Hocam translate English
3,969 parallel translation
Dans hocam bana hayran.
My dance teacher worships me.
Dans hocam bir canavar ve yatakhanedeki odama bile giremiyorum çünkü oda arkadaşım bütün okulla yatıyor.
My dance teacher's a monster, and I can't even go to my dorm room, because my roommate is sleeping with the entire school.
İlk duvar tenisi hocam bana ne öğretti biliyor musun?
Hmm. Do you know what my, um - - my first squash teacher told me?
Akıl hocam olmanı istiyorum.
I want you to be my mentor.
Hocam?
Sir?
Bu harikaydı, hocam!
That's great, sir!
Hocam...
Uh, sir... Wait...
Hocam, o elinizdeki...
Sir, is that a...
Bize söylediğinizi yaptık, hocam!
We did what you told us, sir!
Hocam...
Sir...
Şu şişko müzik hocamızı hatırlıyor musun?
Do you remember that fat music teacher we used to have?
Yani hocam, dalmadan önce, senden bir kaç numara görsek daha iyi olmaz mı?
I mean, uh, Coach, before we dive in, maybe we could watch you do a few moves.
Sadece akıl hocam değil.
He's not just my mentor.
Birkaç akıl hocam var. Her gün onlarla bir uyuşmazlık yaşıyorum.
I've had a few mentors, and I disagree with them every day.
Sevim Abla, hocam olur.
Sevim, my teacher.
Hocam.
Miss?
- Ooo Şeref Hocam.
Hey, Mr Þeref!
- Ayıp oluyo hocamızın yanında.
That's shameful in front of a pretty...
Zaten bir hatunun akıI hocam olmasını istemezdim.
I ain't being mentored by no chick, anyway.
Eğer bir akıI hocam olacaksa... yüksek lisans derecesi olan birini tercih ederim.
If I have to have a mentor, I'd rather it be someone with an advanced degree.
Hayatımın en mutlu günü piyano hocamın geri geri gelirken annemin yeni Cadilac'ına çarptığı gündü.
Best day of my life? My piano teacher backs her car into my mom's new Cadillac.
Bir yıldan fazladır etrafında dolaştığım bir centilmen vardı, ve şimdi de sonbaharın en yollu gecesinde, ve akıl hocam iri göğüslü Joy Behar'ın büstünün altında,
There's a gentleman I've been circling for over a year, and now on the sluttiest of autumn nights, and beneath the bust of my busty ample-busted mentor Joy Behar,
- Neler oluyor hocam? - Bilmem.
What's going on here, ref?
Evet, akıl hocam onun için yaptırtmıştı.
Yes, my mentor designed it that way.
O bizim hocamız.
Lisa Lisa's a teacher.
Ama benim bir akıl hocam vardı.
But I had a mentor.
Çoğu insan size gitar çalmayı kendi başlarına öğrendiklerini söylerler. Ama benim bir akıl hocam vardı ve bu adam inanılmazdı.
Most guys will tell you they learned to play guitar themselves, but I had a mentor, and... and the guy was incredible.
Staten Island AVM Sihir Evi'nden sihir hocam Bay Flanagan bu kanunun önemini 1993'te çok önemli bir sonbahar akşamında açıklamıştı.
Mr. Flanagan, my magic mentor from the hallowed Staten Island Mall Magic Shop, taught me the importance of the Code one fateful autumn night in 1993.
- Hocamın adı, Yao Fei.
His name's Yao Fei.
Ben asla akıl hocam olması gereken adamla tanışmadım bile.
I never even got the chance to meet the guy who should have been my mentor.
- Powell Goldman bu, eski yazarlık hocam.
- That's Powell Goldman, my old writing teacher.
Özgüvenim azaldığında, koşu hocamı arardım.
When I lacked self-confidence, I called my running coach.
Dans hocamın bana olan sertliği azalmıyor.
My dance teacher, she just won't let up on me.
Psikoloji hocam buna açığa vurma diyor.
See, this is what my psych professor calls projecting.
Hocam, sizce bunun için hazır mıyız?
Sensei, do you think I'm ready for this?
Teşekkürler, hocam.
Thank you, sensei.
Sakin olun, hocam.
Relax, sensei.
Hocam, adam görüp görebileceğiniz en sinirli, en edepsiz adamdı.
Sensei, he was the angriest, nastiest guy you ever met.
- Hocam, hiç hikâye havamda değilim.
Sensei, I'm not in the mood for a story.
Peki hocam.
Hai, sensei.
Hocam, aç değil misiniz yoksa?
Um, sensei, aren't you hungry?
Saygısızlık etmek istemem hocam fakat 1,8 metrelik bir sopayla uzaylı teknolojisine karşı savaşamam.
With all due respect, sensei, I can't keep fighting alien technology with a 6-foot staff.
- Ben ciddiyim hocam.
I'm serious, sensei.
Teşekkürler hocam.
Thanks, sensei.
- Anladın işte. Hocam.
- You know what I mean.
- Harika. Teşekkürler hocam.
Thank you, sensei.
Hiç önemli değil hocam.
No problem, sensei.
- Hepsi benim suçumdu hocam. - Mesuliyet sana ait, evet.
This was all my fault, sensei.
Şu şişko müzik hocamızı hatırlıyor musun? Latin fanatiği olan mı?
Do you remember that fat music teacher we used to have?
Demek istediğim de bu, hocam.
But that's my point, sensei.
Anlaşıldı mı? - Peki, hocam.
Hai, sensei.