski haber bu. ... smokin giymeden, yalnızca siyah bir kravatla katıldı.
At an American embassy function he didn't know what "black tie" meant so Marrot just wore a black tie and not a tuxedo.
İşlevleri nelerdir?
What's their function?
Fakat meclisimizin işleyişi için anladım ki...
But I realized for our coven to function...
Beşinden biri, fakat gerçekten hiç işlevi yok.
It's one of five, but it doesn't really have any function.
Yalnızca yüzeyde görünen değişimlerden çok daha fazlası beden fonksiyonlarımız ve yapımızdaki değişimlerde mevcut.
There have been changes to the structure and function of our bodies that are much more than just skin deep.
Bir savaş birimi olarak daha işlevsel olabilmemiz için bir komuta zinciri kurmamız gerektiğini düşündüm.
In order to function better as a fighting unit, I thought we should establish a chain of command.
Çok önemli fonskiyonları olsa da Bakması pek hoş değil.
They serve a very important function, but they're not that great to look at.
- Evet ama biz ekip olarak çalışırız.
- They're my people, too, Gibbs. Yes, sir, but we function as a team.
Burda bir drama dans gösterisi yapacaklar.
Are presenting a dance drama in the function.
- Yani, tabi hayatım yenilenmiş bir köprü çok güzel olur ama kullanılmıyor.
I mean, sure, honey, I mean, the covered bridge is beautiful, but it doesn't serve any actual function.
Kalp fonksiyonlarını etkilemesi için çok alınması gerekmez. Birkaç çizgi bile büyük bir etkiye neden olabilir.
It doesn't take much cocaine to affect the heart's function - a couple of lines can have a massive impact.
Lacey Beaumont. Kocasıyla Hamptons'daki bir hayır etkinliğinde tanışmış.
Lacey Beaumont - - she met her future husband at a charity function in the Hamptons.
Yarın Hamptons'da bir başka hayır etkinliği var.
Now, there's another charity function tomorrow in the Hamptons.
Anayasa Medine'deki farklı kabileden ve inançtan insanların birlikte yaşayabilmesini öngörüyordu. Yahudilerin de yaşama ve ticari faaliyette bulunma, ve ibadet hürriyeti vardı ; ama devlete sadakat yükümlülükleri de vardı.
Part of the constitution that Medina had been a compact in which people of different tribes and faiths could live together, that the Jews had a right to live and function within the society commercially, to practise their faith, but what they owed the state was loyalty.
Kafası olmadan bir rahip bile işe yaramaz
Even an appearance can not function without a head.
Ben Faulkner etkinlik odasına hoş geldiniz.
Welcome to the Ben Faulkner Function Room.
Kolunu kullanabildiğini, muhtemelen 1 yılda eski haline döndüğünü.
it'll still function, and it'll probably look normal in a year. - a year?
Metastazlar organlarını ve organ işlevlerini etkilemeye başlayacak.
The mets will start affecting her organs and her organ function.
Ama gözlerin ve kulakların, görevini hâlâ mükemmel bir şekilde yerine getiriyor. Senin için yaptığım muazzam aklın da bunca yıldır harika bir şekilde çalışıyor.
But your eyes and ears still function perfectly as does the prodigious mind I built for you all those years ago.
"Bu dansı lütfeder misiniz?" olmadan bir ofis işe yaramaz ki!
An office cannot function without a "shall we dance?"
Bence kanun ve düzen işlemeye başlayıncaya kadar beklemeliyiz.
I think we must wait till law and order begin to function
Okul koromuz istediğiniz bir parçayı çalacak.
our school band will play at a function of your choice.
Belki, hiç kimse mısır suyunu düşünmemiştir çünkü çoğu insanın beyin fonksiyonları normal çalışıyordur.
Maybe nobody's ever thought to juice corn because most people have brains that function normally.
Mahabharata'da, 46 farklı çeşit silah tanımlanmıştır herbirinin farklı bir fonksiyonu vardır.
SHIMKADA : In the Mahabharata, 46 different types of weapon are described, and each one has a specific function.
Bu benim mail adresim.
Earth is polluted by nuclear warfare.---------------- - I've time traveled from 2036 to get an IBN 5100.------------ - The IBN 5100 has a------------ - hidden function.----------------- - Only a few IBN engineers--- - know this.------------------------- - - --------------------------------------- Earth is polluted by nuclear warfare. This is my address.
Benimle bağlantı kurmanız durumunda sorularınız yanıtlayacağım.
The IBN 5100 has a hidden function. I'll answer.
Şimdi fonksiyon düzeylerini resetle.
Now reset function levels.
Karaciğer fonksiyonları % 30 oranında düzelmiş bu bize organ naklinden önce birkaç gün daha kazandırır.
Liver function has improved 30 %. Buys us a few extra days before he'll need a transplant.
Pekâlâ Depo'nun birincil amacı Dünya'nın objelerini korumak ama kalkanın şimdi emirleri değişti- -
All right, the primary function of the Warehouse is to protect the world's artifacts, but the barrier, now, its mandate has shifted- -
Yoksa pek az işlevi olan rekonstrükte bir organ sizi tatmin eder miydi?
Or would you be satisfied with a reconstructed organ that has very little function?
Üriner ve cinsel işlevin yeniden sağlanması.
To hopefully restore full urinary and sexual function.
Egonu zedelediğim için Ryan'ın penil fonksiyonunu riske atamam.
I'm not gonna risk Ryan's penile function because I bruised your ego.
Kadının bağışıklık sistemi onları öldürmek için devreye giriyor.
But there's also another feature, which has no obvious function.
Biz bir bilgisayarı komuta etmek gibi ya da bir çipi dizayn etmek gibi bunları kontrol etmek istiyoruz.
We'd like to see the programming of cells be the same as programming a computer or designing an electronic chip, where, as programmers, we would write out the exact function that we'd want the cells to do.