Hoodie translate English
481 parallel translation
~ Toodle-dang hoodie di - do ~
Toodle-dang hoodie di-do
~ Doodle-dang hoodie ay ~
Doodle-dang hoodie ay
Tim, bol kot pantolon, bir de kapüşon herhalde.
Some "tims", Some baggy jeans, Probably a hoodie.
İki erkek, her ikisi de siyah tenli, bir tanesi- -
Two males, black hoodie, both of them, one is- -
Kukuletalı aracı kaldırıma gelir, parayı alır ve poşeti getirir.
A runner, some guy in a hoodie, comes down to the curb and takes the money and comes back with the baggie.
Merhaba. Polar, atlet, deri ceket.
Hoodie, wife-beater, leather jacket.
Arka koltuktaki kapşonlu şey.
You know, the hoodie thing in the back seat?
Siyah ceket, gri kapşonlu.
Black jacket, grey hoodie.
Oh, seninkileri ödünç alabilir miyim?
Ooh, could I borrow your hoodie?
Hem kuruyunca suladım, hem de değerli köklerini külotuma soktum.
Not only did I provide moisture when she was dry, but I wrapped her precious roots in my good hoodie, so, you're welcome.
Bu ceketle işim kalmadı artık.
I'm done with the hoodie.
Şüpheli erkek, kapşonlu bir montu var.
Suspect's male. Wearing a hoodie.
Yeşil yelekli olan.
The one in the green hoodie.
Yani artık Çavuş temizlendiğine göre kukuletalı istilasının kökünü kurutma meselesine yoğunlaşabiliriz.
So, with the dispatch of the Sergeant, we will now be able to concentrate on the eradication of our hoodie infestation.
Hedef yaklaşıyor, kahverengi kapüşonlu.
Target's approaching, wearing a brown hoodie.
Pekâlâ ; zanlı, kapişonlu tişört giyen Afrikalı bir Yahudiymiş.
Okay, so We have an African jew Wearing a hoodie.
Harika, peki ya... o cep telefonundaki kapşonluya ne dersin?
Great. What about the, uh, the hoodie in that cell phone picture?
Joosep, üzerindeki giyside de marka var.
Joosep, you have another rooster on your hoodie.
- Seksi yosma, elim sende.
- Juicy hoodie, no punch backs.
Haklısın ama gidip kapüşonlu bir mont giyip 400 kişiyi havaya uçurmak böyle bir şey değil.
Right, but it's not blowing up 400 people when I go and buy a hoodie.
Gördün mü? Belki arada sen de kapüşonunu çıkarsan takım elbise giyip birkaç mum yaksan,...
Maybe, every once in a while, take the hoodie off and put a suit on...
Boyu 180 civarında, yeşil kapşonlu.
About 5'10 ", green hoodie.
Amerika toprağına dönene kadar çantanı sakla.
Keep the fanny pack tucked inside your hoodie until we're back on American soil.
- Beyaz, bir seksen boylarında, siyah kot, siyah ayakkabı giymişti. Başında kapüşon vardı, yüzünü net göremedim.
Uh, Caucasian, around six feet tall, black jeans, black shoes, he was wearing a hoodie, so I didn't get a clear look at a face.
- Mavi kapüşonlu adam.
- Guy in the blue hoodie.
Mavi kapüşonlu adama bir bakacağım.
I'm gonna check out the guy in the blue hoodie.
Çok karanlık ve çok çabukmuş. Şuradaki iki kız, şu ilerideki masada oturan mavi kapüşonlu birini gördüklerini söyledi.
The two sitting on this end said they saw a guy At a blue hoodie at a table over there.
Tarzın arkana yaslanıp, gözlerden uzak durmak mı?
Sitting back, hiding in your hoodie... That's your kind of dancing?
Kendini beğenmiş. "Gözlerden uzakta durmayı mı seçiyorsun?"
So arrogant. "Are you just hide out there in your hoodie?"
Hırkamı ister misin?
You want my hoodie?
Gömlek, pantolon filan bulabilir misin? Kapşonlu bir şey olsa iyi olur.
Can you get me like a shirt, some pants, and I think a hoodie would be good.
Kapüşonlu ceketin rengini ya da herhangi bir logo olup, olmadığını hatırlıyor musun?
Can you remember the colour of the hoodie or if there were any logos on it? It was black.
Al bakalım
Take that, hoodie.
Selam. Güzel kapüşon.
Hey, nice hoodie.
Güzel başlık Ben.
Nice hoodie, Ben.
Ayrıca hanginiz en çok arabayı hallederse, paranın yanında ek olarak Vita-self kazağı alacak.
Also remember that whichever one of you does the most cars gets this very posh Vita-self hoodie in addition to the cash i'm giving you.
O kapüşonlu şeyi giyen kızı arayıp bulmaya ne dersin?
What do you say we try and find the girl who used to wear that hoodie?
Beyaz tenli, güneş gözlüklü, kapşonlu.
White guy, sunglasses, hoodie.
Ama aynen onun dediği gibi, kapşonlu ve güneş gözlüklüydü.
But, like he said, he had a hoodie and sunglasses.
Oğlanda kırmızı kapüşonlu ceket varmış.
The boy had on a red hoodie.
Eminim ki senin de bir yara izin vardır.
I bet you have a hoodie in there.
Bana verdiğin tek açıklama adamın kapüşon giymesi.
The only physical description you've given me is, the guy was wearing a hoodie.
Phoenix bölgesindeki her kapüşonlu adamı buraya mı getirmeliyim?
Do I haul in every male in the Phoenix metro area who owns a hoodie?
Kapşonlu benim.
I got the hoodie.
Bir de kapüşonlu giymişsin, inanamıyorum.
And a hoodie? Really?
Sokak çetelerinde giydikleri gibi mi?
WHAT THE...? A HOODIE?
Eldivenlerimi rafa kaldırdım.
He hung up the hoodie.
Tek bildiğim aradığınız kişinin mavi kapüşonlu bir herif olduğu.
All I know is, you're looking for Some guy in a blue hoodie.
Kapüşonlu ceket kot pantolon, eldiven, şu maske.
A hoodie. Jeans. gloves.
Beyaz tenli, kapşonlu, güneş gözlüklü...
White guy, hoodie, sunglasses...
- Evet.
A HOODIE FOR YOU.