Heels translate English
2,744 parallel translation
Burada biraz topuklularımız var, biraz şurada.
We've got heels over here and some over there.
Topuklu ayakkabılar bana hiç yakışmaz, yani...
I never looked very good in heels, so...
O buz gibi elini bogazimda köpeklerinin solugunu topuklarimda tirpaninin o acimasiz ve keskin sesini kapimda hissetmekteyim.
I feel his icy grip around my throat, the breath of his hounds at my heels, the unrelenting rat-tat-tat of his scythe on my chamber door.
On iki santimlik topuklularla mı?
In six-inch heels?
Gerçekten kilo verinceye kadar, 10 cm topukla herkes ince görünür.
Now, until you actually lose the weight, everyone looks thinner in six-inch heels.
Dur, 15 santimlik topuklularla buzlu bir sandalyeye çıkıp boynunu kıracaksın ve ben tozluk giymiş bir at ile tekerlekli sandalyede ağzındaki çubukla klavyeden "Üzgünüm, işe yarayacağını sanmıştım." yazan senle bir başıma kalacağım.
Stop, you were gonna climb on an icy chair in six inch heels and break your neck and then I'm gonna be stuck with a horse in leggings and you in a wheelchair with a chopstick in your mouth tapping out, "I'm sorry, I thought that would work."
Zaman ayaklarını sürümektedir.
Time drags its heels.
- Topuklu sever misin?
Do you like high heels?
Genç menajerler yerimi almaya çalışıyor.
All these young agents are nipping at my heels. I need to sign this guy.
Stuart'ın ayaklarını yerden kestin.
All right, well, look, Stuart's fallen head-over-heels for you, so, um...
- Sana sırılsıklam aşık olmuş.
Yeah, see, the problem is he's head-over-heels
Ayakkabının topukları çok yüksek, düşmekten korkuyorum.
I'm really worried that because my heels are too high, I'll fall.
Hiç topuklularla koşmayı denedin mi?
Have you tried running in high heels? !
Seninle tanıştığımdan beri her yere koşturmak zorunda kalıyorum. O zamandan beri ayaklarım bir rahat yüzü görmedi.
After meeting you, running here and there, my heels have no days to rest!
Ayaklarım artık yorgun ve acıyorlar, kalbim de öyle.
My heels are worn out, and my heart too!
Topuklularla koşunca, ayakların acıyor mı?
Does it hurt a lot when you run around in high heels?
Neden topuklularla koşayım ki? Bu kibar bir hareket olmaz.
Why would I run around in high heels?
60 cm, topuklu pabuç giyer.
Is half a meter wearing high heels...
Topuklu ayakkabılarla önce araba sonra bisikletle şehri boydan boya kat edip hemen söylesem daha iyi olur dedim.
So, I figured it would be easier to drive, bike, and run across town in my high heels so I could tell you right now.
Bu kimyasallarla ayakkabı topukları yapılıyordu.
These chemicals were used to make shoe heels.
Ama tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki topuklu ayakkabıyla yürümek hiç de kolay olmayabiliyor.
But I know from experience that wearing heels can be tricky.
Gittiği her yerde polis peşindeydi ve bütün bagajımızı didik didik ararlardı.
And so everywhere we went, the police was on our heels, and they would search our belongings with a fine-toothed comb.
Yüksek topuklu giymiş.
High heels.
Onlar Küba topukları.
They're Cuban heels.
Küba topukları giymek istiyorsan git Küba'da yaşa.
You wanna wear Cuban heels, go live in Cuba.
O topuklar yürümeyi zorlaştırmıyor mu?
Those heels make it tough to walk?
Sırılsıklam hem de.
Oh, head over heels.
Topukları ayırın, dizleri indirip, kalkmak için ayakları kaldırın.
Open the heels, drop down to the knees, lift the feet to push up.
15 santimlik topuklu giyiyor.
She's wearing six-inch heels.
Topuklularla mantı yapıyorum.
- Making ravioli in my high heels.
- Topuklu nasıl da işe yaradı.
Those heels come in handy.
Sağolun ki burdasınız.. emirlerimiz saldırmak ve almak
Thanks to you, the Krauts are on their heels. Our orders are to hold this position. Our expectation is for a counteroffensive.
10 santim topuklu giyen bir kadına her zaman güvenemezsin der.
She says you can't trust a woman who wears four inch heels all the time.
Size onun topuklarını keselim demiştim.
I told you, you should have cut his heels.
Bende önceden o okula gidiyordum, o zamanlar kızlar topuklularını giyip, etrafta takır takır koşuştururdu.
I mean, when I used to go there, the girls still had to wear heels, keep their knuckles from dragging the ground.
Sözde göze batmadan işlerimi rayına oturtacaktık.
Supposed to put me back on my heels flying in without notice.
Ekipteki elemanlar şu an harekette ama gittikleri yerde ekip yok.
The ground branch guys are dragging their heels, there's no team deployed right now.
Dün benimkine bakıyordum çünkü onlardan bi tane de kendime almıştım ve orada yüksek topuklu bir zürafa vardı.
I was looking at mine yesterday because I bought one for myself and it had a giraffe in high heels.
Sonra birisi düşündü, " Yüksek topuklu bir zürafa koyalım.
Then somebody thought, " Let's put a giraffe in high heels.
Ayrıca senin patronun olmamı tuhaf bulduysan bir de beni 10 santimlik topukluların içerisinde aç bir model olarak gör.
And if you think it was weird when I was your boss, just wait until you see me as a starving model in 4-inch heels!
O kadar süratli sürdün ki bir an nalları çıkacak sandım.
You closed so fast I thought you was gonna clip heels.
İrlanda Birası, yarım mil çizgisini aştıkları sırada tam arkalarında.
Pint of plain just tapped in right behind those heels as they hit the half-mile mark.
Yoksa topuklu ayakkabıları çıkartacağım.
Otherwise I'm ditching the high heels.
Topuklu ayakkabısı var.
She's wearing high-heels.
Erkekler de bu tür ayakkabı giyebilir ama.
A man can also have heels like that.
Küba ayakkabısı olabilir.
The cuban heels.
Neden onu duymuyoruz?
But we can still hear her heels!
- Yüksek topuklar?
- High Heels?
Sen de biliyorsun ki yüzerken topuklu giymek imkânsız.
You know, it is impossible to wear heels when you swim.
Yüksek topuklu giyiyormuşsun gibi yürü!
And walk like you're wearing high heels!
- Bundan şüpheliyim.
When you called it "barbecue wear", it put me back on my heels a little.