Gag translate English
1,357 parallel translation
Haber kanalları için bir memerandum yayınlayalım... Onlara bu konuda medya yasağının olduğunu hatırlatalım... ve eğer göstereceklerse bunu göstersinler
Issue a memo to all news stations... reminding them there's a gag order on the media... and if that tape shows, I wish to be first to see it.
Ajay, onun ağzını tıka, başka türlü biz, tecavüzden suçlu bulunacağız
Ajay, gag her otherwise we'll be convicted of rape
"Evet, İngiltere ve Fransa'da çok komik."
" Yes, very funny gag in England and France.
Bir süre sonra, bir Malta palamudu geliyor : "Hey, bu benim esprim!"
After a while a pilot fish comes up. " Hey, that's my gag!
- Pekâlâ kukla, ağzını çöz.
- Okay, dummy, yank the gag.
Birinin verdiği bir oyuncak.
Just a little gag gift somebody gave me.
Al Bundy çekti gitti Etrafta kötü koku yok artık
Al Bundy's gone away I'll have a gag-free day
Pasta atraksiyonu, ancak pastayı yiyenin haysiyeti varsa komik olur!
The pie gag's only funny when the sap's got dignity.
- Bu ağız tıkacı mı?
- Is this a gag?
- Nasıl saka bu?
- What`s the gag?
Şaka olduğunu düşündüm.
I thought it was a gag.
Bu bir şaka mı?
Is this a gag?
Hiçte bile, ne şakası?
Not at all, why a gag?
Ağzındakini açabilirim, ama bağırmayacağına söz vermelisin.
If I take your gag off, you've got to promise not to scream.
Sihir gösterisine hazırlık gibi.
It's like a prop job, magic gag.
Eğer bağırmayacağına söz verirsen ağzındaki bandı çıkartırım.
Now, if I remove the gag... you have got to promise me... that you won't scream.
- Dua et ki şok ile bayılırsın. - Lütfen bunu yapma.
I guess you'll just have to bite down real hard on that gag... and hope that you go into shock soon.
Güldürmeyi biliyordum
I knew how to gag
Güldürmeyi biliyordum
♪ I knew how to gag
O kızı öldürmemiz gerekiyor. Arkadaşlarının yataklarına espri olsun diye hediyeler bırakmamız değil!
We're supposed to kill the bitch, not leave gag gifts in her friends'beds.
Ghost, The Way We Were, esprilerim için özür dilerim.. Aman tanrım, Dumbo!
The Way We Were, pardon me as a gag, oh my god, Dumbo.
Komedi mi?
- Sight gag.
Kusma reflekslerim çok duyarlı ve bende kusma hissi uyandırıyor.
I have a very sensitive gag reflex... and it makes me wanna puke.
Birlikte bir Klingon Köprüsü'nde olmak, çatışmaya gitmek, kan şarabı içmek, ki beni hâlâ öğürtüyor.
Being on a Klingon bridge together, drinking bloodwine. Which still makes me gag, by the way.
Peki ya o aptal bisiklet şakası hakkında ne diyorsun?
What about that stupid gag about the bicycle?
- Ve ağzını tıkayın.
And gag her!
Çok komik. Bu çok komik, Ama bu bir oyun değil, Bob.
That's funny.... but it's not a gag, Bob.
Şimdi, bir şeyler yediğinden emin ol. Sonra da hemen ağzını tık.
Now, make sure she eats something and immediately gag her.
- Ağzı neden açık?
What's her gag doing off?
Pekala, çıkartın şunun ağzındakini.
Well. Remove him the gag.
Sulandırılarak yenen toz yiyecekler.
Pour the water over the powder and gag it down...
Cadılar Günü şakası falan mı bu?
Is this some kind of Halloween gag?
Ben okuduğumda şaka sanmıştım.
When I read it, I thought it was a gag.
Bu durumda, susturucu emir çıkartıp, uymama davası açıyorlar-beklenen uymama- - ona, size, bize katıl, evcil köpeği, köpeğin veterineri, 15 yıllığına onlara dava bağla, diyorum ki, binlerce böyle durum var.
On this case, they'll issue gag orders, sue for breach- - anticipatory breach- - enjoin him, you, us, his pet dog, the dog's veterinarian, tie'em up in litigation for ten or 1 5 years, I'm telling you, they bat a thousand.
Şimdi, bu bir engelleyici karar, susturucu bir karar, Kentucky mahkemesi tarafından verilmiş.
Now, what this one is is a temporary restraining order, a gag order, issued by a Kentucky court.
Ben de Jeff'e açıklamaktaydım Kentucky mahkemesine... bugünkü ifadeyi engelleyen susturucu bir karar aldırmışlar.
I was just explaining to Jeff they got a Kentucky court... to issue a gag order to stop his deposition today.
Buna rağmen, senin için, daha tehlikeli bir etkisi olabilir bu susturucu kararın.
However, for you, there is a more perilous effect of the gag order.
Kentucky'nin susturma kararını duydum.
I heard about the Kentucky gag order.
Bana karşı koymasan, ağzını tıkamam gerekmezdi!
I wouldn't have to gag you if you'd stop fighting me!
Niye ağzını tıkadın?
Why did you gag her?
Bana ağzınızı bağlattırmayın.
Don't make me gag you, ma'am.
Kimsenin öğürmeyeceğinden emin olmak istiyorum.
I'm just gonna make sure that nobody's gonna gag.
Seni bağlayayım mı?
Should I gag you?
Sinirleniyorum, ama beni anlayamazsın.
I got anxious, you wouldn't understand me, because of the gag.
Ama yine de iyi miydi...?
But the gag was okay...?
Şimdi ağzını aç.
I'll put in the gag.
O bir asalak. Bir vücuttan diğerine geçerken dalga geçmek istemem ama ilk vücut ayvayı yiyor.
It's a parasite, and when it starts to leave one body for the next not gonna gag here, but the first one goes gerploohy.
- ve salaklar açık büfesinden tıka-basa beslenecekler.
-.. at the all-you-can-eat moron bar. - I think we should gag her.
Sen görüş alanın içindeki herkes için bir komedisin.
You're a walking sight gag.
Neden bununla da dalga geçmiyorum?
Well, but why can't I make a gag out of this?
Pes et artık Leigh Ann.
Quick, gag her.