Grave translate English
8,510 parallel translation
Evet, Avrupa'nın mezar taşlarından.
Yeah, well, Europe's a grave.
Dr. Lawrence Hayes'in tüyler ürperten vahim uyarısından sonra San Francisco'da tahliye prosedürü başladı.
With a grave warning from Dr. Lawrence Hayes blanketing the airwaves... San Francisco has begun evacuation procedures.
Sonunda belkide senin mezarın gibi birşey olur.
Ends up being your grave or something.
Annemin mezarına gideyim dedim ama bulamadım.
So I wanted to show him I visit mom's grave. But I couldn't find it.
Birinin mezarının üstüne mi attın kendini?
And you just feel down on somebody's grave?
Karar vermeme yardım edin bu hayaleti mezarında mı bırakayım yoksa dirilmesi için ona fırsat mı vereyim.
I need you to help me... make a decision of whether I should leave that ghost in his grave... or give him an opportunity to be resurrected.
Ve o gün geldiğinde mezarına tükürmek için burada olmak istiyorum.
And when that day comes, I want to be here to spit on your grave.
Mezar kazmaya başlamalı mıyım, Claude?
Should I get to digging a grave, Claude?
Herşekilde, üzerinde uyuduğun berbat bir kanlı mezar.
Either way, that's an awful bloody grave you're sleeping in.
Mezarını bile kazmışlardı.
They already dug your grave.
Mezarına giden yolda karşılaştığın başka bir yüz olacak.
Just another passing face on your way to the grave.
Gömülmek istediğim yer orası. Jane Mansfield'ın yanına kıvrılıp birlikte korku filmi izlemek istiyorum.
Now that is where I'd like to be buried, cuddled up in my grave, next to Jayne Mansfield and watching scary movies together.
Bütün herkesi mezara sokmak.
All this, laid in a grave.
Ayrı ayrı mezarları olur diye düşünmüştüm.
I thought they'd each have a grave.
" Kira süresinin ihlali ve ağır ahlaksızlıkların icrasından ötürü Kat Mülkiyeti Birliği yönetmelikleri gereğince kontratınız kalıcı olarak iptal edilmiştir.
" Due to violations of Tenant Occupancy as well as proven instances of grave moral turpitude and in accordance to the Condominium Association's bylaws, Articles 69 and 70, the Owners'Council has unanimously decided to cancel the lease.
Eğer onun mezarını bile ziyaret ederse, ölmesini istiyorum.
If she so much as visits his grave, I want her dead.
Mezardan çıksalar bile.
Even from beyond the grave.
Başkasının felaketine sevinecek değilim ama hayranıyım diyemem.
I'm not one to dance on anyone's grave, but... Look, I'm... I was never a fan.
Biraz temiz hava alayım diye. Bir de Nadine'in mezarına taze çiçekler koyayım diye.
You know, just to get some clean air and put some fresh flowers on Nadine's grave.
Ona mümkün olan en güzel mezarı verin.
Give him the most beautiful grave possible.
Umarım işe yarar çünkü bu, mezarın ötesinde güçlerim var demektir.
Hopefully, it works, because that would mean I have powers from beyond the grave.
Ama o seni bu mezara koydu bu yüzden şimdi ben de ona aynısını yapacağım.
But he put you in this grave. So now I'll do the same to him.
Mezar olduğunu biliyorum ama orada değil sonuçta.
I know there's a grave but she's not there, is she?
Mezar konusunda haklıydın.
You know, you were right about her grave.
Yardım istedim ölüler diyarının bağrından... "
From the depths of the grave I called for help... "
Fakat burada bir mezar var.
But there's a grave.
- Kimin mezarı olduğunu öğrenmek ister misin?
Want to know whose grave it is? Yes.
Hayatım tehlikede, anlamazsın.
My life's in grave danger. You wouldn't understand.
Aslında, mezarını teşekkür sözleriyle süsleyeceğim.
In fact, I will mark your grave with a word of thanks.
Mezarı tarlada.
Her grave's in the field.
Wade Boggs, şu hareketlerini bilse adamın mezarında kemikleri sızlardı valla.
Wade Boggs would roll in his grave if he could see your behavior.
Beşikten mezara kadar temalı.
Like a cradle to the grave theme.
Bugün anne babanın mezarına gitmek ister misin?
So you want to go by your parent's grave today?
Sevdiğin müziği elinden alan adam derslerinin zevkini reddeden bir çocuğun mezarını işaretlemeyi kabul dahi etmeyen adam.
The man who took away the music you loved, denied you the pleasures of your lessons, even refused even to mark a child's grave.
Muhtemelen ikimiz de yaşlanınca ona söylerim. Ve Monroe mezarında çürürken.
Maybe I'll tell her when we're both old and gray, and Monroe is cold in his grave.
İyi oynadın evlat.
Grave play, boy.
Kapımdan içeri giren her suçlu ben yapmadım diye annesinin üzerine yemin ediyor.
Come on. Every criminal walks through my door swears on their mother's grave they didn't do it.
... vahim bir durum.
... very grave situation.
Iyi. Bir kaydırma Userkaf mezarı keşfetti.
Okay We discovered a parchment Userkare's grave.
Mezarıma gözümün önündeki hayaller ile gideceğim.
I thought I'd take those images to my grave.
Annemin mezarının önünde.
In front of my mother's grave.
Bu kadının mezarına gitti.
He went to visit this woman's grave.
Bu unvanı mezara götüreceğim sanıyordum.
Although I doubt I'll take that title to the grave.
Ruth'un mezarını gözetliyorlar.
They've put surveillance on Ruth's grave.
Bazı şerefsizleri mezara erken yolladın.
You sent some fucking assholes to the grave early.
Kurtulup da kan kaybından öleceğini düşünüyorsan doğrudan mezarına git.
If you manage to free yourself, but think you'll die from bleeding Go straight to your grave
Mezarını kazdın mı?
Have you dug your own grave?
- Mezarını kazdın mı?
Did you dig your grave
Kimsenin mezarını senin için kazmasını, cesedini taşımasını ya da üstüne toprak atmasını bekleme.
Don't expect anyone else to dig your grave for you or to carry your corpse
Mezarın için kusursuz bir yer olduğunu düşünüyorum da ondan.
Because I think it's the perfect spot for your grave
Bu akşam istediğim en son şey, zavallı bir çocuk için mezar kazmak.
The last thing I want to be doing tonight is digging this poor kid a shallow grave.