Hakîm translate English
8,098 parallel translation
Öyleyse Yüce Hakim'e müvekkilimi bu temelsiz suçlamalardan...
Then I shall have to tell His Honor to boost my client - from these baseless... - Whoa.
- Kendine hakim ol!
- Get a hold of yourself. - I'm a hold!
Kral hazretleri, öfkenize hakim olunuz. Bu çocuğun kabiliyeti var, biraz sabırlı -
Your Majesty, I beg you to watch him with patience and affection for he has excellent disposition...
Sayın Hakim,
Your Honor.
Ben yapmadım Sayın Hakim.
I didn't do it, your honour.
- Vardık, Sayın Hakim.
Yes, we have, Your Honor.
Muskrat Çiftliği'ne bir sessizlik hakim, Cordell.
There's a hush over Muskrat Farm, Cordell.
İçki dolabında açılmamış beşlik bir Maker's Mark var, kendinize hakim olun.
There's an unopened fifth of Maker's Mark in the liquor cabinet, so be good.
Sinirinize hakim olamayıp alkollüyken her gün onu dövmüyor muydunuz?
Lose your temper, beat him everyday when you were drinking?
- Hakim, araç aramasını kanıttan saymazdı.
- A judge would have thrown out the search.
Kendime hakim olamıyorum bazen.
Well, sometimes, I just can't help myself.
Kendime hakim olamadım.
I lost my temper.
Çernobil Bölgesi Komutanı Albay. Birçok insanda Sovyet mantalitesi hakim.
Many people still have a Soviet mentality.
Hakim Cayla artık o davayla ilgilenmiyor.
Judge Cayla is no longer in charge of the case.
Hakim sonuçları istiyor.
( IN FRENCH ) The judge wants results.
Hakim onu tanıması için tanık olarak çağırmamıza kesin bayılır.
Judge'll love when we parade her out as our trial witness on the ID.
Kendine hakim ol kardeşim!
Brother, you got no control at all!
Diline hakim ol, yengem o artık benim!
Watch your tongue, she's my aunt now.
Hâlen ara ara kamçılarına hakim olamıyor.
He still lashes out sometimes.
Sana bir şey söyleyeceğim, ve yüz ifadene hakim olursan çok iyi olur.
I'm going to tell you something, and I'd appreciate if you kept your face perfectly still.
- Kendine hiç hakim olamadığın için.
Because you have no self-control.
- Hakim her şeyi anlar mı?
And the judge will understand... all this.
Öğrendiğimiz her şeyi uyguladık, sinirlerimize hakim olduk.
We apply everything we've learned. We hold our nerve.
Aklıma gelmişken bilmelisin ki hakim DNA olmasaydı adamın hala serbest olabileceğini ve başka kadınların da tehlikede olacağını söyledi.
By the way, you should know that the judge said had it not been for DNA, that he would still be at large and that other women would have been in danger.
SSR'daki hakim rüzgarlar değişebilir gibi görünüyor.
- Yes. It seems there may be a change in the prevailing winds within the SSR.
Oldukça hakim bir mevcudiyetiniz var.
You have a most commanding presence.
Dört farklı noktada pozisyon alacağız, dört farklı hakim tepeye yerleşeceğiz.
We're going to deploy in four different spots. On four different hilltops.
Hakim karşısında kendimi savunmama imkan olmaz.
No way they'll let me stay on the force.
Lütfen kendine hakim ol.
Oh, please. Have a little self-control.
Hakim, bugünlük jüriyi dağıttı.
The judge has let the jury go today.
Raphael, ateş gibi sinirlerine hakim olmak için, güçlerine odaklanmayı öğrenmelisin.
( Splinter ) Raphael, your temper is like a fire that you must learn to focus for power.
Kendine hakim olacağına dair bana söz ver.
Promise me that you will keep yourself together.
Bu doğru, kızına hakim ol, Tanrı'nın adamı.
That's right, best keep your girl in check, my man of God.
Sayın hakim bu çok çirkin bir iddia!
Your Honour, this is an outrageous allegation!
- 14a sayın hakim. - 14a sayın hakim.
~ 14 ( a ), Your Honour.
Bu boş yere koşuşturmalar kafamı karıştırıyordu sayın hakim ta ki Bay Sood'un eşinin ve çocuğunun birkaç ay önce doğum anında öldüğünü öğreninceye kadar.
I was puzzled by all this toing and froing, Your Honour, until I considered that Mr Sood's wife and baby died in childbirth a few months ago.
Bu yüzden müdafaanın yeni bir tanığı var sayın hakim.
A new witness for the defence, Your Honour.
- Teşekkürler sayın hakim.
Thank you, Your Honour.
Sayın hakim şimdi soruyorum.
Your Honour, I would simply ask...
Başka sorum yok sayın hakim.
No more questions, Your Honour.
- Lütfen bana yüklenmeyin sayın hakim.
Please bear with me, Your Honour.
- Sayın hakim ben...
Your Honour, I...
Sayın hakim tanık konuşmasına devam edebilecek mi yoksa şimdi bile sarhoş mu?
Your Honour, is the witness even able to continue giving evidence or is he, perhaps, drunk even now?
Sayın hakim çapraz sorgudaki tanığıma kısa bir süreliğine izin verebilir misiniz?
Your Honour, can you grant my witness a break from cross-examination, please, just for a moment?
Sinirlerime hakim olamadım.
I lost my temper.
Kendine hakim ol be Titus.
Get a hold of yourself, Titus.
İlgilenebilecek kadar meseleye hakim olduğunu düşünmüyorum.
I don't think you have a locus standi in the matter.
Saygıdeğer Hakim Jennifer LeFevre.
The honorable Judge Jennifer LeFevre.
Günaydın, Sayın Hakim.
Good morning, Your Honor.
Duruşma tarihi de ayın 23'ünde 23. mahkeme salonunda Hakim John D. Daniels olarak belirlenmiştir.
Trial date is set for the 23rd at 9 : 00, courtroom 23, Judge John D. Daniels.
Hakim, Felipe Lobos'un mahkûmiyetini sağlama almak istiyor.
Ahem. Look, Justice wants to ensure the conviction of Felipe Lobos.