English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Haran

Haran translate English

170 parallel translation
- Sus, Haran.
- Silence, Haran.
Haran!
Haran!
- Baltor.
- Baltor. - Haran!
Urfa, Haran ve doğusunu yerle bir etmişler.
They swept through Edessa, Haran, and points east.
Haran üstünde çalışıyordum.
I was working on your hara.
Bu kuşu haranın yakınlarında bulduk.
We... We found this bird adjacent to your land.
Benim adım Ranssyn Fane, D'Haran Birliklerinin komutanlarından biriyim.
My name is Ranssyn Fane, a commander of the D'Haran Forces.
D'Haran mı?
D'Hara?
Görünüşe göre, Sınırdaki yoldan seni takip edenler sadece Darken Rahl'ın askerleri değillermiş.
Apparently, D'Haran soldiers weren't the only thing that followed you through the Boundary.
D'Haran birliğinden Ranssyn Fane.
The D'Haran, Ranssyn Fane.
Öyle ya da böyle Lord Rahl, Midlands ve D'haran'a da yaptığı gibi Westlands'ı da komutası altına alacak.
And one way or another, Lord Rahl will have the Westlands under his dominion, as he has the provinces of the Midlands and D'Hara beyond.
O D'Haran'ın geçen sene kullanmaya, başladığı savaş silahı bu da demek oluyor ki Westland'dan, sınır konmadan önce getirilmiş olamaz.
That's a D'Haran battle weapon, standard issue as of last year, which means it did not come to the Westlands before the Boundary went up.
D'Haran'lardan uzak tutmanın tek yolunun bu olduğunu gördüm.
It was the only way I could see to keep it from the D'Harans.
D'Haran birliğinden Ranssyn Fane.
The D'Haran. Rannsyn Fane.
Lord Rahl, Midlands ve D'haran'a da yaptığı gibi Westlands'ı da komutası altına alacak.
Lord Rahl will have the Westlands under his dominion, as he has the provinces of the Midlands and D'Hara beyond.
Bir D'Haran askerine yoldaşlarını öldürtmüştü.
She made a d'haran soldier kill his comrades.
Eskiden buralarda bol yemek olurdu. Fakat D'Haran birlikleri her şeyi tüketmiş.
Food used to be plentiful around here. { \ in these parts. } But the D'Harans have been over-hunting { \ to feed their armies }.
Rahl seni takip etmenin yolunu bulsaydı tüm D'Haran ordusunu göndermiş olurdu.
- If Rahl had a way of tracking you, he would have sent the entire D'Haran army.
Hiç D'Haran birliklerine sattın mı?
And did you sell any to the D'Harans?
D'Haran birliklerinden nefret ediyorum.
I loathe the D'Harans.
Sonra D'Haran birlikleri geldiler.
Then the D'Harans moved in.
Fakat, D'Haran birlikleri inanıyorlarsa ve ödeme yapmaya heveslilerse benim için daha iyi.
But if the D'Harans do, and they're willing to pay, all the better for me.
D'Haran birliklerinin bir ordu göndermelerine hiç gerek yok bir kaç gözyaşı ve büyük göğüsler yeterli oluyor.
The D'Harans don't need to send an army. All it takes is a few tears and an ample bosom.
Onu, D'Haran birlikleri tutukladı.
He was arrested by the D'Harans.
Buralardaki tek yiyecek, D'Haran birliklerinden arakladıklarındır.
The only food around here is what you can poach from the D'Harans.
D'Haran birliklerinin onu öldürmesine izin veremem.
I will not let the D'Harans kill him.
Fakat, herkes senin başına konulan ödülün peşindeyken, D'Haran birlikleri garnizonuna girip bir hırsıza yardım etmeni isteseydim yine de "evet" der miydin?
With everyone trying to collect a bounty on you, if I had asked you to ride into a D'Haran garrison to help a thief, would you have said yes?
Arayıcı'yı, D'Haran birliklerine götürmezsem kardeşim de ölecek.
If I don't deliver the Seeker to the D'Harans, my brother's as good as dead.
Seni, D'Haran birliklerine satmaya kalkıştı.
- She tried to sell you to the D'Harans.
Seni, D'Haran birliklerine sunmak da dahil.
Including serving you up to the D'Harans.
- Bir kaç düzine D'Haran da içeride.
- A few dozen D'Harans inside.
Sanırım D'Haran birlikleri, onlara gerçek haritayı verdiğine inandılar.
Guess the D'Harans believed you gave them the right map.
- Beni D'Haran birliklerine satmaya ve arkadaşlarımı öldürmeye çalışmana rağmen de.
- And tried to sell me to the D'Harans - and kill my friends.
D'Haran birliklerinin Arayıcı'nın başına koyulan ödülü ödemeye niyetleri yok.
The D'Harans have no intention of paying the bounty on the Seeker.
Talep etmeye kalkan kişi, kendisini D'Haran hapishanesinde bulacaktır.
Anyone who tries to collect will find themselves inside a D'Haran prison cell.
D'Haran birlikleri.
The d'harans.
D'Haran birlikleri.
D'harans.
D'Haran birliklerinin ilgilendikleri tek şey Arayıcı.
The only thing the d'harans care about is the seeker.
- Sen gidince... - D'Haran birlikleri de gidecekler mi?
Once you're gone- - then the d'harans will go too?
Babamı öldürdükleri zamana kadar, D'Haran birliklerinden haberim bile yoktu.
I'd never even heard of the d'harans until they killed my father.
Fakat, D'Haran birlikleri onu, bana karşı kışkırttılar.
But the d'harans turned him against me.
Peki ya D'Haran birlikleri yerine sana numara yapıyorduysa?
What if instead of tricking the d'haran, he was really tricking you?
D'Haran birlikleri, Arayıcı'yı yakalamışlar.
The d'harans have captured the seeker.
Yanıldın, D'Haran.
You were wrong, d'haran.
D'Haran birlikleri onu öldürdüler.
The d'harans killed him.
D'Haran birlikleri dönebilir, Mark ve ben de yardım etmek için burada olmayacağım.
The d'harans may return, mark. And I won't be here to help.
D'Haran birlikleri dönerlerse onlarla dövüşürüz.
If the d'harans return, they'll get a fight.
Burada D'Haran'ların beni bulmasını beklerim.
I'll just wait right here for the d'harans to find me.
Zaten D'Haran'larla çalışmayı planlıyordum.
I was planning to work for the d'harans anyway.
D'haran'a yardımcı olabilmek için ne gerekiyorsa yapılır.
Anything to help the d'haran in course.
Maalesef hepsi de D'Haran.
Unfortunately, they're all d'harans.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]