Girmeyin translate English
522 parallel translation
Girmeyin lütfen, sekreter kendini iyi hissetmiyor.
"Don't go inside... The town clerk is in a vile temper today!"
Bana yolu gösterme zahmetine girmeyin.
I know my way.
Şimdi ikiniz de dışarı çıkın ve sakın içeri girmeyin!
Now get out, both of you, and stay out!
Kabuslarımıza da girmeyin.
And don't go having none of them there nightmares.
İnkar etme zahmetine girmeyin.
Please don't trouble to deny it.
Oraya girmeyin?
Don't go in there?
Benim için zahmete girmeyin.
Don't go to any special trouble.
O kadar zahmete girmeyin, tavuk kesmeye falan gerek yok.
- Don't go to so much trouble.
Aramıza girmeyin.
Don't stand between us!
Ona girmeyin, size faydası olmaz.
Don't take that one, it'll do you no good.
Dikkatli olun Mr.Kearny, içeri girmeyin.
Look out, Mr. Kearny, don't come inside.
- Şimdi içeri girmeyin lütfen.
- Please don't go in yet.
Girmeyin, efendim!
Don't go in!
- Tanrı aşkına, bayım, oraya girmeyin.
- For God's sake, mister, don't go in there!
Lütfen piste girmeyin.
Please don't cross the track.
Piste girmeyin.
Don't cross the track.
- Araya girmeyin, Mr.Denver.
- Don't interrupt, Mr. Denver.
- Zahmete girmeyin. - Sizin için mi? Bir zahmet sayıImaz.
Don't go for any trouble.
İşi çabuk halletmeye bakın. Sakın yufka yürekli olmayın. Clarence'la tartışmaya girmeyin, o güzel konuşur, sözlerine kulak verirseniz sizi kendine acındırabilir.
But, sirs, be sudden in the execution... withal obdurate, do not hear him plead... for Clarence is well-spoken and perhaps may move your hearts to pity if you mark him.
Oraya girmeyin!
Don't go in there!
Bunu şunun için söylüyorum : eğer ekranınızda karlanma görünecek olursa, televizyonuzun ayarı ile oynama zahmetine girmeyin.
I mention this so that if snow should appear on your screen, you won't waste time adjusting your set.
Araya girmeyin diyor.
He says keep out.
- Riske girmeyin.
- Don't take risks.
Siz sıraya girmeyin.
You will not be on the rope.
Bay Biegler, siz de her fırsatta bağıra çağıra araya girmeyin.
Mr. Biegler, you will not sound off at every opportunity.
İçeri girmeyin.
Do not go in.
Kazanacak eliniz yoksa açık karta girmeyin!
Never bet into an open pair... unless you've got the lock!
İçeri girmeyin.
You can't go in there.
Lütfen Bay Barnard, oraya girmeyin...
Please, Mr. Barnard, do not go there...
Kanıma girmeyin.
Don't tempt me.
Ve ışığı açmadan içeri girmeyin!
And don't go in without turning on the light!
Lütfen hiç zahmete girmeyin.
Please don't go to any trouble.
Gelin buraya, sakın girmeyin.
No. Stay here. Get out.
Dedeniz dinlensin ve odasına girmeyin.
Let Grandpa rest and stay out of his room.
Ve Pete'in iyiliği için maymunla bahise girmeyin. Oyunu her zaman berbat eder.
And for Pete's sake, don't go ape with the betting. lt always spoils the game.
Arama zahmetine girmeyin.
Don't bother to search.
Kapıdaki kağıtta "girmeyin" yazıyor.
There's a sign on the door that says, "Do not enter."
Hiçbir şekilde riske girmeyin ve bu konuda tek kelime konuşmayın.
You'll be in no danger with me there. Don't tell a soul.
- Kırılmış havalarına girmeyin!
- Don't start acting hurt.
Ne yaparsanız yapın, ama içeri girmeyin!
Don't go in, whatever you do!
Girmeyin.
Don't come in!
İçeri girmeyin!
One moment.
Ormana girmeyin!
Don't go into the jungle!
Ben söyleyene kadar içeri girmeyin.
Don't come in until I say so.
İçeri girmeyin yüzbaşı. Tanrı aşkına girmeyin.
Don't go in there, Captain, for God's sake.
Önce rahibe sorun, günaha girmeyin.
Ask the priest first ; don't rush into sin.
Kumsala girmeyin!
Beach red!
Ve sakın yufka yürekli olmayın, Larding ile tartışmaya girmeyin, O güzel konuşur ; Sözlerine kulak verirseniz, sizi kendine acındırabilir.
Withal obdurate, do not hear him plead, for Larding is well-spoken, and perhaps may move your hearts to pity if you mark him.
BAĞIŞ YAPMADAN GİRMEYİN
DO NOT ENTER WITHOUT A CONTRIBUTION
O kapıdan girmeyin.
Don't enter this place!
Girmeyin!
Don't come in.