Gölge translate English
3,289 parallel translation
Evet, bir gölge gibi görünüyor.
Yeah, looks like a shadow.
Ama iyi bildiğim bir şey varsa da,... bunu böyle isteyenlere de gölge olmak istemem.
But I would not stand in the way of others who wanted to do so, that much I do know.
Gölge gibi.
Like a shadow.
Her şeye gölge düştü.
Everything is shadowed.
Her hatıramıza gölge düştü.
Every moment we share is shadowed.
Bu yüzden en ufak bir uygunsuzluk, şimdiki ve gelecekteki tüm çalışmamıza gölge düşürebilir...
So even a hint of impropriety could derail all our work now, everything that's to come.
Böyle yaparsak sanatçının orijinal tasarımına gölge düşüreceğimizi söyledim ama o aynı fikirde değildi. Ben de orijinali... muhafaza ettim.
I told him that that would compromise what the artist intended, but he didn't see it my way, so I... preserved it.
Bizim için en önemli şey güçlü kalmak ve Direniş'le olan ilişkimize gölge düşürecek hiçbir şey yapmamak.
The most important thing for us is to remain strong, and make no compromises that might weaken our relationship with the resistance.
Artık, gölge gibi peşinde olacağız.
So now... we'll be on him like a shadow.
Görüşüme, gölge düşürdü.
It has blurred my vision... to say the least.
Güneş saatindeki gölge hareket ettikçe
As the sun-dial shadow swings into position,
Zirvedeki kuleler denizden 900 metre yükseklikte hem ada hem de adanın sahillerindeki kasaba üzerine uzun bir gölge düşürüyor.
The summit towers some 900 metres above sea level..... casting a long shadow over the island and the villages that cling to its shores.
Büyücü, Kavalcı, Yurttaş Soğuk, Gölge, Kum Adam ve Shazam Çocukları.
Enchantress, Pied Piper, Citizen Cold, Shade, Sandman, The Shazam Kids.
Flash diski taktığın anda bir gölge program otomatik olarak çalışmaya başladı bana senin bilgisayarına tam erişim sağladı hatta şu an o kadar da gizli olmayan siber mekanında hack işleriyle uğraştığını biliyorum.
The second you plugged it in, a shadow program automatically booted, giving me access to your computer, which I can see you hacking away on at your not-so-secret cyberspot.
Hindili gölge oyunu yapmak mı?
Making turkey shadow puppets?
Ayrıca gölge oluşturabilecek bir engel olmasın!
And no obstruction that may cast a shadow!
Neye baksam gölge çıkıyor.
Everything I look at turns out to be a shadow.
Yani senin kocan çok büyük bir gölge yapıyor.
You know, your husband... casts a long shadow.
Artık geri dönmen için çok geç, bu yüzden beni bir gölge gibi takip et.
[computer whirs] It's too late to go back, so follow me like a shadow.
Gölge seni de mi götürmüştü?
Did the shadow take you, too?
Daha fazla saklanabileceğin gölge kalmadı.
There are no more shadows for you to hide in.
Bir seçeneğin vardı Carrie, o da operasyona gölge düşürmemekti. Düşürmedim.
But you did have an option, Carrie, which was not to compromise our operation.
İkincisi de Tahran operasyonundan önce yaptıkları şöhretine gölge düşürüyor.
Come on. Second of all, his actions previous to the Tehran mission cast a long shadow.
Gölge Canavarları mı?
The Injuu?
Yalanlar, yarı doğru yarı yalanlar, hayaller, söylenmeyen önemli şeyler. İnsanların doğru olmasını dilediği şeyler her zaman bilimsel tarafsızlığa gölge düşürecektir.
Lies, half-truths, delusions, significant omissions- - what people wish were true- - will always muddy the waters of scientific objectivity.
Demek istediğim, annenin savunmasına gölge düşürmeyecek bir yol bulması gerek.
She just... she has to figure out what kind of role she can play without compromising your mom's defense.
Gölge, çık ortaya. Gözünü dört aç!
The Shadow popped up, stay alert,
Pekala ; Doğan ve Yaban Domuzu, Gölge'yi bulun. Diğerleri bölgeyi kontrol etsin.
Falcon and piglet go after the Shadow, arrest the rest at the scene.
Dikkat et, sadece Gölge'yi takip edeceksin.
Remember! You and I are after the Shadow.
Gölge'nin konumu belirlendi.
Got the Shadow's location.
Gölge'nin varacağı pozisyonu bildiriyorum.
He changed direction.
Yaban Domuzu, önündeki yola sapıp düz ilerlersen Gölge ile rastlaşacaksın.
Piglet, turn left at the corner, you'll intercept at the next block.
Gölge, kaldırım taşlı yola döndü.
The Shadow is moving east.
Gölge yolun karşısına geçti.
The Shadow is jaywalking.
Yaban Domuzu, Gölge'yi takip et. Onu elden kaçırma.
Piglet, go after him, can't let him flee.
Gölge'yi buldum.
Piglet : Found the Shadow
Gölge'nin peşindeyim, hızlı hareket ediyor.
Falcon's on Shadows tail, send support ASAP.
Gölge'nin peşine düş, ne yapıyorsun?
Hurry! Go after mm!
Yaban Domuzu, Gölge'nin peşinde.
Piglet's after the Shadow.
Gölge. Şemsiyesi yok, kamuflaj rengi ceket giyiyor.
He had no umbrella, wore navy raincoat.
Gölge'yi yakaladık.
The Shadow... is down.
- Muhakemesine gölge düşürüyor.
- It's clouding his judgment.
Bir konuşmayı saklamak ve sonradan suçsuzluğunun kanıtlanması dürüstlüğüne gölge düşürür.
Hiding a conversation and then coming clean about it later tends to get in the way of trust.
Bir gölge vardı.
A shadow...
Gölge tam oradaydı.
There was a shadow right there.
Ben, neden Sara bilmiyorum ama gün zaman var bir gölge, bir yer üzerine iner karanlık, kanlı bıktırmak, savaş alanında aynı, itibariyle aynı seçim bölgesi bugün ve, oh, evet, bir mücadele olabilir Tüm gücüyle,
I don't know why, Sara, but there are days when a shadow descends upon a place, a dark, bloody pall, same as on the battlefield, same as at the precinct today and, oh, yes,
ama neredeyse sanki gölge ihtiyacı , kendi kendine yenmek için kendi kendine'ön plana yemek uzak kaybolur ve...
one can fight it with all his might, but it's almost as if the shadow needs to beat its own self down, eat its own self'fore it fades away and...
- Gölge yapma.
Let me get some light.
Benim Gölge.
This is Shadow.
- Gölge onlar.
- That's the shadow.
- Gölge?
And the Shadow?