English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hinky

Hinky translate English

182 parallel translation
Onun şakamı gerçek mi olduğundan emin değilim.
Not sure if it's hinky or kinky.
O doğru söylemiyor.
He's hinky. I can feel it.
Echevierra pimpiriklendi ve hemen işi yapmaktan vazgeçti.
Echevierra gets hinky and immediately backs out of the whole deal.
- Hinky amca!
- Hey, uncle Hinky!
Hinky amca dediğini yapmalıyım.
Uncle Hinky, I gotta do what he says.
Meraklandım doğrusu.
Hinky thing.
Bu çok zirzopça.
This is hinky.
Zirzopça.
Hinky.
O da ne demek, "zirzopça"?
What does that mean, "hinky"?
"Garip" ya da "acayip" deyin. "Zirzopça" nın hiç anlamı yok.
Say "strange" or "weird." "Hinky" has no meaning.
Neden "zipzopça" olmasın.
Why not say "hinky"?
Will, dediğim gibi, Herb'le uğraşmak zordur.
! Will, like I told you, Herb is hinky.
En ufak bir harekette, tekrar Meksika'da fasulye pişirirsin.
Any hinky shit, you'll be refrying beans with Pablo Escobar again.
Bununla birlikte, bu üçü birbiriyle bağlantılı gibi görünüyor.
And with it, these three are looking every bit as hinky.
- Bunu yapmamasını söylemiştik.
- She's been acting hinky.
Peki, sanırım seni uyarmalıyım,
Well, before you get all hinky, I think I should warn you,
Biraz kuşkulu görünüyor.
Sounds a little hinky.
- "Hinky dinky parlez-vous" diyeceksin.
What? It's hinky dinky parlez-vous.
Suyla ilgili sıra dışı endişesi dışında... dosyalarında garip bir şey yoktu.
Nothing hinky in his files except some kind of rabid obsession with water.
Pencereler sonuna kadar açık.
Windows wide open It looks, uh, it looks hinky
Top dönüşü biraz sıkışmıştı onu gevşettim.
The ball return was a little hinky, but I unhinkied it.
Burada bir garabetlik var.
Something hinky's going on.
- Garabetlik mi?
- Hinky? - Yeah.
Turne yolu'ndan saptığımızdan beri huysuzlar.
They've been hinky since we left the circuit.
- Şüpheli bir şey.
Something hinky.
- Bunu şüpheli bulmaz mı?
Hinky?
- Evet, şüpheli.
Yeah! Hinky.
Yani o, ama bir garabetlik var.
I mean, it is, but something's hinky.
- Garabetlik mi?
- Hinky?
Dalaverenin ne zaman başladığını anlamak zor olmasa gerek.
Shouldn't be hard to figure out when things start turning hinky.
Devriye polisleri böyle şeylere bit yeniği derdi.
You know, on Patrol, we used to call that "hinky".
Adam şüpheli davranıyor.
That guy's a little hinky.
Bilgiler geldiğinde karşılaştırmalı bir inceleme yapacağım.
When I get them back, I can do a comparative analysis and if nothing's hinky,
Acayip olan bir şey.
Just anything that's hinky.
- Acayip.
- Hinky.
Şüpheli bir şeyler mi?
- Hinky? - Tony.
Abby, çok garip koşullar altında işi pişirdiğinizi söyledi.
Abby told me, you, ah, closed the deal under some pretty hinky circumstances.
Garip tarafı- - Onun fikri olduğunu da söyledi mi?
Well, the hinky thing, did she tell you that was her idea?
Gibbs'e göre, bir terslik olursa ikiniz de suçlu olursunuz.
Look, Dinozzo is your partner. In the world according to Gibbs, you share the blame if anything goes hinky
Garip mi?
Hinky
Hayır, garip olmaktan öte, bu, şey...
No, no, it's way beyond hinky, it's, um...
Gariplik demişken, Tony.
Speaking of way beyond hinky - Tony?
Sonar cihazının güvenirliği konusunda şüpheleri varmış.
He seemed hinky about the sonar device's reliability.
- Bu biraz şüpheli değil mi?
- Isn't that a little bit hinky?
- Abby'nin tabiriyle çok şüpheli.
As Abby would say, pretty hinky.
Bitki DNA'sını eşleştirmek bana biraz şüpheli geldi de.
The idea of matching plant DNA was a bit hinky for me.
Yaşlı kocası hakkında anlamadığım şeyler zırvaladı.
Says something's hinky with her old man.
Çok şüpheli bir şey var.
Something is definitely hinky.
Onu temize çıkaracak şüpheli bir şahit gösterdi.
He threw out a hinky alibi.
Sürekli ilgilenmen gerekiyor.
The deal with Herb is going hinky. He wants to have a face-to-face.
Hissedebiliyorum.
He's hinky.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]