English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ F ] / Furniture

Furniture translate English

3,781 parallel translation
Eğer mobilyayı kiralarsam daha ucuza geleceğini söylediler.
Oh I was told that if I rent my furniture, I could write it off.
Merak etme, kanunen Skeet sadece mobilyayı geri alabilir.
Oh! Don't worry, okay, because legally Skeet he only have the right to take back his furniture, not all your restaurant stuff.
Babalık onların derisiyle mobilya yapıyor.
Papa use them skin for making nice furniture.
Eminim, hepsi de sana fare bitiyle kaplı evlerine buyur edecek kadar cömert davranmıştır.
I'm sure they were generous enough to let you sit on their furniture, which was infested with rat lice.
Yani temel olarak sadece yeni bir görünüş istiyorum Yeni eşyalar, yeni duvar kağıtları Adını siz koyun
So basically I want a whole new look... new furniture, new paint, you name it.
Saat 08 : 02'de, üç adam binaya büro mobilyası getiriyor.
At 8 : 02, three men delivered office furniture to the building.
- Aynı mobilyalarla birlikte.
With the exact same furniture.
Kampüs koltuğunda uzanıyorum, yani hayır
I'm lying on campus furniture, so no.
Parti için ödüyorsan, haketmedim. Ve mobilyalar içinse de yetmez. Almanı istiyorum.
If you're paying for the party, I didn't earn it, and if you're paying for the furniture, this doesn't cover it.
Görünüşe göre Phil benim mobilya parçası alacağımı düşünüyor. Köşeye koymak için ve sen sosisli pişirmek için altına ne koyacağınızı unuttun.
Apparently, Phil thinks I'm a piece of the furniture, you know, the kind that you put in the corner and you forget about until you need something to set your hot dog on?
- Hala mobilya var mı?
- Is there still furniture?
Yani boya, eşyaları yerleştirmek, ne olursa.
You know, painting, moving furniture, whatever you need.
Ne, o bahçe mobilyaları için bir tehdit mi?
Is he a menace to garden furniture?
Eşyalar için özür dilerim.
Oh, sorry about the furniture.
Kredi kartı ekstrelerine baktım. Binlerce dolarlık eşya, yeni halılar ve bir televizyon alınmış.
And I looked at our old credit-card statement, and I found thousands of dollars toward furniture, new rugs, and a flat-screen.
Binlerce dolarlık eşya, yeni halılar, bir televizyon.
Thousands of dollars toward furniture, new rugs, and a flat-screen.
- Pico'daki mobilya mağazası.
- The furniture store on Pico.
Pico'daki en güzel mobilya mağazasına sahiptir.
He had the most beautiful furniture store on Pico.
Oyunun adı da : "Bodrumdaki Sigorta Kutusunu Bulmaya Giderken Yol Üstündeki Tüm Mobilyalara Falan Çarpma, Marshall."
I call it "Try Not to Bang into All the Furniture and Stuff on Your Way to the Fuse Box in the Basement, Marshall."
Mobilyalarda kan var, zeminde kan izleri var, ve cesette morluklar var, bunlar öldürüldükten sonra yatağa taşındığını söylüyor.
Blood spatter on the furniture, stains on the floor, and the lividity on the body says that he was moved to the bed after he was killed.
Bak Rob, buraya taşındığımda tüm mobilyalarımı bağışladım çünkü seninle beraber bir hayat yaratacağız diye düşündüm.
Look, rob, when I moved in here, I gave away all my furniture because I thought you and I were going to create a new life together.
Eşyalarını bel aldım.
I found all the furniture.
Evet, ama biraz daha mobilyaya ihtiyacımız var.
Yes, but we need more furniture.
Söz, bu hafta sonu mobilya alışverişine çıkacağım.
I promise I'm going furniture shopping this weekend.
En azından mobilya almana gerek kalmaz.
I'm not even buying any furniture.
- Modern eşyalar görmek istiyorlar.
They want to see modern furniture.
Savaş bittiğinde, Christopher cennette değilse, Gray's Inn'de benim mobilyalarımın üstünde küçük bayan hokey sopasıyla da beraber olamayacak.
Well, if Christopher's not in heaven when the war's over, he won't be in Gray's Inn, not with Little Miss Hockeysticks on my furniture.
Edith onun hiç eşyası olmadığını söyledi.
Edith said he has no furniture.
- Eşyaların yok olduğundan söz ediyorsun.
- You're talking furniture destroyed.
Birine eşya muamelesi yaparak ne kadar saygısızlık yaptığınızın farkında değil misiniz?
Don't you realize how disrespectful it is to treat someone like furniture?
Ayrıca bir antikacıyla anlaşıp eşyaları fiyatlandırdık mobilyaları satmak istersin diye.
I also had an antiques dealer put a quote together, assuming you want to sell the furniture.
Buraya gelip, mobilyalarının yerini değiştirip benim eşyalarımı saklarsın ha...
Come in here, moving the furniture, hiding my shit.
Ancak, kendi mobilyalarımı getireceğim bildiğini biliyordum yani, Jack Welch güç yastığımı da getirdim.
power axiom. However, I knew that you might know that I knew to bring my own furniture, so I also brought my Jack Welch power pillow.
Sigara içmek için özel eşyalarımız vardı.
We had a special piece of furniture for smoking.
Eşyalarımın yerini değiştirmek istemiyorum.
Moving my furniture where I don't want it to go?
Nefret. Jess, Winston'a mobilyaları dışarı atmasını söyleyebilir misin?
And Jess, can you please ask Winston to help you move the furniture out?
Mesela, eşyalara kafanı sıkıştırmak pek yardımcı olmaz.
Like, sticking your head to the furniture is not gonna help.
Tanner, mobilyacılığa mı başladın artık?
Tanner. You selling furniture now?
Mobilyacılıktan limuzin şoförlüğüne.
Furniture salesman to limo driver.
Sanki sana saldırmış gibi mobilyaları etrafa savururuz. Neyse ki adam İtalyan, bunlara inandırmak hiç de zor değil.
Smash the furniture like he was chasing you around all rapey, fortunately he's Italian so that shouldn't be too hard a sell, then - -
Mobilyalardan ve resimlerden anlıyor.
He knows his stuff with furniture and pictures.
Mobilya, karımın odası bazı insanlara verilmiş borçlar.
Furniture, my wife's rooms, some notional loans to people.
Oradaki mobilyaların hepsi nineme aitti.
All that furniture belonged to my nana.
Ayrıca yeterince terlersen plastikle kaplı koltuklarında sanki suda kayıyormuş gibi olursun.
Plus, if you get sweaty enough, her plastic-covered furniture is like a flume ride.
Bu dört genç ne müşterimizdir ne de eşyamız.
These four guys are neither customers nor furniture here.
Belki de bu nedenle hiç mobilyası yoktur.
Maybe that's why he doesn't have any furniture.
Şu boktan koltuğu biraz geriye çek.
♪ Push this crappy furniture back a little bit.
Sadece bu iki İsveçli kızları IKEA mobilyası gibi becermek istiyorum!
I just wanna screw these two swedes together like Ikea furniture.
Gerçekten de tüm bu mobilyaları buradan çıkaracak mıyız?
We really gotta get all the furniture out of here?
Mobilyalarını taşıdım.
I moved your furniture.
- Belki kendisine sonunda mobilya alıyordur.
Maybe he's finally going to buy some furniture.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]