English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hikâye

Hikâye translate English

6,259 parallel translation
Şu klasik hikâye başlangıcı cümleleri kullanabilirim sanırım.
Like, I guess I could use one of those classic story beginning sentences.
Bu hikâye, okuldaki son sınıfımla ve hayatımın nasıl mahvedildiği ile alakalıdır.
This is the story of my senior year of high school and how it destroyed my life.
Bu dokunaklı, romantik bir hikâye olsaydı bu kısım kalbime yeni bir duygunun dolduğu birden bire bütün benliğimizle ateşli bir şekilde öpüşmeye başladığımız yer olurdu.
So if this was a touching romantic story this is probably where a new feeling would wash over me... and suddenly we would be furiously making out with the fire of a thousand suns.
Ama bu dokunaklı, romantik bir hikâye değil.
But this isn't a touching romantic story.
Tekrar edeyim dokunaklı bir romantik hikâye olsaydı besbelli aşık olurduk sadece hayatın şafağında öğrenilebilecek tüm o bilge ve güzel şeyleri söylerdi.
So again, if this was a touching, romantic story we'd obviously fall in love and she'd say all the wise, beautiful things... in life's twilight or whatever.
- Güzel hikâye ama.
- It's still a good one.
Naziler hakkındaki hikâye ile bağlantılı olduğunu mu düşünüyorsun?
Do you think it's connected to the story about the Nazis?
Uzun hikâye.
That's a long story.
Biz de, 13 gölgeli bir çocuğun bir gün bizi gelip kurtaracağına dair bir hikâye uydurduk...
So I invented a legend : A boy with 13 times would come and save us... someday
Artık hikâye, yalan falan yok.
No more stories! And no lies.
Dik dik olurdu saçlarım ne zaman dinlesem kasvetli, heyecanlı bir hikâye sanki gerçekmiş gibi.
and my fell of hair would, at a dismal treatise, rouse and stir as life were in't.
Bir hikâye okumuştum. Ev hapsinde tutulan bir adam, kafayı sıyırıp ayağını kesmiş ki Meksika'ya kaçabilsin.
I-I saw a story where a guy went nuts on house arrest and he cut off his own foot so that he could escape to Mexico.
- Neden? - Çünkü biri deneysel, diğeri de bilirsin, güzel bir hikâye, ama...
- Because one is empirical and one is, you know, it's a cute story, but it's...
John, kırmızı halı ve set resimleri çekerek çok çalışıyorum. Nihayet iyi hikâye olabilecek bir şey buluyorum ve takip etmek istiyorum.
John, I've been busting my gut doing red carpets and set stills, and I finally find what might be a good story, and I want to chase it!
Resimlerle bir hikâye anlatacağız. Filmlerde yaptığın gibi. Ama bu sefer karakterinle ilgili değil de senle ilgili olacak.
We tell a story with images, like you do in movies, except this time it's about you and it's not a character.
Onunla ilgili bir sürü hikâye duydum ama daha anlatılacaklar var.
I've heard so many stories about him. " But there are some yet to be told.
İyi bir hikâye de bir resimde yansıtılmış olabilir.
And a good story can be captured in a picture.
Bu hikâye de artık bitmek üzere.
This story is about to end now.
Bu hikâye bitecek, dedektif.
This story will end, detective.
Hikâye yanlış yöne gidiyorsa, onu orada bitirmelisin.
If the story is heading in the wrong direction. " Then, you should end it right there.
Hikâye Roy ile ilgili, Tia ile değil.
The story is about Roy, not Tia.
Yapma. Bu sadece bir hikâye.
Don't do it.. it's just a story.
Bir zamanlar biri bana, mekanların bazen sana bir hikâye verdiğini söylemişti.
Someone once said to me that sometimes a place gives you a story.
Ben basit bir hikâye istedim.
I wanted a simple story.
Bu hikâye bitti.
This story is over.
Hikâye başka birinin ama benim adım var.
The story is about someone else, and it's got my name.
Sen bana bir hikâye verdin.
And you gave me a story.
Anladım şimdi, her şey sana göre Ray, Lee, Paul ve Cong ile Annie hakkında komik bir hikâye.
I know what this is, this is a little funny story about Ray and Lee and Paul and Cong and Annie.
Evet, hikâye de orada ilginçleşiyor zaten.
Yes, well, that is where the story gets interesting, you see.
Evet, güzel bir hikâye oldu.
It is a good anecdote.
Uzun bir hikâye...
It's kind of a long story...
Uzun hikâye.
It's a long story.
Evet, güzel hikâye dostum.
Yeah, cool story, bro.
Bana hikâye anlat.
Tell me a story
Bugünlerde çok tanıdık bir hikâye bu.
That's a very familiar tale these days.
Çılgın bir hikâye vakti.
Uh, time for a crazy story.
Watson'a da dediğim gibi, bizzat bir hikâye yazmış olsaydım düşsel yetisi tarafından yaratılan milyon tane kavram yanılgısını düzeltmek için olur.
I told Watson, if I ever write a story myself, it will be to correct the million misconceptions... created by his imaginative licence.
- Böyle bir hikâye yazdınız mı?
Did you write such a story?
Hikâye tanıdıktı ama sonu çok ama çok uygunsuz hissettirdi.
The story was familiar, but its ending felt very, very wrong.
Adam ailesini terk edip oğluna bir hikâye yazmış.
A man abandoned his family and wrote his son a story.
Artık o hikâye üzerinde çalışmıyorum.
I am not working on that story anymore.
Sonra Watson bir hikâye yazdı.
And then Watson wrote the story.
Yalan söylemek olsun, hikâye uydurmak olsun.
Lie to her, make up a story.
- Peki, bir hikâye daha?
- One last story?
- Jack, önceden açıklayamadım çünkü küçüktün, anlamayacak kadar küçüktün, mecburen bir hikâye uydurdum ama...
I couldn't explain it before because you were too small... you were to small to understand so I had to make up a story. But...
- Farklı bir hikâye istiyorum!
I want a different story!
- Hayır, elindeki hikâye bu!
No, this is the story that you get!
- Bu hikâye çok sıkıcı!
This story is boring!
Her bir çiftin, her serinin ardında bir hikâye vardır.
There's a story behind every pair, every new release.
Tüm bunlar hikâye.
It's all bullshit.
Ben hikâye yaratıyorum Fred.
I invent stories, Fred.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]