Hubbell translate English
106 parallel translation
Bunlar, Bay Gonzales ve Bay Hubbell. Merhaba.
Blanche, honey, this is Mr. Gonzalez and Mr. Hubbell.
- Carl Hubbell...
- Carl Hubbell...
Hubbell Gardiner.
Hubbell Gardiner.
Asıl küreğe, Hubbell!
Row, Hubbell!
Yazarı ise, Hubbell Gardiner.
And it's by Hubbell Gardiner.
Bravo, Hubbell.
Oh, boy, Hubbell.
Görüşürüz.
See you, Hubbell.
Hubbell?
Hubbell?
İyi geceler Hubbell, eski dostum.
Good night, Hubbell, old boy.
Hubbell.
Hubbell.
Hubbell, ben Katie.
Hubbell, it's Katie.
Görüşürüz, Hubbell.
See you, Hubbell.
Hubbell, buzdolabında bira var. Temiz havlular ve uyumak istersen, telefonu fişten çekip, çekmeceye koy.
Hubbell, there's beer in the icebox and clean towels and if you wanna take a nap take off the phone and put it in the drawer of the desk.
Hubbell!
Hubbell!
Her yerinde, Hubbell.
All through it, Hubbell.
Yani, Hubbell Gardiner ile K-K-K-Katie Morosky.
I mean, Hubbell Gardiner and K-K-K-Katie Morosky.
Benim için bazı şeyler var ki onları hafife alamıyorum, Hubbell.
I guess there are just some things that are difficult for me to laugh about, Hubbell.
Sakinleştim, Hubbell.
I'm calm now, Hubbell.
Hubbell...
Hubbell....
Dinle Hubbell, bu, tuhaf birşey.
Listen, Hubbell this is kind of peculiar.
Uyuyamıyorum, Hubbell. Benim için çok iyi olurdu, eğer sen...
You see, I can't sleep, Hubbell it would help me so much if you could....
Söz veriyorum, sana dokunmayacağım, yalvarmayacağım, seni utandırmayacağım.
Hubbell, I promise I won't touch you or beg you or embarrass you.
Yani Hubbell, lütfen hemen buraya gelir misin?
So could- - Hubbell, could you please come over right away, please?
Hubbell bu işi alırsa, gidemeyeceksiniz.
Not if Hubbell gets the deal I'm working on.
Harika bir hayatınız olacak.
You and Hubbell could live in style.
Bu doğru değil, Hubbell.
That's not true, Hubbell.
Üzgünüm, Hubbell.
I'm sorry, Hubbell.
Hubbell, insanlar ilkeleridir.
Hubbell, people are their principles.
İyi geceler, Paula, Hubbell J.J., suskun Kate.
Good night, Paula Hubbell, J.J., silent Kate.
Kör değilim, Hubbell.
Not blind, Hubbell.
Filmin, olay yaratacak, Hubbell.
Your picture will be a smash, Hubbell.
Bir iyilik yapar mısın?
Will you do me one favour, Hubbell?
Sevgilin çok hoş, Hubbell.
Your girl is lovely, Hubbell.
Katie ve Hubbell gibi el ele tutuşacak mıyız?
Will we hold hands like Katie and Hubbell?
Doktor Hubbell, bu kulağa kullanılabilir bir mazeret gibi geliyor. Pantolonu aşağıda bir adam yakalandığında, onun, "ben bir bağımlıyım" demesini nasıl engelleyeceğiz?
What's to stop any man caught with his pants down from saying, "l'm an addict"?
Ciddiyken nasıl olur bilirsin. "Bulunduğumuz Yol" izlediğinde olduğu gibi. Hubbell'ın Katie doğurduktan sonra onu terk edeceğine inanmamıştı.
You know... how she gets really serious like when she saw The Way We Were... and she couldn't believe that Hubbell was going to leave Katie... after she had the baby?
Çünkü Hubbell'ın arkadaşları alay edip gülüyordu, Başkan yeni ölmüştü. Katie onlara bağırmıştı, o da ona kızmıştı ve Hollywood'a gidiyordu.
how Katie and Hubbell broke up... because his friends were joking and laughing... and the President had just died, and she yelled at them, and he was mad?
Hubbell caddesi mi?
Hubbell street?
Bulunduğumuz Yol filminde Hubbell de Katie'ye böyle demişti.
That's what hubbell said to katie in the way we were,
- Hubbell.Hayır.
- Oh, Hubbell. No.
Cennet diye bilenen güzel bir kasabada yaşıyorum.
Hubbell : I live in this beautiful town called Paradise.
Hubbell onu sıkacaktır.
Hubbell will bore her.
- Hubbell.
- Hubbell.
Hubbell dün gece araba kazası geçirmiş.
Hubbell was in a car accident last night.
- Madame Fanny'nin oğlu Hubble mı?
- Madame Fanny's Hubbell?
Hubbell, kaza, iki tuhaf bakış?
Hubbell, accident, two weird looks?
Hubbell dün gece araba kazası geçirmiş...
Hubbell was in a car accident last night
Söylemeye çalıştığım şey rahibin Hubbell içi dua etmeyi kabul etmesine minnettarım.
As I was trying to tell the Lama while I'm very grateful he agreed to pray for Hubbell,
Neyse, en azından Hubbell için dua edeceğini söyledi.
Well, at least he said he'd pray for him.
- Hubbell!
- Hubbell!
Katie bunu hiç istememişti ve Hubbell ondan ayrılmıştı.
l mean, which she hated.