Hands translate English
70,350 parallel translation
Cade'i öldürmen sayesinde cehennem hiç olmadığı kadar iyi birinin eline geçti.
Thanks to you killing Cade, hell's never been in better hands.
Ellerin havada dışarı çık.
Hey, come out with your hands up.
Ellerine bir bakayım.
Let me see your hands.
Hadi ellerine bir bakayım.
Come on, let me see your hands.
O yumuşak ellerle çok acı verici olmaz değil mi?
I'm sure it won't be too painful, what with those soft hands of yours, right?
Son iki ay hiçbir şey yapmadık ama elimiz şeyimizde bekledik çünkü sen onları beklememizi söyledin.
For the last two months, we've done nothing but sit around with our junk in our hands because you wanted to wait them out.
Herkes öldü.
All hands were lost.
Ellerimiz şeyden beri dolu...
We've had our hands full since...
Elimizde ne varsa dökeceğimiz bir durum Castiel.
You know, this is an all hands on deck situation, Castiel.
Tamam yani elimdekiler için mi geldin?
Okay, so you're here for my hands?
Ama dediğim gibi elimizde ne varsa dökme durumundayız.
But like I said, all hands on deck situation.
Fazladan birinin yardımcı olabileceğini düşündük.
Thought you could use an extra set of hands.
Görünüşe göre Mick Sam ve Dean'e kahrolası Colt'u vermiş.
And apparently, Mick let Sam and Dean get their hands on the bloody Colt.
Eski eve satabileceğim bir şeyler bakmaya gittim.
I went to the old house, trying to get my hands on anything I could sell.
Görünüşe göre Mick Sam ve Dean'e Colt'u vermiş.
Apparently, Mick let Sam and Dean get their hands on the bloody Colt.
Muhtemelen Mary Winchester'ın elinden.
Possibly at the hands of Mary Winchester.
Ellerinizi görebileceğim şekilde kaldırın.
Hands were I can see'em.
Eğer Lucifer o çocuğu yanına alırsa, durdurulamaz olur.
If Lucifer gets his hands on that child, they'll be unstoppable.
Ama bu çocuğu Lucifer'in almasına asla izin veremeyiz.
But there's no way we're letting Lucifer get his hands on that kid.
- Ellerini kaldır!
Hey! Hands in the air! No.
Elleri, o, kung fu'ya benziyor. Aksiyon hareketleri falan.
His hands, he had, like, Kung fu action grip or something.
Mavi balıkçı ipiyle elleri bağlanmış.
She had her hands tied with blue fishing twine.
Ellerim ardımda bağlı şekilde sırt üstü yerdeydim.
I was on my back with... with my hands tied under me.
Ellerim arkamdan bağlanmıştı ve adam üzerimdeydi.
My hands were tied behind my back and he was on top of me.
Birini bayıltıp ellerini arkadan bağlayıp ağzını tıkamak...
He knocked her out, tied her hands behind her back and gagged her.
Üçü de başının arkasına darbe almış elleri bağlanmış ve tecavüz edilmiş.
All three struck by a blow behind, hands tied and raped.
Tam bir yerlere varıyoruz derken her şey elimizden kayıp gidiyor.
When we feel we've got a grip on this, it slips from our hands.
Üstüne de elini silmek için bir bez aldı buradan.
Even bloody took a cloth to wipe his hands on.
Sevgililer gününde sizin de elleriniz çiçeklerle dolu olacak.
You guys are gonna have your hands full come Valentine's Day.
Kardeşlerin ellerinde katliamdan kaçıyorlar.
They flee slaughter at the hands of the brothers.
Ellerin birleşmesini atlayabiliriz.
We shall dispense with the joining of hands.
Mikey de elinde oyuncak olacak.
And Mikey will be putty in your hands.
Morgda duruyorlar adamın ellerinin ucunda.
They are in the mortuary at the end of his hands.
Ne iş, ne para, ne de Vali Odegard. Yalnızca Dan... O olmadan buranın, bir canavarın ellerinde acı çekmeye mahkûm olduğunu söyledi.
Not jobs or money, not Governor Odegard... just Dan and without him, this place would be condemned to agony at the hands of a monster.
Bu yaptığım son şey dahi olsa servetinizi ele geçireceğim.
I'll get my hands on your fortune if it's the last thing I do.
Servetimizi ele geçirene kadar bize zarar vermez ki.
He wouldn't do that. He wouldn't hurt us till he gets his hands on our fortune.
Başımıza bir şey gelirse asla servetimize el süremezsiniz.
If anything happens to my sisters or me, you'll never get your hands on the Baudelaire fortune.
Top artık onlarda.
It's in their hands now.
Hem o oyundaki kadınların yüzünde korkunç, tiyatral bir makyaj vardı. Ayrıca bu adam da şeftali kavanozunu kancalarıyla değil, elleriyle açıyor.
Besides, the women in that play had ghastly theatrical makeup on their faces, and this man is opening a can of peaches with hands, not hooks.
Kıpırdamayın! Ellerinizi başınıza koyun.
Put your hands on your head.
Boynunda, ellerinde ve yüzünde böcek ısırığı vardı. Bana karasinek gibi geldi.
There are insect bites on her neck, and hands and face, looks like black fly to me.
Her kim onu ellerinden çivilediyse ve ona bir tür uyuşturucu verdiyse.
Whoever took him drove nails through his hands. And gave him some kind of drug, thank God.
İstediğiniz hukuk kendi ellerinizde!
The law you want is in your own hands!
Axelrod davasını eline alıp parmaklarının arasında dolaştırmak istiyorsun.
You want to put your hands into the Axelrod case and run your fingers all through it.
Ellerini arabanın üstüne koy.
Hands on the car!
Ellerini görebileceğim bir yere koy.
Let me see your hands!
El ele tutuşalım.
Maybe we should hold hands.
Testislerin elinde öylece kal ve beni dinle.
Now, you lay there with your hands on your scrotum and you listen.
Ellerini kullanmalısın.
You need your hands,
- Elindekini göster.
- Show us what's in your hands.
- Bir silah olabilir dedektif.
- No, raise your hands above your head where we can see them. - Well, it might be a gun, Detective.