English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Heartless

Heartless translate English

906 parallel translation
Eğer açık açık evden ayrılmış olsaydı bunu anlardım ama bu şekilde sıvışması böyle boş bir eve gelmeme göz göre göre izin vermesi çok merhametsizceydi!
"lf she had gone openly, I would have understood, but to slink off like that, to let me come home to an empty house, that was heartless!"
Daha ileri gidemezsin öyle hemen kendini, teslim edemezsin soğuk ve kalpsiz olman, gereklidir bilirsin.
That's as far as you can go Oh, you can't simply lie back You must be cold and heartless as you know
Kalpsizsin.
You're heartless.
O kadar kalpsiz mi görünüyorum?
Do I appear to be so heartless?
- Kalpsiz biri olduğumu düşünüyorsun.
- And you think I'm heartless.
Evet, seni kaplsiz, duygusuz, bencil, koca kafalı canavar...
Yes, you heartless, callous, selfish, swollen-headed beast...
Bayan Pearce'e de, kahveye de, sana da lanet olsun ve... zor kazandığım irfanımı, değerli sevgimi... ve dostluğumu kalpsiz bir afacana harcadığım için... aptallığıma da lanet olsun!
Damn Mrs. Pearce, and damn the coffee, and damn you and damn my own folly... in having lavished hard-earned knowledge... and the treasure of my regard and intimacy... on a heartless guttersnipe!
Benim kalpsiz bir afacan olduğumu düşünmüyorsunuz, değil mi?
You don't think I'm a heartless guttersnipe, do you?
Kalpsizin tekisin. Ama bu, çekiciliğinin bir parçası.
You're heartless, but that's part of your charm.
Bu soğuk, zalim dünyada yapayalnız kalsaydınız siz ne yapardınız?
How would you like to be left out alone... in a cold, cruel, heartless world?
- Kalpsiz olmak istiyorsan, elbette.
- Well, certainly, if you want to be heartless.
Öyle vicdansız bir herifle evlenmeni istemezdim zaten.
I don't want you to marry such a heartless man.
Fakir, sönük ve basit biri olduğum için... bir ruhum ve kalbim olmadığını mı sanıyorsunuz?
Do you think because I'm poor and obscure and plain... that I'm soulless and heartless?
Norval, kanımca kalpsizin tekisin.
Norval, I think you're perfectly heartless.
Nasıl bu kadar kalpsiz olabiliyorsun?
How can you be so heartless?
Kalpsiz biri değilim.
I'm not heartless, madam.
Hiç nedenlere bakmazsın.
You won't listen to reason. You're heartless.
Ve merhametsiz babası için çivi topluyordu.
And he was gathering nails for a heartless father,
Kalpsiz anne baba tarafından yetiştirildim
Brought up by heartless parents
Vicdansız sürtük!
Heartless bitch.
Yani şimdi sen zalimce...
Are you so heartless as to wish...?
Acımasız haydutlar!
You heartless bandits!
Zalim savcı seni öldürdü!
That heartless judge has killed you!
O kalpsiz savcı öldürdü seni.
That heartless judge has killed you!
En yakın akrabanı kovan o kalpsiz kadın kimdi acaba?
Who was the heartless woman drove your closest relative out into the night?
Kalpsiz olduğumu sanma.
Don't think I'm heartless.
O kalpsiz adam Pfeiffer, gizli gizli dolaplar çeviriyor.
That heartless man connives, that blowhard Pfeiffer.
Sen tamamen duygusuz birisin.
You seem to me to be perfectly heartless.
- Bence bu durumda kek yemen son derece duygusuzca!
I say, it's perfectly heartless you're eating muffins at all... under the circumstances.
Daha biraz önce kek yemenin son derece duygusuzca bir hareket olduğunu söylemiştin!
But you just said it was perfectly heartless... to eat muffins.
Bunun, bu koşullar altında senin açından son derece duygusuzca bir hareket olduğunu söyledim.
I said it was perfectly heartless... of you under the circumstances.
Davranışlarını daha da duygusuz yapan şey kardeşim olmadığını baştan bilmesiydi. Hiç kardeşim olmadı ve hiçbir şekilde bir kardeş de istemiyorum.
He subsequently stayed to tea... and devoured every single muffin... and what makes his behavior all the more heartless... is that he was perfectly aware from the start... that I have no brother, that I never had a brother... and that I don't intend to have a brother, not even of any kind.
Kalpsiz aslanlar.
All heartless liars.
Sezar tarafından yönetilen bir erkeğin kalpsiz kabuğu.
A heartless shell of a man ruled by Caesar.
Bunu söylemek, kulağa acımasızca gelebilir ama keşke önce babam ölseydi.
It may sound heartless to say so, but I rather wish he had died fiirst.
Hayvan! Kalpsiz şeytan!
Damn that heartless demon!
- Bayan, nasıl bu kadar kalpsiz olabilirsiniz?
MADAM, HOW CAN YOU BE SO HEARTLESS?
Kalpsiz olduğumu sanıyorlar, onu öldürdüğümü düşünüyorlar.
They think I'm heartless, that I killed him.
Bu kulağa gaddarca gelecek ama treni bekletemeyiz.
I know it sounds kind of heartless... but we can't hold the train.
O kadar kalpsiz değilim.
I'm not that heartless.
Fakat göründüğüm gibi acımasızın teki değilim.
But I'm not as heartless as I may seem.
Sen insafsızın tekisin Rosalie Teyze.
You're heartless, Aunt Rosalie.
Bunları konuşmak acımasız gibi gelse de düşünmen gereken başka şeyler de var :
You also have to consider other things, Franz, even though it appears heartless to talk about it.
Oh, umarım çok acımasız bir söz olarak algılamadınız.
Oh, I do hope that didn't sound too heartless.
Kalpsizsin!
You're heartless!
Iemon, seni kalpsiz ve soğukkanlı hayvan bu borcunu ödemeden seni bırakacağımı mı sanıyorsun?
lemon, you heartless and cold-blooded brute do you think I will leave you with this debt unpaid? !
Gelmez o kalpsiz hayvan.
Not that heartless brute
Ben veya Vi Yenge onun gibi konuştuğumuzda kalpsize benzeriz.
When I talk like him or when Aunt Vi talks like him, we sound heartless.
- Hiç üzülmemiş gibiydi.
She sounded so heartless.
Kalbi olmayan herkes.
The heartless so-and-sos.
Kendin için söylemen gereken hepsi bu.
Heartless girl.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]