Gücü translate English
16,149 parallel translation
Sen kimsin, dokunulmaz ve hayal gücü olmayan bir hortlak olmanın dışında?
Who are you, other than an invincible and unimaginative ghoul?
Bu kılıcın gücü adına müvekkilini dürüstlükle savunacağına yemin ediyor musun?
By the power of this sword, do you swear to defend your client with integrity and honesty?
O olmasaydı kendimi durduracak gücü bulamayabilirdim.
Without her, I wouldn't have been able to stop myself.
Onunda kendine ait bir düşünce gücü var.
It's got a mind of its own.
Önemli olan ben bunları patronuna veriyorum. Basmak istediği kadar para basabilme gücü olsun diye.
The point is I'm giving El Jefe the ability to print as much money as he'd like to print.
Daha fazla gücü ya da imkânı olan başka bir disiplin yok.
There's no discipline that has more power and possibility.
Sadece onlara ihtiyacımız var ve onlar bize bitmez akıl erdirilemez gücü verebilirler.
We just need them, and they can give us inexhaustible, unimaginable power.
Ama babanın beyzbol sopası değil koca bir polis gücü var.
Except Dad doesn't have a baseball bat, he has a whole police force behind him.
Nasılsa gücü yetiyor.
She can well afford it.
Lütfen gücü tasarruflu kullanın.
Please conserve all power.
Aptal herif kas gücü benim burada.
Fool, I'm the muscle in this equation.
Sana herşeyi veririm- - para, şan, şöhret, kendi galaksinin sonsuz gücü!
I'll give you anything... money, fame, riches, infinite power, your own galaxy!
- Tanrının gücü ve ihtişamı için.
The power and the glory of God.
Ama bu görev gücü yoluna devam eder.
But the task force would continue.
Böyle toplantılar düzenlemek için gücü var.
He's got the juice to call this kinda meeting.
- Ne gücü?
What power?
Bu tarz birşey Bay Gecko'da da işe yarayabilir, özellikle iyileşme gücü konusunda?
Something like that might work with Mr. Gecko, especially with his culebra healing ability, you know?
Bir savaş gücü mü istiyorsun?
You want a fighting force?
Bu adam bir savaş gücü.
This is a one-man fighting force.
Bu onların gücü.
That's their power.
- Onun gücü kapı.
- The Gate's her power.
Biliyor musun, eğer elimizde 6 K sınıfı denizaltılarımız 15 Petre modeli füzelerimiz ve 5 R modeli yok edicilerimiz olsaydı o zaman bölgenin yenilmez gücü haline gelebilirdik.
You know if we have 6 Kilo class submarines.. ... 15 Petre class missile boats and 5 R class destroyers. ... we'll be unbeatable in this region, let me tell you that.
Çözüm üretmeyi, verimliliği, gücü simgeler. Bana sorarsan tam bir Dawn Bell rengi.
Resolve, efficiency, quiet strength... a very Dawn Bell color, if I may say.
Birleşik Görev Gücü'nün amiriyim.
I'm Commander of Joint Task Force Wotan.
- Jessica iş gücü için para ödemeyecek.
Jessica won't lay out the money for the man-hours.
- Barış sağlayabilecek gücü var mı?
He has the power to keep the peace?
Omzunu yerinden çıkarmaya yetecek gücü olan bir babalık.
Like the pops you hear when your shoulder's being dislocated.
Tamamen taşınabilir ve yıkım gücü ayarlanabildiği için ufak bir şehri mi yoksa birkaç blokluk alanı mı yok edeceğini seçebilirsin.
It's completely maneuverable, and has an adjustable yield, so you can choose whether to destroy a small city, or just a couple of blocks.
ilgilendiğiniz sürece kalıp iyileştirici gücü, oldukça sıkıcı şeyler oldu.
Unless you're interested in the healing power of mold, it was pretty boring stuff.
Diyelim ki ne var görelim insan gücü yolunda.
Let's see what you got in the way of manpower.
Merkezi bir yere beni geri getiren şeyler benim... çocuklarım, eşim ve arkadaşlarımla olan ilişkilerim, ve hepimizin birlikte geri gelen gücü ve kalıcı nitelikleriydi.
The things that brought me back to a place of center were my... my children, relationships with, you know, with... with my wife and friends and the, uh, the strength and enduring qualities of all of us that came back together.
Naz, bu bir birleşik görev gücü.
And, Naz, this is a joint task force.
Dolmuştu, açlıktan ölen bir hayvanın gücü gibi atıyordu. Kırılamaz zincirler tarafından zorlukla zapt ediliyordu. "
It was charged, ppened pulsing with energy like a starving animal, barely contained by its unbreakable chains. "
Gardiyan, beyin yerine kas gücü kullanmış, MCC'nin asla desteklemediği bir taktik.
He was using brawn instead of brain, and that is not a tactic MCC can stand by.
" Beyin gücü yerine kas gücü.
" Brawn instead of brain.
Belinden gücü ver, bir yumruktan sonra diğeri.
Torque your waist, one punch leads to the other.
Gücü belinden almayı unutma
Don't forget to torque your waist.
- Bu kadar harika olan yepyeni bir çalışma gücü ve yeni nesil eğitiyor olmamız. - Bu harika.
That's great.
Peki bu çocuklar, çalışma gücü televizyonda gördüğüm, kasırgadan insanlar değil mi?
So, these kids... the work force... - Mm-hmm. - Are they the ones from the tornado that I saw on TV?
Genelde uçağı kapatmak için gücü keseriz.
I mean, we were basically pulling wires down to get the plane to shut off.
Tehlike sinyallerine aldırmamız gerekiyordu fakat gücü kusurlarına ağır basıyor.
We should have paid attention to the warning signs, but his strengths outweigh his flaws.
Gücü kesersek sistem yeniden başlatılırken kilitler açılır.
If we cut the power, the locks would disengage - while the system restarts.
Patterson, gücü 30 saniye içinde kesebilir misin?
Patterson... can you cut this power in 30 seconds? - If you hack into the local grid, there should be... - On it.
Bu iki kişilik bir iş, beyin ve kas gücü.
Now, this is a two-person job, the brains and the muscle.
Pekala kas gücü, resmi hafifçe kaldırıp birkaç santim öne doğru çek.
Okay, now, the muscle carefully lifts the painting off its hook and moves it forward about an inch.
Şimdi ise beyin gücü arkasındaki gergin telleri kesecek. Böylece tüfeğin aktif olmasını engelleyecek.
Now, this will allow the brains to sever the tension wires from its back... thus freeing it from the explosive shotgun charge.
Kas gücü ağırlığı bir kez aldığında beş tel kesilene kadar hareket ettiremez.
Once the muscle has the weight, he can't move until all five tension wires have been cut.
Buna düşüncenin gücü diyoruz, Heather.
Well, it's called the law of intention, Heather.
- Zombie kokusunu alma gücü var.
He has the power to smell zombies.
Jordan'ın elinde bu video olduğu sürece Starlee üzerinde mutlak bir gücü olacaktı.
So, as long as Jordan had this video, he had total power over Starlee.
Kardeşlerinin bana verdiği tüm o mutluluk ve sezgi gücü yanında...
All the joy and insight your sisters have given me.