Hardy translate English
1,269 parallel translation
Devam edin Çavuş Hardy!
Go on Sergeant Hardy!
Hardy!
Hardy!
Çavuş Hardy. Bu bir bubi tuzağıydı.
Sergeant Hardy, Sir. lt wss booby-trapped.
Çavuş Hardy tırmandı efendim. Sadece eğlenmek için efendim.
Sergeant Hardy climbed up Sir, just for a lark, Sir.
- Hardy'nin mi?
- Hardy's?
Hasta ve Hardy.
The patient and Hardy.
Bence önsezilerin, gerçekten daha çok hayali karakterlere * benziyor.
It seems to me your hunches are more like a Hardy Boys mystery than real life.
Davayla ilgili, gördüklerinizi anlattığınız tek kişinin, Bay Beckwith'in avukatı Hardy Lott olduğu doğru mu acaba?
The only person you spoke to about this case was Hardy Lott Mr. Beckwith's defense attorney.
Ve bu çağrı, Memea aslanlarının sert kaslarına çeviriyor en ince damarlarını bedenimin.
And makes each petty artery in this body as hardy as the Nemean lion's nerve.
Bayan Hardy, birkaç evrak imzalamalısınız.
Mrs. Hardy, we need you to sign some papers.
Karen Hardy. 20 dakikadır orada duruyor.
Karen Hardy. She's been there about 20 minutes.
- Bayan Hardy, bu Dr. Greene. - Merhaba.
- Mrs. Hardy, this is Dr. Greene.
- Bayan Hardy.
- Mrs. Hardy.
Sıkı çocuk.
Hardy Boy.
- Güzel bir gün, değil mi?
- That's a hardy day, isn't it?
Cambridge'de Hardy'ye mektup atmış.
- Well, he mailed it to Hardy at Cambridge. - Yeah, Cambridge. Yeah.
Hardy dehayı hemen fark etmiş. Onu İngiltere'ye getirmiş.
And Hardy immediately recognized the brilliance of his work...
Sen Laurel'sın, ben de Hardy.
You're Laurel... And I'm Hardy.
Korkarım astronomi için pek dayanıklı değilim.
I'm afraid I'm not hardy enough for astronomy.
Cehennemden gelmiş Hardy çocukları gibiyiz.
We're the Hardy boys from hell.
- "İki birey birbirlerine doğru kayıyorlar, birbirinde habersiz ve ansızın." Hardy.
- "Two beings were drifting, each one to the other, no moments, veil-liting, or hint from other." Hardy.
Kimsiniz siz, "Sert Çocuklar" mı?
Who are you, the Hardy Boys?
Tarihin çok kısa bir döneminde... Charles Dickens var, Thomas Hardy var.
In one short period of history, you've got Charles Dickens, Thomas Hardy, the Bronté sisters, Jane Austen.
Bu Hardy Boys kitapları da harikaymış.
And these Hardy Boys books are great too.
Ha ha.
- Hardy.
Laurel ile Hardy'nizi de beraberinizde götürün!
And take Laurel and Hardy with you!
Laurel ve Hardy.
- Laurel and Hardy.
Laurel ile Hardy.
Pelopincho y Cachirula.
Tundranın güneyinde, kıtanın büyük düzlükleri başlıyor... Bu geniş çayırlık ova tek bir yaratığın başarısı için tasarlanmış gibi görünüyor, uyumlu, dayanıklı, doğurgan ve görkemli bir yaratık için :
South of the tundra the great central plains of the continent begin a vast prairie seemingly designed for the success of one creature adaptable, hardy, prolific and majestic :
Hey, Lois, benim kurtadam olduğum zamanı hatırlıyor musun?
Hey, Lois, remember when I was the third Hardy Boy?
Peter, kurtadam diye birşey yoktur.
Peter, there was no third Hardy Boy.
Charles. "Laurel ve Hardy" geldi.
- Charles, it's Mutt and Jeff.
Hangimiz Hardy?
- Which one's Mutt?
- Bayan Hardy.
- Ms. Hardy.
Şey, teknik olarak 4. dersimiz yok. Çünkü Bayan Hardy yok
Well, we don't technically have fourth period off just because Ms. Hardy's out.
Bayan Hardy ve Bay Krewlick.
Ms. Hardy and Mr. Krewlick.
En dayanıklıların haricindekilerin iştahının kesilmesine yol açan mide bulantısı sorunu kısa bir süre sonra kendiliğinden geçti.
At first, nausea prevented all but the most hardy from eating. That problem quickly passed.
Hardy, odanı Cara Mae ile paylaşabilir misin?
Hardy, you think you can share your room with Cara Mae?
- Güçlü.
Hardy.
Sen bul, Hardy, biz de oraya geliriz.
You find him, Hardy, and we will be there.
Ben Hardy Greaves, efendim.
This is Hardy Greaves, sir.
Hardy.
Uh, Hardy.
Hardy Greaves.
Hardy Greaves.
Buraya neden geldin, Hardy?
What brings you here, Hardy?
İyi soru, Hardy.
Good question, Hardy.
- Doğru, Hardy.
- That's right, Hardy.
Eve gitme vakti, Hardy.
It's time for you to go home, Hardy.
Artık gözlerini açabilirsin, Hardy.
You can open your eyes now, Hardy.
Hardy, eşyalarını odasına götür.
Hardy, you take his belonging's up to his room.
Hardy Greaves, buraya gel.
Hardy Greaves, you come back here.
Yiyin bakalım.
Eat hardy.