Grounded translate English
1,902 parallel translation
Sen hiçbir bok yapamazsın.
You're grounded.
Hanımefendi geç kaldınız, şimdi ne kadar cezalı olduğunuza test sonuçlarınız gelince karar vereceğim.
Now, Lady's late, we'll see how long you grounded, when your test results get back.
Bütün hafta sonu cezalıyım.
I'm grounded for the entire weekend.
Bir şeyler yapmadan önce cezamdan kurtulmam gerekiyor ki bu da babamı güvenilir, sorumluluk sahibi ve seks yapması mümkün olmayan birisi olduğuma ikna etmem demek oluyor.
Before I do anything, I have to get out of being grounded which means convincing my father that I am trustworthy, dependable and unlikely to have sex.
- Hayır, bu arada cezalısın.
By the way, you're grounded.
Buna oradaki bir şeyin sebep olduğunu biliyorum,... Rollie ve AJ'in dönmesine sebep olan hastalıkta olduğu gibi aynı problem şimdi de Ted'i etkiliyor.
I know something up there is causing this, caused the plaque that grounded Rollie and Ajay, is probably causing the crisis with Ted right now!
Uçaklar hâlâ işlemiyor.
Planes are still grounded.
Elbette gökyüzünde turluyordur çünkü ona yere bağlayacak bir kız yok.
Of course, he's probably tailspinning into the stratosphere because he doesn't have his go-to girl to keep him grounded.
Bilmiyorum. Hamilton'ın matematik sınavından kırık not aldım diye cezalıyım.
I'm grounded because my rating Hamilton's stupid math test.
Cezalisin.
You're grounded.
Her neyse, Annie`yi cezalandirdim.
Anyway, I grounded Annie.
İnternete girmeme cezasına çarptırıldı.
She's grounded from the internet.
- Beni dinle! Dersleri asmayı bırak yoksa cezalandırılırsın.
Quick ditching class, or you're grounded.
Burnu havada değil.
She's grounded.
Yoldan çıkmamızı engelliyor.
He keeps us grounded.
İlk olarak Judoon sizi buraya hapsetti ve aileniz beni asla affetmez.
For one thing, you were grounded by the Judoon. And your parents would never forgive me.
- Evet, sağlık sorunuyla yerde.
- Yeah, grounded for medical.
- Sis çökmüş, tüm havacılar yerde.
- Fog's rolling in. You're all grounded.
Sağlam, gerçekçi.
Grounded, realistic.
Sen, çılgın House kasırgasına kapılmayan tek insansın.
He's never really been able to suck Into his crazy House vortex. Keeps him grounded.
Cezalısın.
You are grounded.
O da cezalı.
She's grounded.
Üzgünüm. Kızım cezalıydı. Okuldan doğruca eve gelmesi gerekiyordu.
I'm so sorry.My daughter, Ariel, was grounded and she was supposed to come straight home from school.
Sanırım cezanın ne anlama geldiği netleşti.
Well, I think she's clear now on what it means to be grounded.
Kim Cattrall'i * sadece oturaklı ve insan gibi göstermek için milyonlarca seçmeye katılmadığımı mı sanıyorsunuz?
You don't think I've been brought in on a million auditions just to make Kim Cattrall seem grounded and human?
Ne yaparsan yap, yine de cezalısın.
But whatever you do, you're still grounded.
Cezalandırılıyor muyum?
Am I being grounded?
Ve sen cezalısın.
And you're grounded.
Okulda Cumartesi kimya etüdü, ama büyük ihtimalle gidemeyeceğim, çünkü cezalıyım.
Saturday chem study group at school, But I probably can't go, because I'm grounded.
26 Aralık'tan itibaren bir hafta boyunca cezalısın buna yılbaşı da dâhil.
Starting December 26th, you are grounded for a full week, and that includes New Year's eve.
Ne kadar cezalandırılacağını sonra konuşuruz.
We'll discuss how long you're grounded later. You're ruining my life.
Dinle, Jake geçen gece geç geldiği için cezalı o yüzden iyi biri ol da o acemiye göz kulak ol, olur mu?
Oh, uh, listen, Jake's grounded for coming in late last night, so be a mensch and keep an eye on the little pisher, would you?
O cezalı.
Well, he's grounded.
Üzgünüm Mia ama iki haftalığına cezalısın.
I'm sorry, Mia, but you're grounded for two weeks.
- Ben evden çıkamam, cezalıyım.
- Well, I can't leave the house. I'm grounded.
- Cezalı mısın?
- Grounded?
- Hayır, cezalısın.
- No, you're grounded.
O kadar kolay pes etmem!
I won't... be grounded so easily!
İki aylığına cezalıyım.
I'm grounded for two months.
İnanç, Kitabı Mukaddes'in yetkisi üzerinde kurulmuştur. Filozofların yazıları üzerinde değil.
Faith is grounded on the authority of the Holy Scripture, not on the writings of philosophers.
Akademi heyeti kurallarınca gemide görevlendirilmeyeceksin.
That means you're grounded until the Academy Board rules. All right, listen up!
Cezalı mıyım?
Am I grounded?
Cezalı falan değilsin.
You're not grounded.
Louisa cezalı.
Louisa is, uh, grounded.
Dadımız bize iki gün ceza vermişti.
Our nanny grounded us for two days.
Yasaklıyım.
- I'm grounded.
İki hafta cezalısın.
You're grounded for two weeks.
Ben nasıI ceza alacağımı senden daha iyi bilemem.
I wouldn't know how to be grounded more than you know how to ground.
Artık cezalı olmayacaksın tabii sana verilen bu özgürlüğü başka arkadaşlarını görmek için kullanırsan Jacob gibi.
You're not grounded any more... if... you use your new-found freedom to see some of your other friends, too, like - Like Jacob.
Ne?
Oh, what, we're grounded!
Cezalılar.
They're grounded.