Hooks translate English
912 parallel translation
İskeleye demir atın.
Grappling hooks to larboard.
O herifi güzelce benzetmek isterdim.
I'd like to get my hooks into that guy.
Kancalara dikkat et Jack!
Easy, Jack, them hooks!
Bir sürü düğüm attım, sonra kancalardan bir sürü yem çıkardım.
I put some knots in it and took a lot of bait off the hooks.
Galiba kancaları kendine, daha çok rom içebilmek için batırdın, değil mi?
I think you put hooks in yourself so you got chance to drink more rum, huh?
Yoksa kitap çarpsın o olmayan kancalarını kesip çıkaracağım.
Or, by thunder, I'll cut hooks out of you where there ain't none.
Ama kancaların koluna böyle batacağı aklıma gelmedi.
But I didn't mean you should get the hooks in your arm this way.
Evet, ama sen benimle konuşmuyorsun. Jack'in koluna da kancalar battı.
Yes, but you not speaking to me and those hooks in Jack's arm...
Bütün balıkçıların içinde kancalar vardır.
All fishermen have hooks in them.
İki, üç, dört kanca.
Two, three, four hooks.
Mona Lisa'nın daha önce asılı olduğu yerde, bu iki kancayı görünce ve aranızdaki bu konuşma...
When I see two hooks and the place where the Mona Lisa used to hang and then this talk of...
Bu kokpitteki basïnç sisesine baglï olacak.
This hooks up to the pressure flask in the cockpit.
Bu kancığa ne kadar kapıldın?
How far has that dog got her hooks into you?
- Kancanı yukarı kaldır, Sam.
- Put up your hooks there, my friends.
Hayatında hiç kanca görmedi.
She's never seen anything like these hooks.
Kancayı kullanmayı çocuğa iyi öğretmişler.
They sure trained that kid how to use those hooks.
Yerine şu kancalar var artık.
He's got those hooks instead.
Şey, onlar gözlerini kancalara dikiyorlar ya da gözlerini onlardan kaçırmaya çalışıyorlar.
Well, they... They keep staring at these hooks, or else they keep staring away from'em.
Kancanın nasıl kullanıldığını mı görmek istiyorsunuz?
You wanna see how the hooks work?
Ne olduğunu biliyorum : Bu bana nasıl oldu ve bunlar nasıl kullanılıyor?
I know what it is. How did I get these hooks, and how do they work?
Mars'ın Bn. Rutledge ile ilgisini neye bağlıyorsun?
What have you got that hooks Mars up with Mrs. Rutledge?
Kopçalar ve ilmikler.
Hooks and eyes, egad.
Tek düşünceniz, Kaf Dağı'nın ardındaki... parıldayan altın çanağına elinizi daldırmaktır.
All you think of is getting your hooks into... that glittering pot of gold at the end of the rainbow.
Ross Pennell'ın gitmesine neden izin vermiyorsun?
Why don't you take your hooks out of Ross Pennell?
Sonra da birkaç tane kanca alıp beni balık gibi avladılar, nazikçe.
Then they got some pruning hooks from the garden and fished me out... ever so gently.
- Kanca kutum!
- My case of hooks!
Kroşe benim tarzım değil.
I didn't use no hooks.
O kızla babası kafasına girmişler öyle ki çocuk artık ne nedir ayırt edemez oldu.
This girl and the father, they got their hooks in the kid so deep he doesn't even know which end is up any more.
Bana kancasını taktığından beri hayatımız cehennem gibiydi.
Our life has been as hell since she got her hooks in me.
İşte iğne kutun, Birdie amca.
- Here's your can of hooks. - P'shaw, boy.
Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden, her şeyleriyle geldiler, koyunlarını sığırlarını ve develerini önlerine kattılar.
From east and west, from north and south, they came with all they had, driving their Hooks and their herds and their camels before them.
- Yürüyüşümüz sırasında iki halat ve iki kanca yardımıyla.
During our walk, with two ropes and two hooks.
- Ne kancası?
What hooks?
Kancalara ihtiyacın olacak Fontaine.
You'll need hooks, Fontaine.
Kancalar mı?
Hooks? How?
- Bunun için iki kancaya ihtiyacın olacak.
You'll need two hooks for that.
Kanca ve düğümlerin, benim ağırlığımı taşıyıp taşıyacamacağına baktım.
My tests showed that the hooks and loops withstood my pulling.
- İnancın var, - Kancalarına ve iplerine,
Have faith in your hooks and ropes.
Et kancaları.
Meat hooks.
Et kancaları, dört kat zincir 40 galon plazma ve fil uyuşturucu iğnesi mi?
Meat hooks, four lengths of chain 40 gallons of plasma and an elephant syringe?
"Kamaraların elbise askılarında çok az vida var."
Two few screws on the stateroom coat hooks. "
"200 kulaç kadar yeni halat ve kancalarım gitti." diye düşündü.
"I have lost 200 fathoms of good line and hooks and leaders," he thought.
Ancak bu hileli bir tevazu olurdu.
Then it would be a humility with hooks, as we say.
İğne ve kanca imal edip ceplere sokuyordu.
He used to make hooks to force into pockets.
"Tıpkı kancalarla duvara asılmış resimler gibiydiler."
"Like pictures, they were then hanged by hooks on the walls."
Ve O uluslar arasında yargıçlık yapacak birçok insana dersini verecek Kılıçlarını saban demiri olarak dövecekler ve mızraklarını kanca demiri yapacaklar...
And He shall judge among the nations... and shall rebuke many people... and they shall beat their swords into plowshares... and their spears into pruning hooks.
Benim avlama çantamdaki balık kancalarıyla karışmış senin saç tokalarının olmasını özledim.
I miss the hairpins mixed up with the fish hooks in my tackle box.
- Biri sütlü, biri sade. - Birkaç tane de çörek ekle lütfen.
The bait's free, hooks don't cost much.
Okada halatla arabayı kamyona çekecek.
Okada hooks a wire to the bumper of the car.
- Hiç te abartmadım.. Hatta fazla bile dayandım.
- You stick to the fish hooks.
- Kanca satıyor musunuz? - Evet.
Do you sell fish hooks?