Grunt translate English
545 parallel translation
Kim ister katlanmak tüm bunlara ; inleyip, terlemek ağır bir hayatın altında?
Who would fardels bear, to grunt and sweat under a weary life...
Kim ister bütün bunlara katlanmak, bezdirici bir yaşamın ağırlığı altında ölümden sonraki şeyden korkmasa, o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya, ürkütmese yüreğini?
Who would fardels bear, to grunt and sweat under a weary life, but that the dread of something after death, the undiscovered country from whose bourn no traveller returns,
Son seferinde hırıltısını duymalıydınız.
You should've heard him grunt the last time!
Bakarsın saldırır, homurdanır veya öper diye!
Maybe he'll strike you or maybe grunt and kiss you.
Konuşmayı unuttuk, bağırarak anlaşıyoruz.
Nobody knows how to talk, just grunt at each other.
Grunt and groan Like you're about to die
Grunt and groan Like you're about to die
Sadece homurdanıyorlar.
They just grunt.
Bu ağır hayatın altında inlemek.
" and grunt under a weary life?
Küçük şişman domuzlar fazla homurdanmamalı.
Little fat pigs shouldn't grunt too loudly.
Biraz sızlanma ver!
Give me a grunt!
Tamam, sen ve Pete çıkın ve itin.
And what are you gonna do, grunt? Never mind, I think I can make it.
yani indi bindi işine.
So you want to go back to the four-minute grunt-fest?
Başını salla, bir şeyler söyle.
Nod your head or grunt or something?
- Acımasız ve suratsız görün yeter.
- Just act mean and grunt, huh?
Avare bir sayfa, gıcırdayan bir kapı, uzaktan gelen bir homurtu.
A wandering leaf, a creaky door, a distant grunt.
Evet, kısmen öyleyim. Hatta aynı babam gibi homurdanıyorum.
Yes, partly, I grunt like my father, in fact.
Homurtu.
A grunt.
- Peki homurdanıyor mu?
- Does he grunt?
Homurdanmadı.
He did not grunt.
Bir homurtuyu ya da iniltiyi tercih ederim.
I'm better off with a grunt or a groan for a name.
[Hırıltı]
[Grunt]
Ama sen, kendini beğenmiş kibrinle, ödülü, mıy mıy konuşan bir yeniyetmeye verdin. Zar zor performans ortaya koyabilen bir salağa verdiniz.
But you, with your overweening malice, give the award to a twitching, mumbling boy who can barely grunt his way through an incomprehensible performance.
Sızlanıp duruyordu, dişi ağrıyormuş.
No, he grunt like a pig with the pain in his teeth.
Gelseydi, emin ol, ses falan çıkarır haber verirdim.
If I saw him, I'd at least grunt or something.
Spor seni kokan biri yapar.
Sports make you grunt and smell.
- Su hattı vur.
- Strike that line, chatter grunt.
Bakalım sıradan insanlar bu konuda ne söylüyor.
Let's see what the grunt on the street says.
Doğru.
[Loud Grunt] That's right.
Selam, Grunt.
Hi, Grunt.
- Grunt.
- Grunt.
- Grunt mı?
- Grunt? - Yeah.
Seni besleyen adam bu, Grunt.
This is the man that feeds you, Grunt.
Bu senin eserin mi yoksa radyatörün mü, Grunt?
Was that you or the radiator, Grunt?
Kes sesini, Grunt.
Shut up, Grunt.
Beni duyduysanız, iki kere inleyin!
If you read me, grunt twice!
İşte buradasın seni gösterişli balıkçı kral.
( grunt ) Ah, there you are, you prancing kingfisher.
Sizin amelelik işlerinizi yapmaya bayılıyorum.
Just love doing you guys'grunt work.
O sadece bir asker.
He's just a grunt.
Ne diyorsun ulan, bitli piyade?
What the fuck's that mean, grunt-shit?
Belki bunun için onlara "er" deniyor, çünkü bir er her şeye dayanır.
Maybe that's why they're called "grunts", cos a grunt can take it, can take anything.
her zaman ki siparişime ek olarak
Twice the man of this wimp Eastwood here. [GUNSHOT, GRUNT]
Neden ses çıkararak anlaşmıyoruz?
Why don't we just grunt at each other?
Önüne ne konursa onu yiyorsun ve konuştuğun zaman homurdanıyorsun.
You eat what " s put in front of you, and grunt when spoken to!
kim ister bütün bunlara katlanmak ağır bir hayatın altında inleyip terlemek ölümden sonraki bir şeyden korkmasa o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
Who would fardels bear, to grunt and sweat under a weary life, but that the dread of something after death,
Kim katlanırdı... bu yorgun yaşamın yükü altında homurdanıp terlemeye... Ölümden sonraki bir şeyin korkusu olmasaydı. Sınırlarını bir gecenin bir daha dönmediği...
Who would fardels bear... to grunt and sweat under a weary life... but that the dread of something after death... the undiscovered country... from whose bourn no traveler returns... puzzles the will... and makes us rather bear those ills we have... than fly to others that we know not of?
" Kim buna katlanmak ister, yorgun bir hayatın yükü altında?
" Who would fardels bear, To grunt and sweat under a weary life,
Teksas, Dallas'ta, kent merkezinde...
What'd you expect from a pig but a grunt?
Dilsiz olduğun için konuşamıyorsun ama biraz hırıldanıyorsun, tamam mı?
As you are mute, you cannot speak, so you grunt a little. Okay?
Seni ihtiyar piç kurusu!
You old grunt!
- Boyutlu.
- D. [Angry Grunt]
Doğru olsa iyi olur.
[Grunt]