English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ G ] / Grainy

Grainy translate English

105 parallel translation
- Şuna bir bak, karanlık ve net değil.
- Look at this. It's grainy and dark.
Ama karanlık ve net değil.
But you can see how dull and grainy...
Karanlık ve net olmaması umurumda değil.
I don't care how dull and grainy it is.
Çok grenli, ama görebilmemiz lazım.
It's very grainy, but we should be able to see it.
Kumlanıyor.
They get grainy.
Bunu gösterince büyük olay olacak ama en müthişi de- -
It'll be really grainy when I blow it up...
Ben grenli buğday ve kepek alacağım.
I'm getting grainy wheats and bran.
Doğru yapılırsa, siyah beyaz, karıncalı Kiss Me Deadly gibi.
If it was done right, black and white, grainy sort of "Kiss Me Deadly."
Grainy, arkayı kontrol et.
Grainy, check the back.
Merhaba, Grainy.
Hi, Grainy.
Pooley, Grainy hemen buraya gelin.
Get Pooley, Grainy and anybody else you can round up.
Tane tane, el yapımı, bilirsiniz, haber sahnesi.
Grainy, hand-held, you know, news footage.
Taneli ağzında eriyen taneli şeker gibi.
Grainy like sugary sand that dissolves in your mouth.
Bu resimler çok korkunç ve bunlar çok iğrenç.
These pictures are just so horrible, and they're so grainy.
O zaman, sen dedin ben dedim, ve video kaset durumu var.
So, it's a he-said, she-said, grainy video situation.
Ben eski model bir güvenlik kamerasını tercih ederim.
Me, I'll take an old-fashioned grainy security video any day of the week.
Evet. Hâlâ net değil.
Okay, it's still grainy, but here's what we want to do.
Güvenlik kasedinin görüntüsü çok grenli. Kar fırtınasında bir bufalo sürüsünü izlemek gibi bir şey.
That surveillance tape's so grainy now it's like watching a herd of buffalo in a snowstorm.
Biraz kumlu olacak.
It's going to be grainy.
Görüntü karlı.
Picture's grainy.
600 gr'dan fazla. İçinde taneli bir madde var.
It's over 600 grams, and there's some kind of grainy material in it.
Görüntü kumlu, açı da iyi değil.
The video is grainy, and the es aren't perfect.
Görüntü kumlu ama Abby'nin bunu büyültebileceğini düşünüyoruz.
It's grainy,... but we're hoping that Abby's capable of enhancing it.
Bu görüntü kareleri düşük kalitede, dolayısıyla büyütmek resmin bozulmasına yol açıyor.
These video images are low-quality to begin with, so magnifying them will create grainy images.
Bize gözenekleri açıp, ölü deriyi alabileceğimiz bir şey gerekli.
If only we had some kind of a scrub. Something fine but grainy and...
- Böyle tane tane bir şey lazım.
- I need something fine but grainy...
Sütyenimde fıstık ezmeli sandviç olacak.
Something fine but grainy. Oh! I got a chunky peanut butter sandwich in my bra.
Kıvamı yüzünden.
The grainy, slimy, milky...
Çok kötü ve şeytanca, ayrıca siyah ve beyaz olmadığına emin misiniz?
Are you sure it wasn't all evil and grainy and black and white?
Evet, oldukça kumlu.
Oh, yeah, that's pretty grainy.
Bu çok dişli.
It's pretty grainy.
Fakat kayıt kalitesiz ve silinmesini son anda engelledim.
The trouble is that the video is really grainy and I've lust about tweaked it into oblivion.
Bak beni oylamaya çalıştığını biliyorum ama bunu uyduruk bir kamera kaydıyla yapamazsın daha iyisini yapmalısın Mary
Look, I know you suckered me into this delay but you are going to have to do better than this hail mary you pulled of some grainy skid row security camera
Herşey karanlık ve karışık.
It's all dark, it's all grainy.
Bazen işte bu o derim fakat görüntü çok bulanıktır.
Sometimes I think it's him, but the picture's so grainy,
Miksoma gibi görünüyor, fakat ultrason görüntüsü bir parça pürüzlü, o yüzden kesin bir şey söylemek zor.
Looks like an atrial myxoma. But the ultrasound images are a little grainy, so it's hard to tell.
Görüntü pürüzlü değil.
House? The images aren't grainy.
Öyleler.
They sure look grainy.
Aşırı demir yükü görüntü üzerinde lekelere sebep oluyor, ve pürüzlü görünmesine.
It's an iron overload, creates speckles on the image, makes it look grainy.
Hayır. Bol damarlı bir video izleyip... -... bir aydınlanma yaşamak istiyorsun.
You want to watch a grainy video and have an epiphany.
Rodney, hikaye uyduracağız.
- Those tapes are so grainy. - Rodney, we're gonna make up stories.
Olası suikastçımıza ait kumlu bir video ve bulanık bir fotoğraf, öyle mi?
Some grainy video, a blurred photo of what could be our shooter?
Uzay-zaman hakkında bir şey daha var eğer tanecikli ise tane tane büyüyebilir.
One thing that space time could do if it was grainy would be to grow grain by grain.
Evet, tanecikli gerçek...
Yes, so a grainy reality could...
Telefonun kamerası, 15 metre öteden, çok karlı bir görüntü.
It's a camera phone from 50 feet away, so it's pretty grainy.
Kusura bakmayın biraz silik.
Sorry, it's a little grainy.
Roger'a oral çektiğimde Fox'ta yayınlanan şovdaki sokak kadınlarından N'ichelle'mişim gibi davranırım.
When I blow Roger, I pretend I'm N'ichelle, from that Fox show with the grainy streetwalkers?
Yani bazı hareketli belli belirsiz bir lekeden dolayı mı böyle heyecanlısın?
You were that inspired By some shifting, grainy blob?
İstihbarat Ahmad hakkında sadece kumlu uydu fotoğraflarına sahip.
Intelligence has only been able to obtain grainy satellite images of Ahmad.
Görüntü biraz karlı.
The picture's kinda grainy.
Bunu Archie'ye verelim, bakalım netleştirebilecek mi?
It's a little grainy, can't see much.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]