Handle translate English
29,163 parallel translation
Parayı başkasına kaptırdın.
You let somebody else handle the money.
- Kendime bakabilirim. Dinle.
- I can handle myself.
Ne yani, kendi çantamı taşıyamaz mıyım?
You think I can't handle my own duty bag?
Ruslar, yine de Ruslar şöhretten başı dönen bir sarhoş.
But Russian, Russian, some drunk guy who couldn't handle fame?
Galiba gayri-resmi gizli operasyonlar için özel askeri firmalar kullanıyormuşuz.
Looks like we've been hiring PMCs to handle off-book black ops.
Sanırım gayri resmi operasyonlar için özel askeri gruplar kiralıyormuşuz.
Looks like we've been hiring PMCs to handle off-book black ops.
Gerisini Choe halleder.
Choe will handle the rest.
Bu iş onun için zor gelir.
He won't be able to handle something like this.
Vücudu tedaviyi kaldıramaz diye bir ilaç üstünde daha çalışıyordum.
Yes. I've been working on an anti-rejection drug, just in case his body can't handle the cure.
Ama önce vücudunuzun DNA'nıza genomik fosilleri eklediğimde bu durumu kaldırabileceğinden emin olmalıyım.
But first I need to make sure your body can handle it without rejecting the genomic fossils I need to introduce into your DNA, okay?
Hayır, idare edebiliriz.
No. We can handle it.
İdare ederim ben.
I can handle it.
Ama biz seni edebilir miyiz?
But can we handle you?
Onları haklayabiliriz.
We can handle them.
Hayır, bunu yapamazsın, denemesin bile etmeyin.
No, you can't handle this Don'tcha even try
- Ben hallederim.
- That I can handle.
O halde sigorta şirketi ilgilenecek.
Then just let the insurance company handle it.
Detaylarla ben ilgilenirim. Tamam mı?
I'll handle the details, okay?
Ayarlanabilecek bir şey.
That should be easy to handle.
Sonuçlarıyla baş edebilir misin?
Can you handle the consequences?
Bunu ben halledebilir miyim?
Can I handle this?
Damon'un çetesini halledebiliriz.
We can handle Damon's crew.
Ben hallederim.
I will handle it.
Biraz kalbim kırık ve biraz gıcık oldum ama sanırım altından kalkabilirim.
I'm still hurt and a little annoyed, but I think I can handle.
Parayla ben ilgilenirim.
I handle money.
- Bir seyi halletmem lazim.
I gotta handle something.
Veznedarı ben hallederim.
I'll handle the teller.
Wheatus ile ben ilgilenirim.
Let me handle Wheatus.
Nasıl başa çıkacağını biliyorsun. Kendi limitlerinin farkındasın.
Okay, you know how to handle it.
Şu anda ölmeyi kaldıramam.
I can't handle dying right now.
Ben yapayım gitsin.
Just let me handle it.
Üstesinden gelebilirim.
I can handle this.
İşim bitti. Artık sen ilgilen bununla.
I'm done, so you handle it now.
Başa çıkamayacağım bir şey değil.
Nothing I can't handle.
Bunu sakince halledebilirsek bu adamları ikna edebiliriz.
If we handle this calmly, these men can be reasoned with.
Ben hallederim.
I'll handle it.
- Ben hallederim Zed.
I will handle this, Zed.
Benim halletmemi istiyor...
He wants me to handle is dog troublemnonsensex.
Hayır. Bırakın ben halledeyim... Ekibim burada, siz oturun.
No let me handle this, my teams there, you be seated.
Taşıyabilir misin?
Can you handle it?
Bunu halletmeni istiyorum.
I want you to handle this.
Bundan sonra bölgeni Manolo idare edecek.
Manolo will handle your spot from now on.
- Zorbalar yerine konmalı.
- There should be a bully who handle it.
Endişelenme. Ben kontrol altında tuttum.
But do not worry, I can handle it.
Bana doğruyu söyle, ona göre bileyim.
Tell me the truth, I can handle it.
Güçlü insanlar başarısızlığı kolay hazmedemiyor.
Powerful people do not handle failure well.
Babam dayanamadı, evi terk etti.
My dad couldn't handle it. He basically left home.
Hayir, sen halledebilirsin.
No, you can handle it.
Finch'i ben halledeceğim.
I'll handle Finch.
Bunu kendi halletmek istedi. Durumumuzun ciddiyetini anladığından emin olmam gerekiyordu.
Now, he... wanted to handle this himself, but I needed to make sure that you understood the full gravity of our situation.
- Ben işleri düzeltirken, o biraz kenarda durmak zorunda.
He has to step aside, I'll handle things.