English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hl

Hl translate English

67 parallel translation
Ama düşünceleri yaşayacak.
But hl's thoughts live on.
Orkları gördüğü yerde mıhlıyor... onlara geçiş izni veren Solucandil'in emirlerine karşı geliyor.
But he hunts the Orcs wherever he finds them... defying Wormtongue's orders to let them pass.
İşte ancak beş damla düşürebildin. Vay senin Şıhlığına.
You could make only 5 drops fall.
- O, bana her zaman selam söyler.
- She always says hl to me.
O bir hasta. - Önüne geleni mıhlıyor.
- I don't see that sicko anymore.
Frankie McDowell'ı mıhlıyacağım.
I'm gonna spike Frankie McDowell.
Çekil Voltaire, gölgelere geri dön H.L. Mencken, kasabada yeni bir çocuk var.
) Move aside, Voltaire (! ) Step back into the shadows, HL Mencken, there's a new kid in town.
- Hl-8 sistem. Yanılmıyorsam.
It's the Hl-8 system, I think.
Seni mıhlıyan tüm gerekli bilgiler uzağa bir yere kilitlenir.
All the necessary information... that might deter you gets locked away.
- Ben de Tim, selam.
- l'm Tlm, hl.
- Selam, biz de...
- Hl. Er, we're a...
- Selam, Tim...
- Hl, Tlm... Oh!
- Selam.
- Oh, hl!
Sürüsüyle sebep var da bir tane kanıt yok.
Oh we got tons of motive. Not a stitch of evidence. HL Mencken once said
Selam ; dostum, şu an ortalıkta değilim, lütfen "masaj" bırakın...
Hl ; mate, Not around at the moment, so please leave a mess-ARGE,
Bodrumundaki fareleri bastonuyla öldürüyormuş.
Hat he uses It to kill rats In hl s base ment?
Türk Sil @ hlı Birlikleri bu sabah hicbir gerekceleri olmaksızın bildiride bulunmadan çıkartma yaparak Kıbrıs adasını işgal etti.
This morning the Turkish troops, without prior cause... without prior warning invaded the island of Cyprus.
Kıbrıs'taki sil @ hlı birlikler işgali geri puskurtmek icin mucadele ediyor...
All forces in Cyprus are fighting against the invasion.
Hareket eden her şeyi anında mıhlıyorlar.
They shoot at anything that moves.
Sokak ortasında güpegündüz adam mıhlıyorsunuz.
Blastin'pecple on the street in broad daylight.
Sonia.
- Hl! Sonia.
Şimdi bu teröristler Firuz abi, alnını gördün mü mıhlıyorlar.
They were good shooters too. You wouldn't stand a chance.
Julie Cooper Nichol, Newport Group un CEO'su.
HL Julie Cooper Nichol, CEO of the Newport Group.
Vagonlar zıhlı ve Antiterör Güvenlik Takımı tarafından korunuyor.
It's heavily armored and defended by FAST Company Marines.
Çünkü yemekten sonra, arabaya binip, yumuşak melodiler çalmayı planlıyorsun. Mesela, Coldplay müzikleri ve o zaman araba kurunda uzun sürer!
Because after dinner, you plan to get in the car, turn on some soft tunes - for example, the music of coldplay - and then take a long, hot drive to hanky-panky hl?
Önce ben konuşuyordum ve ardından Stuart ayağa kalkıp izleyenleri hayat hikayesiyle yerine mıhlıyordu.
Mr Stuart Clive Shorter. I'd speak first, and then Stuart would get up and knock the audience off its seats with the story of his life.
Selam, ben Maggie.
Hl, this Is Maggle.
Selam, orada mısın?
Hl, are you there?
Adileri nasıl mıhlıyoruz?
So how do we nab these fuckers?
Merhaba, canım.
Hl sweetie.
Yani, Be-Beni... mıhlıyor adeta.
I mean, I-I can... it binds me up.
- Merhaba.
Hl!
Selam!
- Hl! - Hi.
Onu yere mıhlıyor.
Into Mount.
Bütün mevcudat, Lisan-ı hl ile Bismillah der.
All the existing creatures recite Bismillah in their own languages.
Neden ıh-ıhlıyorsun?
Why are you uh-oh-ing?
- Merhaba, benim.
- Hl, IT'S ME.
Onu şu an senin yarış arabası yatağında mıhlıyor olabilir.
He could be nailing her right now in your race car bed.
Efendim, zıhlı bir birlik bölgeyi kuşattı.
Sir, an armored division has * * * the area.
Yerine mıhlı mı bu aletler?
Are your tools glued to the floor?
Bu H.L. Mencken'in sözü.
Those are actually HL Mencken's words, but, uh...
Eski ordu tabancasi. HL sarjör.
It's been a old army firearm With aft magazine.
Benden duymadınız, çünkü ispiyoncuları mıhlıyorlar.
You didn't hear from me'cause snitches get stitches.
G-kuvveti bizi yerimize mıhlıyor.
G-force's pinning us down.
Önce evim, sonra garajınız... bugün her şeyi mıhlıyorlar.
My house, your garage- - they're hitting everything today.
Selam. Gerçekten üzgünüm...
- Hl, I'M REALLY SORRY...
Onu mıhlıyacağım.
I'm going to smoke him.
- Büyükbabam Bengt Ståhl.
- My grandfather. Bengt Stà ¥ hl.
Marcus Ståhl'ın geçmişini araştırdım.
That's right, I checked out Marcus Stà ¥ hl.
Ofisteyken cinayetleri araştırdığını söylediğinde Marcus Ståhl'ın yüzündeki ifadeyi fark ettin mi?
Marcus Stà ¥ hl. When we were in his office, you saw his reaction when you told him you were investigating the murders?
Gerçek baban denizcilik işinde olan Lars Olof Ståhl, demiş.
His biological father... was the very disgusting shipowner Lars Olof Stà ¥ hl..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]