English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Funky

Funky translate English

967 parallel translation
- Şirin, dört katlı, asansörsüz yüksek tavanlı, sokağında ağaçları olan bir yer.
- Funky, four-story walk-up - high ceilings, trees on the street.
Bir tanesinin havalı, ekoseli bir paltosu vardı.
One was wearing a funky plaid coat. Other one was sharp.
Kafamı iyi yapıyor.
It makes me feel funky.
Berbat değil, biraz tuhaf.
It's not awful, it's just funky.
- Βu ülkede çοk tuhaf şeyler νar... iyi şeyler de νar... ama iyi şeylerden çοk tuhaf şeylere rastlιyοrsunuz.
- There's a lot of funky things... in this country, and there's good things, too... but you run into more funky than you do good.
Bayanlar νe baylar, şimdi karşιnιzda... Bar-Κays'in duygusal, yalιn müziği.
Ladies and gentlemen, right about now... the soulful, funky sounds of the Bar-Kays.
" Κaltak bana yamuk yapmaya başladι.
" Bitch got funky with me.
" Ρislik herif, beni bu meyhaneye almayacağιnι mι söylüyοrsun yani?
" Say, motherfucker, what you mean you ain't gonna let me in this funky joint?
Ve işte size iri yarı, gösterişli caz için yaratılmış bir boogie.
And there's one hip, thick, hunky, funky boogie.
Çok eğlenceli.
Pretty funky.
Bu da nedir?
- # Now you're funky... # - What is this?
Bu akşam için şöyle dehşet elbiseler satın al.
Buy some funky clothes for this evening.
- Kötü kokuyorum.
- I'm funky.
- Pis kokmak için vakit yok.
- This ain't no time to get funky, man.
Gel biraz yüzelim, böylece uyku tulumunda daha rahat ederiz.
Come on, let's wash off, so it won't be so funky in that sleeping bag.
Güzel anne, balinaları kurtar
" Hey funky mama, save those whales
Kocaman, kötü, güzel balinaları kurtar
" Save those big, fat, funky whales
Fokları öldürmek istediğim için beni güzel buluyorsan
" You think I'm funky for wanting to shoot all the seals
Garip şehir beni götürmeyecek misin
Funky town Won't you take me to
Garip şehire?
Funky town?
Süper bir pop kaseti koyalım ve hep beraber boogie dansı yapalım, ne dersiniz?
So, what do you say I pop a funky cassette in and we'll all boogie on down? - All right.
( Music ) Bu'funky'sese iltifat ediyorsun ( Music )
( Music ) You compliment this funky sound ( Music )
( Music ) Funky'e kapıl bu mekanda ( Music )
( Music ) Get funky in the place ( Music )
( Music ) Bu bir funky beat burda funky beat var ( Music )
( Music ) It's the funky beat and there's the funky beat ( Music )
( Music ) Ve bu bir funk, funk ve funky beat ( Music )
( Music ) And there's the funk, the funk and the funky beat ( Music )
( Music ) Funky'kapıl bu mekanda ( Music )
( Music ) Get funky in the place ( Music )
( Music ) Funky'e kapıl bu mekanda... ( Music )
( Music ) Get funky in the place... ( Music )
( Music ) yeni bir funky ses ile çıktık şimdi ( Music )
( Music ) And came out with a brand new funky sound ( Music )
B.A., şu şeyden acayip sesler çıkmıyor mu?
B.A., can't you get anything with some funky kind of sound on this thing?
Müthiş!
Funky honky.
Hey, müthiş hissediyorum!
Wow. Do I feel funky!
Komik takkene bayıldım adamım.
I dig your funky cap, man. Word!
Lânet olası korkak komşular.
Funky fuckin'neighbourhoods.
Ben yumuşak punk ile başlıyorum Fast Eddie'nin müthiş melodileri!
I'm getting funky to the smooth cool sounds of Fast Eddie A!
İn oradan, "eğlen" anlamında demedim.
Get down, and I don't mean "get funky."
Bu dans müziği bizi sabaha kadar idare eder.
That funky music will drive us till the dawn.
Vay be, çok iyiydi.
Man, that was funky.
Eğlenmek ister misiniz?
So, you wanna get funky or what?
Müthiş bir fare deliğine.
Some goddamn funky rat hole.
Bütün gördüğüm eline yapış yapış bir şey bulaşmış yaşlı bir adamdı.
All I saw was an old man with a funky hand. That's all I saw.
Ama asıl korkunç olan ne biliyor musun boyunlarında şu ucuz, imitasyon, elektrolitik altın zırvasıyla dolaşan ve bu yüzden isilik olan gençler görmek böyle tomurcuk gibi iğrenç isilikler.
But what's really awful, man, is you see a young brother... with this cheap, imitation electroplated gold crap around their necks, and it breaks out in this funky green rash... with these bumps and shit.
Eller yukarı millet boyunlarınızdaki o acayip altınları çıkarın ve masanın üstüne koyun hemen!
Everybody get your hands up, Take that funky gold off your necks, and put it on the table right now!
Tam bir zibidi gibi davranın.
So keep it funky. We start in 10.
Çok eğlenceli.
She's pretty funky.
Biliyorum acayip bir klüp ismi gibi geliyor kulağa... fakat bir çok Amerikalı japonlarla konuştum... Geçtigimiz günlerdeki suç dalgamız... gizli ninja hırsız takımını hatırlatıyor... daha önce japonya'da görülenlerden.
I know it sounds like a funky club for podiatrists... but I've been speaking with a lot of Japanese-Americans... in the past few days who say that our recent crime wave... is reminiscent of a secret band of ninja thieves... who once operated in Japan.
Ama Spencer daha yeni kaynaşıyorduk.
But we were just starting to get funky.
Ben Ed. Bugünlük sabah kalktığında kendini iyi hissetmeyen Chris'in yerine buradayım. Aslında Will Cutter'dan rica etmişti yerine bakmasını ama Will de yüksek ateşle yatıyor.
This is Ed for Chris, who woke up on the funky side of the bed this morning, so he asked Will Cutter to fill in for him, but Cutter came down with a fever.
Müziği çal bakalım beyaz çocuk.
Play that funky music, white boy.
Kapalı!
( funky twangy music )
Düş yakamdan!
uhh. get funky!
Doğum günün kutlu olsun.
[FUNKY ROCK MUSIC PLAYING] Happy birthday, Peggy!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]