Hales translate English
237 parallel translation
Sırnaşır, boynuma sarılır ve ağlar...
She hangs and lolls and weeps upon me. So hales...
Seninle zaman geçirmeyi özledim Hales.
I miss hanging out with you, Hales.
- İyi iş çıkartmışsın Hales.
- Nice work, Hales.
Bilemiyorum Hales. Buna daha ne kadar katlanabileceğimi bilemiyorum.
I don't know, Hales, I don't know how much longer I can put up with this.
Hey, Hales!
Hey, Hales!
Hangi hakla sana karşı burnu havada davranıyor? Pencereleri kapayın.
Mother, remember I go to the Hales this evening.
Tamam, bak, endişelenme Hales tamam mı?
Alright, well look, don't worry yourself, okay Hales?
Haydi Hales, başarabilirsin!
Come on, Hales. You can do it.
Bak, çok isterdim Hales. Ama bu gece Peyton ve Brook'la bir planımız var.
You know I'd love to, Hales, but I've got to do some stuff with Brooke and Peyton tonight.
- Sana anlatmak istedim Hales.
- I wanted to tell you, Hales.
Bak hayatını nasıl yaşayacağını söylemek bana düşmez Hales.
Look, it's not my place to tell you how to live your life, Hales.
Hales, harika olacaksın.
Hales, you're gonna do great.
Ağzında kemikle gezen köpek gibidir o, Hales.
He's like a dog with a bone, Hales.
Haydi Hales.
Come on, Hales.
Haydi Hales. Orta yolda buluşalım mı?
So come on, Hales, just meet me half way here?
Sen benim en iyi dostumsun Hales.
You're my best friend, Hales.
Hales ağlama.
Hales, don't cry.
Selam Hales.
Hey, Hales.
Sana ihtiyacı var Hales.
He needs you, Hales.
Bak, benim bir kızkardeşim yok, fakat Hales var ve onun için ne kadar korumacı olduğumu da biliyorum.
Look, I don't have a sister, but I've got Hales and I know how protective I am of her.
- Hales, hadi ama, inanılmaz olmuş!
- Hales, come on, it sounded amazing!
- Hales!
- Hales!
- Mesajı alır almaz beni ara Hales.
- Call me back as soon as you get this Hales.
Bu senin gecen Hales.
This is your night Hales.
Bu harika Hales.
That's great, Hales.
Senin adına çok sevindiğimi bilmeni istiyorum Hales.
I just want you to know I'm happy for you, Hales.
Sen Haley'i görürsün, ben pijama partisini basarım.
You can see Hales. I can crash the slumber party. We can't.
Hales!
Hales!
Hales, bunu benden duymadın.
Hales, you wouldn't hear it from me.
Yerleri siliyorum Hales.
Well, I'm mopping, Hales.
Bu senin hatan değil Hales.
It's not your fault, Hales.
Hales, erkekler ümitsizdir.
Hales, boys are clueless.
Hales.
Hales.
- Asla olmaz, Hales!
No way, Hales!
Kalbim için, Hales.
For my heart, Hales.
Herşey düzelecek, Hales.
It's gonna be okay, Hales.
Hales?
Hales?
Gel konuş, Hales.
Just talk to me, Hales.
Müziği erteleme, Hales.
Don't sleep on your music, Hales.
Gerçeği bestelemelisin, Hales.
You got to write the truth, Hales.
İşte böyle, Hales.
You go, Hales.
Tüm ailen değil, Hales.
Not your whole family, Hales.
Yani ben de senin yanındayım, Hales.
So I'm here for you, Hales.
Sana deliler gibi âşık Hales.
He's so in love with you, Hales.
Sağlıklı ve dinç bir yapısı var.
Hales only problem is hales strong fist.
Duke'a gidemezsin, Hales, ve gitmeni de istemiyorum.
Well, you can't go to Duke, Hales. And I don't want you to.
Buna mecbur muyuz? Hayır. Ama ışıklar gelene dek burada sen, ben ve karanlıktan başka kimse olmayacak, Hales.
No, but until the lights come back on, it's just you, me and the darkness, Hales.
Hayır konu müzik değil, Hales. Geri kalanı. Seninde yanında...
No, it's not the music, Hales.
Gidelim, Hales.
Let's go, Hales.
Bayan Hale, morali bozuk, iyice bir hanımefendi.
Hales will come, I presume?
Piyano çalamıyor.
How you seem to understand these Hales, John!