English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ G ] / Gök gürültüsü

Gök gürültüsü translate English

475 parallel translation
"Bu suyla gök gürültüsü yaratma sanatını bana öğret!"
"Teach me the beautiful art of making thunder with this water!"
"Sana yemin ederim ki, bana cadıların nasıl gök gürültüsü yarattıklarını gösterdiğini sonsuza kadar sır olarak saklayacağım."
"And I swear eternal silence to you, maiden, about all you will reveal about witchcraft with thunder."
Anlamalıydım, bu günkü gök gürültüsü ve şimşekler...
I might have realized, all that thunder and lightning today...
- Gök gürültüsü ürkütür, karanlık korkutur.
- Frightened of thunder, fearful of the dark.
Gök gürültüsü nedir bilirsiniz, değil mi? Tabii.
You know what thunder is, don't you?
Gök gürültüsü değil. Dinle.
Tain't thunder.
Gök gürültüsü ve şimşek!
Thunder and lightning!
Şimşek ve gök gürültüsü. Korkunç bir fırtına kopuyor.
Terrible storm in the jungle now.
Okları gökten dolu gibi yağsa mızrakları bir çelik halka olsa ve topları gök gürültüsü gibi gürleyip vursa bile bizim olacaklar!
Though their arrows fall like hail from the sky and their spears be a ring of steel and their cannons speak and strike like the thunderstorm from heaven, yet they shall be ours!
Şimşek ve gök gürültüsü olan gecelerde Dr. Elfini'nin odasında yatıyorum zaten.
I often bunk with Dr. Elfini during an electrical storm.
İspanyollar Superstition Dağı'na gelmekle... mukaddes bir yeri kirletmişlerdi... çünkü Apaçiler için bu dağ, Gök Gürültüsü Tanrılarının kutsal eviydi.
You see, the Spaniards had defiled a holy place... when they came into Superstition... because to the Apaches it was the sacred home of their Thunder Gods.
Bunu başarınca Cochise ve Apaçiler, Gök Gürültüsü Tanrılarının... öcünü alıp onları yatıştırdıklarını düşünmüşler.
With that accomplished, Cochise and the Apaches... felt their Thunder Gods were avenged and appeased.
Sırrınız gök gürültüsü kadar sessizdi.
Your secret was as quiet as the thunder.
Gök gürültüsü bir melek, şimşek de onun kanatlarıdır.
Thunder's an angel and lighting its wings.
- "Şafağın gök gürültüsü gibi koptuğu yer" mi?
- Where the dawn comes up like thunder?
Kan, ateş, gök gürültüsü vardı. Ve ortasında yürüyen korkunç bir şey.
There was blood and fire and thunder...... and something awful was moving in the middle of it.
- Hafiften, gök gürültüsü gibi.
- Low, like thunder.
Altın Post ve dağda yankılanan gök gürültüsü.
Golden Fleece and thunder on the mountain.
Gök gürültüsü mü idi?
Wasn't that thunder?
Kesinlikle gök gürültüsü.
That was certainly thunder.
Oh, şu kutsal, gök gürültüsü.
Oh, that blessed, blessed thunder.
Gök gürültüsü varken bile beni yanında istemedi, korktuğum halde.
He didn't even want me in there when it was lightning and I was afraid.
Hışımla yumruğunu kaldırdı ve gök gürültüsü gibi bir sesle Arşimet'in ünlü sözünü haykırdı.
His face brightened with a sublime look He shouted Archimedes'famous word...
* Elinde gök gürültüsü...
There is thunder in her hand
" Zihnimdeki derin uykuyu dağıtan şiddetli gök gürültüsü,.. ... var gücüyle sarsarak beni kendime getirdi.
" Broke the deep slumber in my brain a crash of heavy thunder, that I shook myself, as one by main force roused.
Bu kesinlikle gök gürültüsü değil?
( A roaring boom momentarily splits through the heady silence. ) That's not thunder surely?
O gece de gök gürültüsü ve yıldırım mı vardı?
Was there thunder and lightning that night?
Bu gök gürültüsü değil, Albay.
Not thunder, Colonel.
Gök gürültüsü değil.
That's not thunder.
Kulak verin bana gök gürültüsü ve bulutlar.
Hearken to me, clouds and thunder
Dışarıda, gök gürültüsü ve şimşek çakardı, teneke çatımıza yağmur damlardı.
Outside, there was thunder, lightning and rain falling on our tin roof.
Gök gürültüsü neden bu kadar kızıyor peki?
Why does the thunder get so angry?
Kum ve biberden yapacağım bu akşam Tupâ, gök gürültüsü Tanrısı konuştuğunda.
I'll make it out of sand and pepper this evening when Tupâ, the thunder God, will speak.
" Gök gürültüsü ve şeytanlara, ruhun ölümsüz olduğuna inanırlar.
" They believe in the immortality of the soul, in thunder and devils.
Bir böceğin yürüyüşünü gök gürültüsü kadar çoğaltır.
It can increase the noise of a bugs steps like a thunder.
"Ve gök gürültüsü korkunç bir sesle gürledi ve..."
'A nd the thunder... rolled... in muffled avalanches... "
Ben "gök gürültüsü" dedim, sen "kök gürültüsü" yazmışsın.
You spelled'stormy " starting with S-T-A-U.
Bir gök gürültüsü, dağı sallar, kayalar, patlar!
A thunder shakes the mountain, the rocks are burst by the blast!
Kükre, gök gürültüsü!
Roar, the thunder!
Yıldırımlar ve gök gürültüsü arasında duruyor
She stands in the lightning and thunder
Gök gürültüsü gibi.
Like thunder.
Havadaki her şey... - "gök gürültüsü ve şimşek içinde"
Everything was in the air between- -Between rays and sparks of lightning
Korkma, bu sadece bir gök gürültüsü.
Don't be afraid, it's just a thunderstorm.
Yok bir şey, oğlum. Sadece bir gök gürültüsü.
It's all right, boy. lt's only thunder.
[Gök gürültüsü]
( THUNDER )
İşte eğlenceyle tanış ; Rüzgar, Gök gürültüsü, Yağmur, Şimşek.
Meet Wind, Thunder, Rain and Lightning
Derinden gök gürültüsü kükredi kiyilarinda
Deep thunder rolled around their shores
Öpüşürler. Gök gürültüsü.
They kiss.
Kim kalbimi gök gürültüsü gibi çarptırıyor?
Ah... Who makes my heart beat like thunder?
[Gök gürültüsü]
Get them out!
[Gök gürültüsü] Bu adamları buradan çıkarın!
Get these men out of here!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]