English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ G ] / Growl

Growl translate English

246 parallel translation
İnfazda nasıl söylendiler.
Did you see them growl at the flogging?
Ve krallara layık bir hırıltı
And a royal growl
Bütün gece surat asıp somurtman mı lazımdı?
Did you have to sulk all evening, and with a growl on your face?
Birgün bölüğün yüzbaşısı - herkesin yüzü sana dönük, teğmenler koşuşturup homurdanırken.
Captain of a troop one day, every man's face turned towards you, lieutenants jump when I growl.
Hayvan bir daha hırlamayacak.
The beast will never growl again.
Seni reddediyorum!
I defy you. " You growl away all you like, Zeus.
Haydi Ching, bir kaplumbağa kadar yavaşsın.
Come on, Ching, grab a root and growl.
"Ayılar ve aslanlar da kükreyip kavga ederler zira yaradılışları öyledir."
"Let bears and lions growl and fight, For'tis their nature too."
İlk başlarda suyun tadı ve dalgaların şiddeti yüzünden homurdanmaya başladı.
At first she was put off by the growl and rush of the waves and the taste of the water.
İki yaralı hayvan gibi birbirinize hırlayıp homurdanıyorsunuz.
You snarl and growl at each other like two wounded animals.
Şimdi bana koca bir ayı nasıl kükrermiş göster.
Now give me a big bear growl.
- Kükresene baba.
- Growl again, Father.
Hadi şimdi dışarı çık bakalım, çünkü karnım guruldamaya başladı.
Now step outside, because my stomach has commenced to growl.
Haydi, takıl bakalım.
Here you are. Grab it and growl.
- Homurdanmayı kes artık. - Homurdanan ben değilim.
- My stomach is starting to growl.
O büyük kahverengi gözlerini aç ve bize kükre.
Open those big brown eyes and give us a growl.
Yine homurdanmaya başladı.
He's starting to growl again.
Hırla şimdi!
Now growl!
İyi bir maaş için tek yapmam gereken hırıldamak ya da Market Sokağın'da birilerine saldırmak.
All I'd have to do for a pension is growl or go beat somebody up on Market Street.
Benim için kükre.
Growl for me.
Ama kalbinde... eğer yalansızca dinliyorsan tabi... savaşın hırıltılarını duymuyor musun?
But in your heart... if you listen without lying... don't you hear the growl of war?
- Bir şey var. Kükrediğini... -... duyduk.
We heard it growl.
Ağzını çarpıt ve hırla!
Now crack your mouth and drool. Now growl!
Hırla!
Growl!
- Growl!
- Growl!
Bu bir hırlamaydı.
That was a growl.
Çok güzel bir kız.
She's a bit of all right. Wouldn't mind her doing the growl on me.
Marge, seni fingirdek küçük şeytan.
Why, Marge, you frisky little devil. [Sexy Growl]
Hmm, hırıltı, huh?
Hmm, a growl, huh?
Gelecek sefer hırla ve onları kov.
Next time you just growl and chase'em away.
Bir kutup ayısı kükremesi duyalım.
Let me hear a polar bear growl.
Her zaman bana saldırırlar.
They always growl at me.
Av köpekleri, hırlıyor!
Hounds, growl!
Bakalım o ne yazmış.
Whoo! Let's see what she wrote. [Tiger Growl]
İnleme mi?
A growl?
İnleme mi duymuş?
He heard a growl?
Şey... "inleme" demedi. "Gırtlaktan gelen bir ses" dedi.
Well he didn't say the word "growl." He said, "a throat noise."
Taklit etmesini istedim ve bence inleme gibiydi.
But I asked him to imitate it, and it sounded like a growl to me.
- kalbi atacak - ve gırtlağından hırıltılar çıkacak
- "his hea" rt "should stamp" - "and his throat should growl"
Adamın biri bana hırladı. Seksi bir hırlama.
A man in the store gave me this sexual growl.
Homurdanma bana.
Don't you growl at me.
Bu bozkırlarda ağaçlar yok, nedeni dev otoburların sürekli burada otlamaları, ve hiçbir şey bu çevrede daha büyük bir etki gösteremez, bu tüm zamanların en büyük dinozoru olan sauropodlar kadar.
( Rumbling growl ) These prairies are kept clear of trees by the constant grazing of such giant herbivores, and none have a larger impact on this environment than the biggest dinosaurs of all - the sauropods.
Nefesini hissedip, hırlamasını duyabiliyorsun.
You can feel his breath, hear his growl.
Hırladın mı? - Hayır.
Did you growl?
Ama bu yaratık sadece hırlayıp homurdanıyor, konuşamıyor.
But this creature can only grunt and growl, it cannot talk.
İşe Waternoose sıçrama ve kükremesiyle başlayacağım.
I'll start out with the old Waternoose jump and growl.
- O hırlardı.
- He'd growl.
Bir Luxan gibi böğür!
Growl like a Luxan!
Pepper'ın "Gamsız Homurtusu."
Pepper's "Gaily Growl."
- Size bir şey göstereyim, bakın bu kediye...
[growl] may i show you something in a tabby?
- Hırlardı.
- He'd growl.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]