Huh translate English
115,304 parallel translation
O ne öyle?
What the fuck is that, huh?
İstersen uyku hapı falan verebilirim.
I guess I can give you some sleeping pills, huh?
Günlük olarak Valtrex yazdılar mı?
They have you on the daily Valtrex, huh?
Sonra göstermemi ister misin?
- You want me to show you later? - Uh-huh.
Neyse, The Big Bust-Out 5'te Sapphire adında acayip seksi bir siyahi hatun var.
Anyway, in The Big Bust-Out 5, there's this super hot noire named Sapphire, huh?
Canali demek.
Canali, huh?
Belki de taa New York'ta.
Maybe even all the way to New York, huh?
Bana neler olduğunu anlatmak ister misin?
You wanna tell me what's going on? Huh?
Sanırım lamba düğmesi belli bir yere kadar gelişebiliyor.
Huh... Yeah, I guess there's not many places you can go with a light switch.
Eğlenceli, değil mi?
Fun, huh?
Bu kadar aceleci davranmayalım Kara.
Let's not be too hasty, huh?
O kadar mı iyiydi?
That good, huh?
Öyle, değil mi?
Isn't she, huh?
İlgini mi çekti?
Oh, you're interested, huh?
- Bilmiyordum.
- Huh? - Well, I didn't know.
- Seninle tanışmak güzeldi Ray.
- Huh? - It's good to meet you, Ray.
Şansın yaver gitmemiş.
It was a real "fuck you" from Jesus, huh?
Zar zor anlıyorsun değil mi?
Barely recognize it, huh?
Hangisi daha iyi?
What would be better, huh?
"Seni korkuttum mu?" Çok ilginç.
"Did I scare you?" Huh, that's curious.
Anlaşılan herkes birini kapmış gibi görünüyor, ha?
Hey, uh, looks like everyone's gonna go grab one, huh?
Jones mu?
Huh, Jones?
Bu mudur yani?
So that's it, huh?
Ha?
Huh?
Sen öyle olmuyorsun, ha?
Oh, not you, though, huh?
Korkutmak için mi?
Huh? To scare me?
Harika bir gündü herhalde?
Well, top-notch day, huh?
Hala oyuncaklarla oynuyorsun ha?
Still playing with toys, huh?
- Ha?
Huh?
Acıtıyor, ha?
Hurts, huh?
Aptalca, öyle mi?
It's stupid, huh?
Ellerin çalışırsa kafan da boşalır.
Busy hands could help clear your head, huh?
Et o zaman.
Well, then do it. - Uh-huh.
Neden "Hı, öyle mi" der gibisin?
- Huh. - What's "Oh, huh" about it?
Götünden element uyduruyor.
- Talking out his ass. - Uh-huh.
Ne dedin bana?
What'd you call me, huh? Huh?
Anladın mı?
- Uh-huh.
Evet, seni içeri davet ederdim ama babamın aksiliği üstünde.
Yeah, I'd, uh, invite you in, but... - my old man's in a mood right now. - Huh.
Çok kalabalıksınız ha?
Oh, there's a bunch of y'all, huh?
Hey, Kay, Bir Rob Roy daha arkadaşım Carl için ha?
Hey, Kay, another Rob Roy, neat for my friend Carl, huh?
O harika değil mi?
Huh, isn't she great?
Dayak yemeye ne dersin ha?
How'd you like a fucking beating, huh?
- Evet, neden olmasın, ha?
- Yeah, why the fuck not, huh?
Hepimiz, birkaç söz söyleyebiliriz, ha?
We can all, maybe say a few words, huh?
Bu bebekleri ha?
These babies, huh?
Hazır başlamışken neden bırakmıyorsun ha?
Why don't you quit while you're ahead, huh?
Işıkları üzerine çekecek bir ses bul ha?
That sheds light on our mutual experiences, huh?
Seni ne zaman göreceğiz?
Uh-huh. When can we see you?
- Ne yaptın?
Huh, what'd you do?
Mekânın modu biraz çökmüş.
Huh, this place is kind of a dive.
- Bakması zor, değil mi?
- It's hard to look at, huh?