Household translate English
1,916 parallel translation
Evlerde kullanılan lavabo temizleyicisi.
Household drain cleaner.
Kraliyet ailesinde bir mevkiyle ödüllendirilmelisin.
You'll be awarded a position in the royal household.
Biraz elinden iş gelen biri ev işlerinin yarısını bu üçüyle yapabilir.
Any man worth his salt can do half of the household chores with just those three things.
Bunun ev haşereleri üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu bilmiyoruz, ama radyo dalgaları "kanalda parazit" yapabilir, ki bu da, kalp pilinin işleyişine engel olabilir.
Well, I don't know what kind of effect that has on household pests, but radio waves can produce "noise on the channel," which could interfere with pacemaker function.
Hırsız olabilirim ama katil değilim.
There are darker motives at work and in examining this household, we come to you, I might be a thief, but I ain't no killer.
- Ciddi misin? Garip bir aile.
It's an unusual household.
Eğer ABD'deki her ev bu vampir yükleri ortadan kaldırırsa... En az 18 kömür santralini kapatmış oluruz.
If every household in the U.S. killed offwasted vampire loads, we could eliminate at least 18 coal-fired power plants.
Leydi Boynton, Bayan Pierce adını taşırken, evindeki göreviniz neydi?
What was your position in the household of Lady Boynton, in the days when she was Mrs. Pierce? Huh?
Albay, o evde çalışanlar ve göçmenler hakkında verdiğiniz bilgiler için Poirot size teşekkür eder.
Mon colonel, Poirot, he is much obliged to you for the accounts of the household and the registry of immigration which shows that three weeks after the baby, it was born,
Leydi Boynton'ın evinde bir köle gibi yaşıyordu.
She remained as a prisoner in the household of Lady Boynton.
Kullanma izninin olduğu bütün ev eşyalarının listesini yapıyorum.
I'm making a list of all the household items that you have permission to consume.
Genelde temizlik malzemesi koklayarak kafayı bulmaya çalışırlar.
Oftentimes they huff household cleaners, just so they can get high.
Temizlik malzemesi çalıyor.
He takes household cleaners.
Bir fikir Rachel, kaç tane görünüşte zararsız olan ev eşyası..
Want to tell me again why we're here? Any idea, Rachel, how many seemingly innocuous household ingredients could actually kill you?
Akşam haberlerinde herkesin bildiği bir isim olacak.
Oh, he's gonna be a household name by the 10 : 00 news.
O çok bu aileye adamış kendini.
She's very dedicated to this household.
Kendini arabamın önüne attın, sinsice evime yerleştin ve aklındaki tek düşünce kocamı benden çalmaktı benden, geleceğimden ve ailemin geleceğinden.
You planted yourself in front of my car, you insinuated yourself into my household, And you had every intention of stealing my husband from me, And with him, my future and the future of my family.
Eminim ben, bebek ve dadı mutlu bir aile oluruz.
Well, as much as I'm sure me and the baby and the nanny will make a happy household, I... There's room for one more person.
Bir paskalya gününde, Poe'ların evine hoşgeldiniz.
Ha ha, and welcome to another New Year's Eve, our first here at the Poe household.
Ev işleri ile o kadar meşguldüm ki daha anlamadan yavaş yavaş bir kadın olup çıktım.
I was busy with household chores and before I knew it, I had slowly become a woman.
Bu evin misafirperverliğini bir süre daha, şey... çok uzun bir süre rahatsızlık vermek... istemiyorum.
I intend to trespass on the hospitality of this household for, er... for not much more... time.
Bu evin harcamaları için pek de iyi değil.
She does not materially contribute to the running of this household.
Silahı oluşturmak için kullanılan parçaların hepsi çok yaygın bulunan maddeler.
All the components used to assemble the gun Are common household items.
Bu evde olan şeyler ne onun yararı ne de eğlenmesi için oluyor.
For what is now afoot in this household is neither for her benefit nor her entertainment.
Ama majesteleri, kraliyet sarayından bana bunları servis etmem söylendi.
But your highness, This is what the royal household has asked to be served.
Kraliyet ailesinin sözcüsü prenses Sophia'nın 15 saat içinde... tekrardan Virnistan'a uçmasını yetkililerden rica etti.
Spokesman for the royal household has requested for the late Princess Sophia, to be flown back to Virnistan within the next 15 hours.
" Hala geceyken uyanır ve ev halkına et verir.
" She riseth while it is yet night and giveth meat to her household.
Burada evin reisi sensin.
You're the head of the household here.
Her evde bulabileceğin türden bir ürün değildir.
It's not your typical household product.
- Isabelle saygın bir marka olma yolunda ilerliyordu.
Bring her in. Isabelle was on her way to becoming a household name.
Beyler, geleceğin ev aleti. Akıllı elektrik süpürgesi.
Gentlemen, the future of household appliances, vacuuming, intelligent cleaning instrument.
Bizim ev halkına karışmaktaki amacı ne?
What business does she have to interfere in our household?
Amy, kız kardeşin evlendi, O ve kocası Merdle mülkünde ev tutmak için Londra'ya gidecekler.
Amy, now that your sister is married, she and her husband will travel to London to take up residence in the Merdle household.
Oxford'da kalabilirsiniz madam ama bundan sonra Kraliçe'den hiçbir şey ummayın.
Stay in Oxford if you will, madam, but expect nothing from the queen's household evermore.
Evden kaçıyor musun?
Running a household?
Çünkü her evden bir erkek istiyorlardı.
Because they take one man from each household.
Paul Dirac'ın bir marka olduğunu söylemek muhtemelen yanlış olacaktır.
It's probably fair to say that Paul Dirac isn't a household name.
Einstein gibi, mitsel figür, bir marka olmuştur.
Like Einstein, he became this mythical figure, a household name.
4 yıl boyunca evde oturdu. Borcunun olması garip değil mi?
She took over the household for 4 years right from the beginning of her newlywed years, wouldn't it be strange not to have debts?
Hanımefendiden dolayı, bu ev halkıyla işler zorlaşıyor.
It's all because of Miss, business transactions with this household is getting difficult
Onun yeni albümü, benimle gel ile dört katlı platini kazandı ve isim yaptı.
Her new album, Come With Me... has gone quadruple platinum and made her a household name. # Baby, when we kiss my heart just skips a beat # # And when you hold my hand Oh, I can hardly speak #
Ev halkından birinin sorularımı cevaplayabileceğinden eminim.
Surely somebody in this household must be able to answer my questions.
Natalie Anderson, ilginin hep üzerinde olmasını seven, evin yıldızı.
Natalie Anderson, the star of the household, who loves being in the center of the attention.
Kral sana kraliçenin yanında bir görev verdi.
The king has secured for you, a position in the queen's household.
İki maaşlı bir evin hayalini kurdum, 30 yaşından önce 3 çocuk, pazar günleri kahvaltı...
I had the vision of having a two-income household, three kids before 30, Sunday brunch with my homegirls...
Tanrım, Jenkin ailesinin içinde büyümüş olmak çok güzel.
Lord, growing up in this Jenkins household was something else.
Eğer evlerden birinde elektrik olmazsa diğerlerinde de olmuyor.
It affects the whole block if even one household ain't current.
Tanınmamış birisi olmasına rağmen Bretter'ın karanlık ve tekinsiz müziği bu ses getiren diziye damgasını vurmuş durumda.
He's no household name, yet Bretter's dark and ominous score has set the tone for this gruesome juggernaut.
Kendi evinin hanımefendisi olduğu belli oluyor.
You can tell she's run her own household.
İngilizce'yi bu evde anadil tutmaya çalışıyorum.
I'd prefer to keep English the first language in this household.
Bir sivilin evine silah doğrultan birinin masum olduğunu düşünmüyorum.
It is my opinion that it is not an innocent hand that wields a gun against a civilian household.