Happen translate English
75,888 parallel translation
Spender böyle bir şeye izin vermeyecek kadar çok o çocuklara yatırım yaptı.
No. Well, Spender has too much investment in those lads to let that happen.
Ama bizim topraklarımızda olmasını beklemiyorduk.
We didn't expect it to happen here, on our territory.
Nasıl oldu bu?
- How did it happen?
Sana ne söz verdi bilmiyorum ama, bu... burada olmayacak.
I don't know what he promised you, But this here... Ain't gonna happen.
Bu adamı hiç gördünüz..
Do you happen to know...
Ben de bir uzmanım.
I happen to be an expert on.
Bilirsin, baban yavşağın biriyse bunlar bunlar olabiliyor.
You know, tends to happen when your father's a scumbag.
İki şeyden biri olacak. Ya ölüler canlıları yenecek, ki bu durumda tüm dertlerimiz son bulacak. Ya da yaşam kazanacak.
One of two things will happen- - either the dead will defeat the living, in which case... all our troubles come to an end, or life will win out.
Evimizde olduğu için çok üzgünüm.
I'm sorry it had to happen here in our home.
Nasıl olacak?
How will it happen?
- Nasıl olacak?
How will it happen?
Sizi izleyen insanlar, imkânsız bir şeyi mümkün kıldığınızı biliyor.
The people who follow you know that you made something impossible happen.
Belki bu sayede diğer imkânsızları da mümkün kılacağınıza inanıyorlardır.
Maybe that helps them believe that you can make other impossible things happen.
Bir daha olmasın.
Don't let it happen again.
Jon'u böyle olacak diye uyarmıştım.
I warned Jon this would happen.
İzin verdin o zaman.
You let it happen.
Sana bağlılık yemini edenler ne olacak?
I will give you the gift of grace. What will happen to them?
Sence ileride çocukları olsa ve kadın bizden çıksa ne olur?
What do you think would happen... if they had kids... and she is one of us?
Hastanede ne olduğunu sordular.
At hospital, they ask me what happen?
Sorup durdular, ne oldu da ne oldu!
Over and over, what happen?
Bir şey olacak, yakalanacaksın.
Something will happen... you'll get caught.
Ne zaman oldu, Betsy?
When did it happen, Betsy?
Bunun Joshua'ya olmasına izin vermeyeceğim.
I'm not letting that happen to Joshua.
Silahı kendini korumak adına taşıyorsun yani.
You just happen to be holding a gun for your own protection.
Fakat bu olabilecek bir şey.
Well, that's what could happen.
- Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
I won't let that happen. Good.
Kusursuz bir dünyada, senin için bunu yapardım, fakat bu dünya kusursuz değil.
In a perfect world, I'd make that happen for you, but this world isn't perfect.
Bir daha tekrarlanmayacak.
It won't happen again.
Doktorla bir şey oldu mu?
Did something happen with the doctor?
Sadece gün batımından önce olmayacak.
It's just not gonna happen before sundown.
Tüm bunlar gerçekten barın dışında mı oldu?
Did all that really happen outside the... the bar?
Luke, şu yangına karışan herhangi bir kimseyi tanıma ihtimalin yok, değil mi?
Hey, Luke, you didn't happen to know anyone involved in that house fire, did you?
Hiçbir şey olmayacak, duyuyor musun?
Nothing's going to happen. You hear me?
Olayların olmasını beklemiyorsun.
You don't wait for things to happen to you.
Ama bunun olmasına izin vermeyeceğiz.
But we are not gonna let that happen.
Etiketle ne olacağı üzerine uykunuzu kaybetmek daha iyi.
Better to lose sleep over what's gonna happen with the label.
Bana göre burası, mucizelerin basitçe gerçekleşmediğin hatırlatıcısı.
For me, this place is a reminder that miracles don't simply happen.
... üst mevki, daha yeni olmuş.
Higher-ups, it's gotta happen now.
Ama sana hiçbir şey olmayacak.
But nothing's gonna happen to you.
Üç yıl içinde çok şey olabilir.
A lot can happen in three years.
Ne zaman oldu bu?
And when did it happen?
Ne olacağını sanıyorsun anne?
What do you think is gonna happen now, Mom?
Ama bu olmayacak.
But that is not gonna happen.
Bunun olmayacağına seni temin ederim.
Well, I'm gonna make a point to make sure that that does not fucking happen.
Belki de baba sıkıntıları yaşamıştır ama bilirsin bu baba bir yavşaksa böyle şeyler olabiliyor.
Maybe she does have some daddy issues, but that kind of, you know, tends to happen when your father's a scumbag.
Bu bir daha olmayacak.
It won't happen again.
Yani, bunun tekrar olmasına izin veremem.
So, I I can't let that happen again.
Bu nasıl oldu yahu?
How the hell did that happen?
Nasıl oldu bu?
How did this happen?
Bir milyon yıl geçse de asla olmazdı, ama artık benim.
It was never gonna happen in a million years, and now he's mine.
Ne zaman oldu bu?
When did that happen?