English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Heykel

Heykel translate English

1,564 parallel translation
Bu heykel gayet iyi büyüklükte.
It's a pretty good-sized sculpture.
Bu heykel, sahte, gerçek değil.
This sculpture, it's fake, it's not real.
İşte bu heykel sanatı...
It's this sculpture...
Hangi heykel?
What sculpture?
Lincoln köleleri serbest bırakmış.. .. ama bunu yapmadan önce, "önce siz zenciler bana bir heykel dikeceksiniz" demiş.
Lincoln freed the slaves... but before he did it, he said, "First you niggers got to build me a statue."
O heykel karaborsaya düşünce kaybolur gider.
When that statue hits the black market, it'll vanish forever.
Ağaç yaprakları arasında gizlenebilen bir yırtıcı, heykel gibi kıpırdamadan durabilir, sonra da, sinekleri ve eşek arılarını havada yakalayacak kadar hızlı saldırabilir.
A predator that can blend into the foliage, stay still as a statue, but then strike fast enough to catch flies and wasps in midair.
- Volgud hani şu heykel adam değil miydi?
Wasn't Volgud that statue guy?
Yeni Heykel
THE NEW FIXTURE
Bir heykel var.
There's a statue.
Şu en öndeki heykel var ya...
Can you see the man in front of all the other figures?
Altın giysileri içinde fildişi bir heykel.
It was 33 feet high.
Siz daha ziyade Minerva diyorsunuz. Heykel gerçekten çok büyükmüş. Rivayete göre, boyu tapınaktan daha uzun olduğu için şehrin herhangi bir yerinden görülebiliyormuş.
The statue was enormous, and legend has it that it was taller than the temple and could be seen
Ha, efsanedeki heykel... Kaybolmuş, bir daha da duyan olmamış.
The statue of the legend disappeared, and nobody ever heard of it again.
Asıl heykel, başka bir heykelle birlikte buradan kaldırılmış. O diğer heykel bronzdan ve daha büyükmüş. Athena tapınağının anıtsal girişiyle Erechtheum tapınağı arasındaymış.
But the original statue was removed at the same time as another even larger statue cast in bronze, which was situated between the great portal and the Temple of Erechtheum.
- Sadece bir heykel. Aslında iki.
- No, just a statue - actually, two.
İki heykel de kaybolmuş ya da İstanbul'a götürülmüş.
But they disappeared, or rather they were taken to Constantinople.
Kimse tanrıça çalamaz. Şehrin koruyucu azizesini simgeleyen heykel çalınmış.
What was stolen was the statue that represented the patron saint of the city.
Ben buraya heykel için geldim.
You ask me to fight for money.
Bu sadece bir heykel.
It's just a statue.
Bu heykel daha önce burada değildi.
This statue wasn't here before.
Tek yaptıkları, heykel gibi oturmak.
They just sit there, like statues.
Güzel bir heykel olacaksın.
You'll make a lovely statue.
Porselen, heykel gibi bir şey miydi?
Some sort of porcelain thing or a sculpture?
Kapı ve heykel yapıyorlar. Boşanmış.
They do gates and statues, big fancy stuff.
- Güzel. Ben bir heykel olacağım.
I'm gonna be some statue.
Sen "Orakçı" sın. Bu Versay'daki çok değerli bir sanat eseridir ve çok değerli bir roldür. Sıradan bir heykel değil bu.
You're The Reaper, Andrew... a prize work at Versailles and a prize role, not some statue.
Heykel sergilendi.
Okay, our statue's done.
- Neden söz ediyorsun? - Çok ilginç bir heykel gördüm.
I see a lawn jockey out there that looks very interesting.
- Resim, heykel, hepsi.
Yeah. Sculpture whatever.
Eminim çatıda heykel olarak havalı duracak.
I think she'd look cool strapped to the roof like a gargoyle.
Onun yerine heykel gibi durur ve fark edilmemeyi umut eder.
Instead, it simply stops and hopes that nobody will notice it.
- Iste bu o heykel!
- The bush shaped like Shirley Bassey!
Heykel onu pantolonundan tuttu!
The statue's grabbing his trousers!
Yeni bir heykel.
A new statue.
Tecopa için de bir heykel siparişi verilmesi.
And to commission a statue for Tecopa.
İşte oradaki pırıltılı pencere nişinde nasıl da bir heykel gibi duruyor.
"Lo! In yon brilliant window-niche " How statue-like I see thee stand! "
Şimdiki parça ise 12. yüzyıl sonlarına ait bir heykel...
This is a statue dated back to late 12th Century...
İşte harika bir heykel.
Beautiful statue here.
Âmirim, heykel hırsızını ihbar ettiğiniz için size şükranlarını sunuyor.
The Administrator thanks you for reporting the statue thief.
Stan burada daha çok heykel gibi. İlk atışta yerinden kımıldamadı.
Well, Stan the man more like Stan the statue, just chillin'at a curve for strike one.
Evet bildin misafir evindeki cam heykel.
That's right... the glass sculpture from the coach house.
Efes harabelerindeki bir heykel gibi olacağım.
I'm going to be like a sculpture at the ruins of Ephesus.
Likra giymiş bir heykel gibi.
He's a statue in bloody Lycra.
Güzel bir heykel hasarlı çok yakınına gidene kadar bunun farkına varamazsınız.
A beautiful sculpture damaged in a way you don't notice till you get too close.
O kadar heykel bana tepeden bakıyor. Yargılıyorlar, korunmadan ve rastgele yaptığım seksleri biliyorlar.
Well, they can always go out the windows if he's not gonna... what are they doing?
Gördüğün gibi, şu an ise erkeklere mahsus bir kulüpte heykel rolündeyim.
As you see, now I'm a human statue at the door of a stag club.
Kulüp şeyde heykel rolüne çıktığınız da...
I know you are a living statue at the Club...
- Hangi heykel?
Which statue?
O sadece bir heykel.
She's just a statue.
- Heykel mi yapıyorsunuz?
- Doing sculptures?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]