Günah translate English
8,295 parallel translation
Bu günah bir şey.
This is a sin.
Günah.
It's a sin.
Büyük günah.
Big sin.
Bu hayatta hiçbir günah cezasız kalmaz.
No sin goes unpunished in this life.
Günah defterimi daha kabartmamalıyım.
I shalt not darken the door of a den of sin.
Hoppalığın sekizinci ölümcül günah olduğunu şimdi anlıyorum.
I see now that giddiness is the eighth deadly sin.
Onlar günah değil, alışkanlık.
They're not vices, they're habits. Oh.
Jules, bir insan günah işlediğini kabul ederse bütün günahları affedilir, bu felsefeyi hiç duydun mu?
Jules, did you ever hear of the philosophy that once a man admits he is wrong, he's forgiven for all his wrongdoings?
Kahramanken birden günah keçisi oldum.
One moment I'm the hero, the next I'm the goat.
Hepimiz günahımızı kâra dönüştürmek istemiyor.
Not all of us wanna turn our sin into profit.
Bir sürü kurbanın olduğu bir çok günah işledim. Al canımı...
For all the sins I have committed, if death is the only redemption, then take my life!
Bu bir günah, değil mi?
- It's a sin, right?
Hem de büyük bir günah.
It is a big fucking sin.
Günah işlerken.
Sinning.
Şehvetin günah olduğunu biliyorsun, değil mi?
You know lust is a sin, right?
Senin günahını biliyorum.
I know what your sin is.
Senin günahın neydi?
What was your sin?
"Affet beni peder, günah işledim."
This is the part where you say,
En son günah çıkarmanın üstünden ne kadar geçti?
How long since your last confession?
Aslında hayatım boyunca hiç günah çıkarmaya gelmedim.
I've, actually... I've never had a confession before.
Cennet ve cehennem, sevap ve günah hepsi birer varsayımdır.
Heaven and hell, merit and sin are all suppositions.
Kim üstlenecek işlediğimiz büyük günahı sızıp kalmış muhafızlarından başka?
What not put upon his spongy officers who shall bear the guilt of our great quell?
Sevgili Tanrım, günah işlediğimi biliyorum.
Dear God, I know I have sinned.
Böylesine korkunç bir günah işleyecek misin?
You'll go through with committing that horrific sin?
Ellerimi kardeşimin kanına bulayarak büyük bir günah işlemiş olsam da seni öldüremediğim müddetçe bağışlanma yüzü de görmeyeceğim.
His blood is on my hands. I did the unforgivable. I couldn't kill you.
Bu günahı hükme bağlayanlar ve bedel ödeyenler için.
For those who judge sin and those who pay.
- Şu an, Gwen'in işlediği günahı...
At this time, we're ready for you to take away...
Lütfen ona sevgiyle bak ve günahını iyileştir.
End call. Please look down on her now with love and heal her of this sin.
Tanrımızın gözlerinde günah işleyenleri cezalandıracak cesaretleri bile yoktu.
They even lacked the courage to punish those that had sinned in the eyes of our Lord.
Ve bu tek ebedi günah.
And that... is the only eternal sin.
Hepsi günah işledi ve Tanrı'nın zaferi karşısında çaresiz kaldı!
All have sinned, and fall short of the glory of God!
Arzu günahı.
Sin of desire.
Günah mağarasına girebileceğimizi ve zararsız çıkabileceğimizi düşündük ama çok zarar verdik.
We thought we could enter the den of sin and emerge unscathed, but we were scathed.
Biraz eğlenmenin günahı olmaz.
It is not a sin a little fun.
Günah işleyen kişi.
A person who sins.
Günah için değilse neden zevkin peşinden koşsunlar?
Why would they also be pursuing pleasure if not to sin?
- Günahı reddet.
- Reject sin.
Hâlâ burada, bu günah batağında mısın şeytan gözlü?
Still here, Wildeye? In this den of sin?
Günah.
Sin.
Bağışlayın beni peder, günah işledim.
Bless me, Father, for I have sinned.
En son günah çıkaralı çok uzun zaman oldu.
It's been too long since my last confession.
Günah çıkarmak böyle değildir.
That's not how this works.
Bilim günahın ne olduğunu biliyor.
Science has known sin.
Yalan söylemek günah.
Lying is a sin..
Ciddi bir günah.
It's a grave sin.
Ve hafızam beni yanılmıyorsa tanıklığın karşılığında erken salınmıştım, Tövbe ve günah işlememeye... Söz verdirmiştin bana.
And if memory serves me correctly, you made me promise to repent and sin no more in exchange for your testimony for my early release.
Böyle bir güzelliği öldürmek günah olur.
A shame to kill such a beauty.
Çok büyük bir günah işledim.
I've committed a horrible sin.
Günahını ödetmek için her şeyi yapardım.
I would have done anything to make him pay for his sin.
Günah işlenirken hiçbir şey yapmadan seyredenlerin o günahı işleyenlerden daha kötü olduklarını bilmiyor musun sen?
Don't you know that those who stand by and watch sin being committed are worse than the ones committing it?
Hatırladığımdan beri, o şekilde yetiştirildim. Tanrı'nın gözünde bunun bir günah olmadığını da biliyorum.
Been raised that way since I can remember, and I know that this isn't sinning in the eyes of God.