Gelemezsin translate English
1,336 parallel translation
Yukarı gelemezsin.
You can't come upstairs.
Hayır, benimle işe gelemezsin, ama beni ziyarete gelebilirsin.
No, you can't go to work with me, but you can come visit me at work.
O yüzden, ne olursa olsun, benimle hiçbir şekilde benimle gelemezsin, prenses.
So there is no way no matter what that you will be coming with me, Princess
Eğer olmadıysan, biliyorsun ki benimle birlikte gelemezsin...
If not, you know... you can't come with me...
Ve hayır, sen gelemezsin.
And, no, you can't come.
Böyle aniden gelemezsin buraya
None of this "honey" business. You can't just appear at my office.
Bir dahaki sefere yüzük olmayacak yoksa işe gelemezsin.
You can't come to work if you he absent next time.
Korkarım benimle gelemezsin.
I'm afraid you can't go with me.
Hadi ama. Sonsuza dek beni görmemezlikten gelemezsin.
Come on, you can't ignore me forever.
Buraya gelemezsin.
You can't be here.
Sen gelemezsin.
You can't come.
Tamam, Coop. Bu şekilde üstesinden gelemezsin.
Okay, this is so not the way to handle this.
Eğer gelmek için gerçek bir sebebin yoksa her istediğinde buraya gelemezsin.
Unless you have a genuine reason to be here, you can't just stroll in whenever you like.
Buraya öylesine gelemezsin.
You can't come in for a natter.
- Haber vermeden gelemezsin.
- You can't keep popping in unannounced.
"Beni dinlemeye gelemezsin, çünkü başka bir kız olacak" şeklinde olmaz.
"You can't come hear me play because there's some other girl that's gonna be there."
Buna karşı gelemezsin Kal-El.
You cannot fight it, Kal-EI.
Hayır Ike! Benimle okula gelemezsin.
Okay, let's all take out Our math homework
Sen noktaya alsa gelemezsin.
You'll never get to that point.
Üzgünüm Ron, gitmeliyiz ama sen gelemezsin Ron...
Sorry, Ron, but seeing as you can't walk...
- O zaman Sanjana'yla pek bir araya gelemezsin.
- You can't stay with Sanjana... all the time as a teacher.
- Hayır, gelemezsin.
- No, you can't.
Ayrıca bu problemler çözülmeden benimle birlikte gelemezsin.
And until both these problems are solved you won't be able to leave with me.
- Hayır, hayır. Arka kapıdan çıkarsan, asla önden gelemezsin Joe.
If you go out the back... you'll never come in the front, Joe.
Benimle işe gelemezsin.
You can't.
Endişelenmiyorum, fakat benimle gelemezsin.
I'm not fucking worried, but you can't come with me.
Water Bug, kaskın olmadan buraya gelemezsin.
Water Bug, you can't come out here with no helmet.
Benimle gelemezsin.
You mustn't come with me.
İstesen de gelemezsin zaten.
You can't, even if you want to.
Eve bu kadar geç gelemezsin.
You never come home until late.
Bu şekilde benimle gelemezsin!
You're not coming with me dressed like that!
Şimdi kullanırsan, benimle gelemezsin.
If you shoot up now, you won't come.
Kalkıp Jusco'ya gidip bir tane alıp gelemezsin!
You can't just pop down to Jusco and get one you know!
Gelemezsin oğlum, içeri gir.
No, son! Get back inside!
Buraya gelemezsin.
You can't come in here!
Ama burada kalamam. Ve gittiğim yere gelemezsin.
But I can't stay here and you can't come where I'm going.
Onu görmezden gelemezsin.
Listen, Gob, you can't just ignore her.
Kahretsin, beni duymazdan gelemezsin.
Hey, don't you fucking ignore me!
- Konsey'e karşı gelemezsin!
- You will not defy this Council!
Uçuş kartın yoksa daha öteye gelemezsin. Doğru mu?
If you don't have a boarding pass, you can't go any farther, am I right?
Kurnazlık yapamazsın ya da üstesinden gelemezsin.
You can't outsmart him, you can't outmaneuver him.
Kimse sana gelemezsin demedi ki.
No one said you couldn't go.
Sırf Gibbs'e kızdığın için, aramalarımı görmezden gelemezsin.
Come on, just cause you're pissed at Gibbs is no reason not to return my calls, right?
Hayır, Smith, gelemezsin.
No, Smith, you can't come.
- Geri gelemezsin.
- Tommy, you can't come back.
Buraya kafan dumanlı gelemezsin.
You can't come in here stoned!
Buraya hiç gelemezsin. - Yapma.
You can't come in here at all!
Baksana, buraya gelemezsin.
Hey, yo, you can't be back here, man.
Benimle birlikte gelemezsin.
You cannot come with me.
Dışarı çıkarsan geri gelemezsin diye mi korkuyorsun?
You're afraid that if you go out you won't be able to come back in?
Sen benimle gelemezsin. Tek başıma seyahat etmeliyim.
You can't come with me, I must travel alone.