Houston translate English
2,638 parallel translation
Houston, şu adama bir sigara ver.
Houston, give that man a cigar.
Houston Uzay Yürüyüşü 1 için hazırız.
Houston, we're prepared for OA1.
Houston Güney Kutbuna ilk adımımızı atıyoruz.
Houston we take now the first step on the South Pole.
Houston, herhangi bir parazite karşı bu panelin kontrol edilmesi gerek.
Houston, need check that panel for anything that interferences.
Houston, duyuyor musun?
Houston, do you copy?
Houston, burası 18.
Houston, this is 18.
Houston, burası 18.
Houston, it's 18.
- Houston, burası 18.
- Houston, this is 18.
Houston, Bağımsızlık.
Houston, Liberty.
Houston, burası Bağımsızlık.
Houston, this is Liberty.
Houston'a veya Özgürlük'e ulaşmayı dene.
Try contact to Houston or Freedom.
Houston, burası Özgürlük.
Houston, this is Freedom.
Houston, sizi duyuyoruz.
Houston, we hear you.
Lanet olsun Houston, seni duyuyoruz.
Dammit Houston, we hear you.
Özgürlük, burası Houston.
Liberty, this is Houston.
Houston'la başka bir iletişimimiz olmadı.
There were no further communication with Houston.
Houston önümüzdeki birkaç saatte planlarla ortaya çıkmazsa Bağımsızlığı terk edip, Rusların LK kapsülüne gideceğiz.
If Houston doesn't come up with the plans in the next couple hours, we'll.. ... we'll abandon Liberty and go to the Russian LK.
Houston, lütfen.
Houston, please.
"Houston, sorunumuz var" olayı mı?
Oh, is this, like, a "Houston, we have a problem" situation?
Anlaşıldı, Houston.
Roger that, houston.
Christine'i uluslararası havaalanına bırakmış.
Intercontinental Airport. to Houston
Houston, bir problemimiz var.
Houston, we have a problem.
Houston Polis Departmanı onu alıp, DUI'ye götürmüş.
Houston P.D. picked her up on a DUI.
Eski eşi mağaza dışına çıkmadığı zaman Houston Polis Departmanı bir sorun olduğunu anlamış.
Well, HPD knew something was wrong when the ex-wife didn't come out of the store.
Houston'da olduğunu biliyoruz..
Well, we know he's in Houston.
Scotty Houston'ın babası.
Scotty Houston's father.
Houston, sorunumuz var.
Houston, we have a problem.
Houston, bir sorunumuz var.
Houston, we have a problem.
İntihara meyilli bir uzay elemanı 17 kat yükseklikten atlayıp Vespa bir motorsikletin üzerine düşüyor. Bu Houston'ın problemi, benim değil.
Hey, a suicidal space guy jumps 17 stories and lands on a Vespa, that's Houston's problem, not mine.
Birkaç Houston'lu bayana, New Orleans gençlerinin nasıl eğlendiklerini göstereceğiz.
Show some Houston ladies how the New Orleans boys play.
- Hala Houston'dalar.
- They're still in Houston.
Houston dışına çıkıyoruz.
Get the hell out of Houston.
Macon'ın kız kardeşi, Kuzey Houston'un aşağısında bir halı fabrikasında çalışıyor.
Macon's sister worked at a rug factory down in North Houston.
Houston Polis Departmanı, araba güvenlik sistemini takip etmiş.
Houston PD tracked a LoJack.
Polisler Houston dışındaki yolları tutmuşlardır.
The cops are watching the roads out of Houston.
Bu adamı Houston'a götürecek.
Get this guy back to Houston.
Houston'daki bir fabrikaya kadar izlerini takip edebildim.
And I was able to trace these back to a factory in Houston.
Charles Hamilton Houston ben buraya geldiğimde Howard Hukuk Fakültesi'nin başına geçmişti.
Charles Hamilton Houston took over the law school at Howard the year that I arrived here.
Charlie Houston'ın zehir gibi bir zekâsı, bir film yıldızı kadar yakışıklı bir yüzü vardı.
Charlie Houston was smart as a whip, handsome as a movie star.
Charlie Houston ilk gün şeref listesi nişanı üzerinde bir hışımla sınıfa girerek kapıyı çarptı.
Charlie Houston stormed into class that first day, wearing his Phi Beta Kappa key. Slammed the door behind him!
1933 yazında, Charlie Houston kendisiyle birlikte okul şartlarını araştırmak için külüstürüne atlayarak güneye gelmemi istedi, ben arka koltukta oturacak kucağımdaki daktilomla not tutacaktım.
In the summer of 1933, Charlie Houston asked me to drive down South with him in his beat-up old jalopy to study school conditions, me sitting in the backseat, typewriter on my lap, taking notes.
"Profesör Houston, toplum mühendisi olmayan bir avukatın toplum paraziti olduğunu söylüyor."
"Professor Houston says a lawyer who is not a social engineer " is a social parasite.
Böylece bir pazartesi sabahı, Charlie Houston Donald Gaines Murray ve ben, göğüs cebi mendilli kruvaze takımlarımızı giyerek Baltimore Şehir Mahkemesi'ne çıktık.
So, one Monday morning, Charlie Houston, Donald Gaines Murray and I, all show up in Baltimore City Court, wearing double-breasted suits with handkerchiefs in our breast pockets.
Charlie Houston dediği gibi, kanunlar kılıçtan keskindir.
You see like Charlie Houston said, the law is a weapon.
Bu beni durdurmaya ve Charlie Houston'ın birkaç tek atmasını önlemeye yetmemişti.
But, that didn't stop me and Charlie Houston from booting up a few.
Charlie Houston, Ulusal Birlik'in hukuk dairesinde birlikte çalışmamız için aylık 200 dolar maaşla iş teklif etti.
Oh, Charlie Houston offered me $ 200 a month to come work with him at the legal department of the NAACP.
Ama Charlie Houston'ın bir planı vardı.
But, Charlie Houston had a plan now.
Şimdi, çoğu burada Charlie Houston'ın tezgâhından geçmiş olan aklınıza gelebilecek en iyi avukatlarla 6 ay boyunca bu davaya hazırlandık.
Now, we spent the next six months preparing, best damn team of lawyers you could ask for, a lot of them trained right here, by Charlie Houston.
Bu durum bana Charlie Houston'ın bir lafını hatırlattı.
It reminded me of something that Charlie Houston used to tell us.
Charlie Houston ölmüştü.
Charlie Houston was gone.
Sizleri çifterli gruplara ayıracağız ve rekabet sağlayacağız.
Now, here in Houston, we like to have a little bit of fun, so we pair you up in teams, and we compete.