Hiking translate English
874 parallel translation
Buraya buluşmaya gelmişlerdi. Hafta sonu yürüyüşe çıkmayı planlamışlardı.
I saw that couple here on a date... and they were planning on taking a hiking trip somewhere on their day off.
Bu hafta sonu da dağ yürüyüşüne gitmek zorunda mısın?
Honey, do you have to go hiking with your wife again on your next day off?
Karın dağ yürüyüşünü seviyor mu?
Does your wife like to go hiking?
Yoon Hee ile gittiğim gibi benimle dağ yürüyüşüne gitmek ister misin?
Would you like to go hiking around the mountains just like how Yoon Hee and I used to go to together?
Sabahtan beri yürüyoruz, yorulduk.
We've been hiking all day and we're tired. Tired.
Hiç "stop" vermeden yürümek nasılmış çok güzel gösterdin.
You've given me a very good example of the hiking.
Bir yerlere tırmanmak isterse, sen de spor yapmış olursun.
He might want to go hiking. Don't miss out on the exercise.
Tanrım, tüm bu koşuşturma, dağ yürüyüşü ve beyzbol sonunda ayakların kopacak gibidir.
Oh. My, all that running, hiking and baseball... your feet must be ready to drop off.
Üç gün süren 58 kilometrelik zorlu bir yürüyüş sonunda... Arizona'daki Florence şerifini harekete geçirebildim.
It took me three days and 36 miles of tough hiking... to put the sheriff from Florence, Arizona into action.
Hatırlıyor musun... Kardeşin ön için ayrılmadan, o ve arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştık.
Do you remember... before your brother left for the front, we went hiking with him and his friend.
Sioux'ları atlatırsak yürümeye başlarız.
If we shake those Sioux we can start hiking.
Yürümeye başlayalım.
Let's start hiking.
Ve eğer koşmuyorsak, sinyal seslerinden kafayı yiyoruz.
And if we ain't hiking, we're getting dit-happy on that signal key.
Foxton'a yürüyoruz.
We're hiking to Foxton.
Hiç olmazsa yürürken ayaklarım uyuşuyor.
At least I'm good and numb while we're hiking.
Öldürdüğünüzü sandığınız adam yürüyüş ayakkabımın deri topuğuyla kafasına vurduğum adamdı.
The man you thought you killed... was the man I hit over the head with the leather heel of my hiking shoe.
Ayakkabımla kafasında açtığım yarayı ne yapacağız?
What about the cut I made on his head with my hiking shoe?
Pazar günü gezintiye çıkıyoruz.
We're going hiking Sunday.
Yürüyüş eğlenceli değil.
Hiking's no fun.
Gezintiyi kıskanıyor.
Jealous about that hiking trip.
Yürüyüş asla bunun yerini tutamaz.
Hiking could never replace this.
Bu ağa sıkışanlar neden yürüyüşte değil?
Why aren't those flies out hiking?
- Yürüyüşe çıktı.
- Out hiking
Avlanmak yasak, yürüyüş yapmak yasak, girmek yasak... izinsiz girilmez, özel mülk, yasak bölge, kapalı alan... yaylan, uzaklaş, kaybol, yokol.
The signs that they got on them. No hunting, no hiking, no admission, no trespass, private property, closed area, start moving, go away, get lost, drop dead.
Yürürken işe yaramaz.
No use for hiking.
Sonra birkaç aksilik çıktı.
After that, hitch-hiking.
Otoyolda otostop yapmak canıma okudu.
This highway hiking's a bad scene.
Tırmanış gezisine giderdik.
Went on a hiking trip.
- Yüzmekten çok otostopa benziyor.
- That's more hiking than swimming.
- Otostop değil.
- Not hiking.
Öyleyse dağlara yürüyüşe çıkın.
Then go hiking up in the mountains.
- Ölülerin otostop yaptığını hayatımda duymadım.
- I've never heard of the dead hitch-hiking.
Fiyat artışları yüzünden senin ücretini sövüşlüyorlar.
They screw you out of your raise by hiking prices.
Sana ağır geliyorsa otostop yap gitsin.
If it's too hard on you, then go hitch-hiking.
Zaman geçirdik sanki otostop yapmışız gibi siz bizi arabaya aldınız.
Just killing time like we were hitch-hiking and you picked us up.
Kır yürüyüşü yapmak istiyor.
He wants to go hiking.
- Otostop çekiyorlardı.
- They were hitch-hiking.
Dağda yürüyüş yapmak benim de bazen kafa dinlemek için yaptığım bir şeydir.
Hiking in the mountains is something I occasionally do to find peace of mind.
O yüzden bugün yürüyüş yapacaksınız, lütfen parlak kıyafetler giyin ve fazla göze batmayın.
So, if you're hiking today, please wear something bright, and keep low.
Yatacak bir yerimiz yoktu.
But we were out hiking. We didn't have a place to sleep.
Neden fiyatı yüksek tuttun?
Why were you hiking up the price?
- Eğer sadece yürüyüşe gidiyorlarsa...
- Only if they go hiking...
Otostop yaptığımda böyle bir arabası vardı.
He had one like that when he picked me up hitch-hiking.
Ortalıkta dolaşıyor, ne kadar iri olduğunu göstermek için pantolonunu çekip duruyor.
Walks around, hiking up his pants to show me how big he is.
Yürüyüş için çok uygun bir takım.
It's a very practical suit for hiking.
Affedersiniz, yürüyüşe çıktığınız kişi demek istemiştim... Genç biri mi?
Excuse me, the person that you're going hiking with, is she a young person?
Belki uzakta bir patika ya da eski bir yol vardır. Ya da uçurumun etrafından dolanan bir yol.
Maybe there's a hiking trail, or an old road or a some other way around the cliff.
Hayır, Vic Mans yürüyüş grubu topluluğuna katıIıyorum.
No, I'm joining the Vic Mans community hiking group.
Başka şey düşünmez misin sen?
Nicky, don't you ever think about anything - but hiking up some girl's dress?
Kurşun kafalı, eğer ormandan gidiyorlarsa bu konuda, yapabileceğim hiçbir şey yok.
Bullet head, if they're hiking through the jungle... there's nothing I can do about it.
- Yürüyüş.
Hiking.