Germs translate English
769 parallel translation
Bu mikroplar şimdi evin her tarafında.
There germs all over the place now.
Mikrop dolu olabilir!
It may be full of germs! "
Bütün gece, teneffüs edeceği mikropları kafasına bile takmadan palto ile uğraşmıştı.
All night long she bent over the coat, never giving thought to the germs she had inhaled. "
Zarfın içinde çiçek hastalığı virüsü gönderebilirdim.
I could have enclosed some smallpox germs easily.
Çiçek hastalığı virüslerine.
To smallpox germs.
- Mikropları öldürmek için.
- I'll take it to kill germs.
Yani sizin anlayacağınız, bütün mikropları uzlaştırmak için savaşmazsak herkes kendi sınıfının hastalığından ölür.
We'd each die ofour own class diseases, if war didn't make all germs equal.
Bu adamın mikrop yuvası olmadığını söylemeyeceksiniz ya!
You can't tell me he's not infested with germs.
Sokaklar ayaz, metro sıcak ve mikrop kaynıyorken.
With the streets cold and the subway hot and full of germs.
Solucanları seyretmek için durabilirim ve mikroskobik canlılara bakabilirim
I can stand the sight of worms and look at microscopic germs
Mikropları öldürür.
It kills the germs.
- Nesi var ellerimin?
- What's wrong with them? Germs.
Havada da bir sürü mikrop var...
Oh, fuss, fuss, fuss. Anyway, they told us that the air was full of germs.
Sokaklar buz gibi. Metrolar sıcak ama onlar da mikrop yuvası.
And the street's cold and the subway's hot and full of germs.
Bu çok tehlikeli, mikrop bulaşır.
This is dangerous, spreads germs.
- Nefesinizden mikrop geçebilir.
- You're breathing germs in on them.
Başka bir gezegenden virüs taşıyor olabilirler.
They may be carrying germs from another planet.
- Tıbben savaşamayacağımız virüsler.
- Germs we couldn't cope with medically.
Sorun nedir, paramda mikrop mu var?
What's the matter, my money got germs?
Havamızı soluduklarında, bize zararsız olan mikroplar onları öldürmeye başladı.
Once they breathed our air, germs harmless to us began to kill them.
Bir çocuktan mikropları uzak tutuyorlardı.
Kept germs away from a kid.
Isırmalardan dolayı açılan yaralardan giren mikroplar yüzünden bir kaç ölüm vakası mevcut.
The few deaths that have been reported are the result... of germs entering the wound at the time of the bite.
Mikroplar direnç kazanmış olabilir.
Germs might have built up resistance.
- Ne zamandan beri mikroplar yapışkanlı?
- Since when are there sticky germs?
Bunu uzun zaman önce yapabilirdim ama verem mikrobuna hasret değilim.
I could've done that long ago, but I've got no hankering for TB germs.
İnsanların ellerinin mikroplu olduğunu söylüyor.
People's hands have germs, she says.
Bir ayak küp havada kaç tane bakteri var, biliyor musun, Ethel?
YOU KNOW HOW MANY GERMS THERE ARE IN A CUBIC FOOT OF AIR, ETHEL?
Atmosfer mikroplarla öyle kirlendi ki artık solunamıyor.
The atmosphere has become so polluted with germs that it can no longer be breathed.
- Muhtemelen mikroplarla doludur.
Probably full of germs.
Elbiseniz tohumları için üretken toprak gibi.
Your dress is a breeding-ground for germs.
Almanlar için birinci sıradan kuzen olması önemli değil.
Germs wont care if he s her first cousin.
Birkaç böceği yok etmek için DDT pompalamaya devam edelim!
Strong! We will finish with all the germs.
Bu, söylentilerin yanlış olacağı anlamına gelmiyor.
To show me germs is not to refute these stories, Bob.
Eğer vampirler varsa, bu demek ki basile bağışıklılar.
The point is, if there are vampires, they exist in spite of these germs.
Köpek bakterilerim oldu.
I have dog germs.
Dünyada kaç çeşit mikrop var, biliyor musun?
Do you know how many different kinds of germs there are?
Tatlım, ben mikroplardan korkmam.
Darling, I'm not afraid of germs.
Köpek mikropları.
Dog germs.
- Mikroplardan haberin yok mu?
- Don't you know about germs?
Küf gibi, mikroplar ve çeşitli parazit unsurlar neden olur.
Like mildew, it is due to septic germs and various parasitic agents.
Mikrop olayı, bilirsin.
Germs, you know.
Zavallı polis. Bütün gün orada oturup geçen mikropları izliyor.
Poor cop, just sitting there all day, watching the germs go by.
- Fakat biz bu suları iyice kaynatırsak mikropları kırmış oluruz.
By boiling the water we kill the germs.
Burası onların mikropları, hastalıkları ve enfeksiyonları dağıttıkları yer... açık seçik meyveleri ve sebzeleri sağlık adı altında... yedikleri yer.
This is where they spread germs, disease, and infection... gobbling obscene fruits and vegetables... all in the name of health.
Mikropların kablolardan gelebileceğini biliyor muydun?
Did you know that the germs can come through the wires?
- Senden bana hiç mikrop bulaşmaz.
- I never catch your germs.
Jaeger ise vücudundaki kanser hücreleriyle 1910'da ölecek. Yoksul ve kimsesiz...
Jaeger himself, with the germs of cancer in his body will die in 1910, a pauper and an outcast,
Mikroplara da dayanamaz!
Or germs!
Kendisi şunlardan korkuyor :
DEATH, DISEASE, OTHER PEOPLE, GERMS, DRAFT
Mikrop bulaşmasını istemezsin değil mi? Senin işin kolay tabi.
Wouldn't want to get any germs on you, huh?
Ryker!
All your germs is gone when you use Sani-Phone.