English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hairs

Hairs translate English

1,407 parallel translation
Ekip arabanın orada bir kaç kıI buldu.
Tracers picked up a of couple hairs on one of the hoodies.
Enselerinden sarkan uzun örgülü saçlarını görebileceksiniz.
You can see the fine hairs on the back of their necks Standin'on end.
Kıllarından bazıları büyüyüp sertleşerek büyük dikenlere dönüşmüş ve etkin bir zırh oluşturmuş.
Some of its hairs have been enlarged and strengthened and have turned into big spines, giving it an effective armour.
Bunu önlemek için kürkü sertleşip dikenleşmiştir.
To make up for this, its hairs have become a cloak of prickles.
The hairs on your arm Will stand up
The hairs on your arm Will stand up
Kısa kılları keser ve iyodinle işaretlersiniz.
You just pluck the little hairs and prick the skin with iodine.
Senin üstünü açıklaması zor yerlerde kalmış saçlar için kontrol edişin çok seksi.
Check yourself for shoulder-length hairs in hard-to-justify locations.
Sümüğün üstüne saçım düşsün istemem.
I wouldn't want any stray hairs to fall into the booger.
Şimdi kılı kırk mı yarıyorsun Boss?
Splitting hairs, ain't you, Boss?
Ama bacaklarında, bedenlerinde binlerce kıl vardır.
But they have thousands of hairs on their legs, on their bodies.
Ve bu kıllar, hava akımını takip etmeye yarar.
And those hairs all help to monitor airflow.
Sadece bu güzel bacaklar üzerindeki şu kıllar sayesinde, bunu kolaylıkla hissedebilir.
She can feel this easily, just with all those hairs on these wonderful legs.
O zaman da, bütün kıllarını suratıma fırlatırdı.
What it does is it dislodges all these hairs straight into my face.
Kıllar zehirlidir kolaylıkla da deride, gözde ve burunda tahrişe neden olur.
The hairs are venomous and cause irritation to skin, eyes, and nose.
Ama bu kıllar bize, bu devasa örümceklerin aslında, aynı zamanda dev tarantulalar olduğunu da gösterir.
But the hairs also tell us that goliath spiders are, in fact, giant tarantulas.
Onunla L.A.'de Troubadour'daki bir şiir okumasında tanıştığımız an kadınlar üzerindeki etüdü halen devam ediyordu.
CHARLES BUKOWSKI : And I had to get all the hairs with the sheers. If I missed one hair I got a beating, one hair.
Acele etsene, ne yapıyorsun o çırpı saçlarınla?
Hurry, you've only got a few hairs to comb!
Tecavüz vakalarında... olay mahal'inde... geriye kalan bir kaç kıl olur her zaman.
Always in rape cases, at the crime scene, there's one or two of those hairs left behind.
Dökülen saçları banyoda bırakmamalıyız.
We're not to leave hairs in the bathroom.
" Erkeklik kılların çıkıncaya kadar bekle.
" Just wait till you have some hairs on your balls!
Eğer o benimle uğraşırsa, onun tüylerini yolarım.
If he fucks with me, I'll pull all his hairs out
Medya bunu Arap saçına çevirecek.
You're gonna be in the media's cross hairs.
Ölmekten korkmadan karşımda oturduğuna göre şu anda bir tetikçinin namlusunun ucunda olmalıyım.
I assume that since you're sitting across from me with so little regard for your life, I'm in the cross hairs of a sniper rifle.
Greg'e göre, saçlar ve diş fırçasından alınan DNA,..
( tapping key ) According to Greg, the hairs and the DNA from the toothbrush are a match to the vic.
Saçları burada buldum. Donmuş bezelye paketlerinin arasında.
This is where I found the hairs, in between the packages of frozen peas.
Dondurucudaki saç, çok iyi korunmuş bu arada ve yatak odasındaki yastıklardaki saçlar da ona ait.
Hair from the freezer... nicely preserved, by the way... and hairs from the bedroom pillow, also the victim's.
Yataktaki kasık tüyleri anneye ait değil.
Pubic hairs in the bed, not Mom's.
Bu kokuyu burnumuzdan almak epey uzun zaman alacak.
Mm-hmm. Yeah, well, it's going to take us a while to get this smell out of our nose hairs.
DNA olmadan emin olamam ama saçlar birbirini tutuyor. Rebecca McCormick'in saçı.
I can't be definitive without DNA, but, uh, both hairs are consistent.
İlik çapının kıl çapına oranı, kılın maymun kılı olduğunu gösteriyor.
Gentlemen, what did we get? Hairs from the victim. Cortex to medulla ratio tells us it's from an ape.
Birkaç tel saç da görüyorum.
Yeah, I got a few hairs here, too.
- Dört veya beş saç teli buldum.
I got about four or five hairs here.
Danny Blue'nun saç tellerini, kurbanın yatağında bulduğumuz saç telleriyle karşılaştırdım.
I compared Danny Blue's hair sample... to the hairs I found on the victim's bed.
"Genellikle böyle anlarda..." "... Dolares'in kirpiklerini sayardım.
This is usually where I start counting Delores's eyebrow hairs.
Burun kılları yanmış ağzında is lekesi var.
Singed nasal hairs, soot in the mouth. Move those people away!
- Rach, üç tane saçı falan var. - Biliyorum.
- Rach, she's got, like, three hairs.
Senin de ensendeki tüyler dikildi mi?
ARE THE LITTLE HAIRS ON THE BACK OF YOUR NECK STANDING UP, TOO?
Birilerinin burun kılları yarına çıkamayacak.
SOMEBODY'S NOSE HAIRS WILL NOT SURVIVE THE NIGHT.
Çok fazla mı kaş çektim?
I pluck too many hairs?
Elma olgun, nişan çaprazı odaklandı.
'The apple is ripe, the cross hairs are centralised.'
Belini incitenler adı Norman olan, seksen yaşında, buraya kadar pantolonları olan şuraya kadar burun kılları olan ve tüm kelimeleri çok zarifçe
Back injuries are for 80-year-olds named Norman with pants to here, nose hairs to here, who start every sentence with a very elegant...
Bu ilk kez başına gelmiyor.
It's not the first time he's been in the cross hairs.
Vücutlarının her santimetre karesindeki kıI sayısı insanların kafasındaki saçtan bile fazladır.
It has more hairs in one square centimetre of its body than any human being has on their head.
Diş yerine balin kullanır. Üst çenesinden sarkan bu boynuzsu plâkalarda uzun kaba kıllar vardır.
Instead of teeth, it uses baleen, horny plates that are hung from its upper jaw and fringed with long, coarse hairs.
Evet ama ne zaman saçımı taramak istesem şu uzun ve gür saçları fırçamdan çıkartmak 15 dakikamı alıyor.
It's just that every time I wanna comb my hair I spend 15 minutes taking these long, bushy hairs out of my brush.
Biliyor musun çamaşır lavabosunu saçla dolu bırakıyor.
Do you know she leaves the laundry sink full of hairs?
Delil yok.
And trace evidence... "... nada ". Look, there are no fibers, no hairs.
Çatıda bulduğumuz saç tellerinden biri, Felix'in odasında bulduğumuz saç teline uyuyor.
One of the hairs from Felix's room matches the hair from that roof.
Kuyruk fırçasında tımar edilmiş kıl buldum.
I found some grooming hairs in his tail brush.
Bay Doğru Adam'la çocuğumun babası farklı kişiler olursa kötü olmaz mı?
You're just splitting hairs now. Repulsive- - Just do something Have a baby
Tişörtlerinde kedi kılları buldum.
I found cat hairs on his t-shirts.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]