Hunting translate English
8,368 parallel translation
Büyü peşine düşmek yerine ders falan çalışman gerekmiyor mu?
Just, shouldn't you be doing your studies or something instead of wasting your time with hunting magic?
Daha küçük olanı arkadaşına yiyecek getiriyor, ikram gibi.
The smaller one brings back food for its mate... an offering. We're on her hunting grounds.
Onu avlıyor.
She's hunting him.
Slaine-sama.
Good hunting, Milord Slaine.
- O blender'ı almak için acele etme Harry.
Don't go buying me that blender just yet, Harry. With Samaritan hunting down the Machine,
- Avlanmak zorunda kalabilirim belki.
Might have to go hunting.
Kupaları avlama
As hunting trophies.
Belki doğru geyiği avlamamışsındır.
Well, maybe you're not hunting the right deer.
Şehrin en zengin adamıyla Wyooming'de üç günlük geyik avı nasıl?
Three days of deer hunting in Wyoming with the richest men in the country.
Eğer şüpheleriniz devam ederse çamur izlerinin peşinden gidersiniz, tamam mı?
Feel free to go hunting through mug shots if you can't shake the feeling, all right?
Tatildeki Amerikalı aileleri avlamayı sevdiği kesin.
It's clear he gets off on hunting American families when they're on vacation.
Florida'da avlanmaya devam etmeliydi.
He could've kept hunting in Florida.
insan avlamaya geçtim.
I began hunting... people.
Oradaki insan avının daha iddialı olacağına inanıyorum.
I believe it would make for a challenging hunting ground.
Saatlerdir dağ tırmanıyoruz ama siz ikiniz bir tane bile kelebek gözlemlemediniz.
You know, we have been hiking for hours and you two haven't spotted a single butterfly. I thought we were hunting owls.
Yakalamaya çalıştığım adam bu otelde.
The man I've been hunting is in this hotel.
Ölümümden beri avlanma alanım bu otelle sınırlı kaldı.
Ever since my death, my hunting grounds have been limited to the confines of this hotel.
Smithfield'teki evsiz çocuklar geceleri canavar geliyor diyorlar.
The strays in Smithfield talk of a monster hunting them at night.
Harika bir geyik kralımız ve yanındakilerin avlanırken birden karşısına çıktı ve ormana doğru bir takip başladı.
It seems a rather magnificent stag Did not check the royal calendar, So our king and his hunting companions have been met
Aslında iki tane. Av için yetiştirilmişler. Bu yüzden maktul onlar için zafer yemeğiydi.
Yeah, two of them, actually- - they were bred for hunting, so for them, the victim was a, was a victory dinner.
Sakın yanlış anlama avlanıyorlar.
And make no mistake they're hunting.
Sen avcılığın Korkunç Korsan Robert'ısın.
You were the dread pirate Roberts of hunting.
Evet, yaratık avlamak faturaları ödemiyor.
Yeah. Hunting monsters doesn't exactly pay the bills.
Bu avlanmak mı?
So this is hunting?
Bazıları hayatta kalmış. İnsanları avlıyorlar. Akıllarında cenneti yaşatıp onlarla besleniyorlar.
And they've been hunting humans, making them create heavens in their minds and feeding off them.
Norveç hükümeti ve polisi masum Rusların peşine düştü.
The Norwegian government and the police opened hunting innocent Russians.
Uzayda kaybolmamız, devletten kaçmaya zorlanmamız ve sonra bize çamur atan kötülerin peşine düşmemizin.. ... ardından biraz eğlenceyi hak ettik.
And after being lost in space, forced on the run by the government, then hunting down the bad guys who framed us, we deserve some chill time.
- Hangi sebepten? - Yasal avlanmaya müdahale etmekten.
- Interference... with lawful hunting.
- Yasal avlanmaya müdahale etmekten.
- Interference with lawful hunting.
O gece, kocanız ve arkadaşlarının avlandığını görmek bir şeyleri tetikledi.
That night, seeing your husband and his friends on that hunting trip... it triggered something.
Ve yakalanmadan önce başka bir av partisi arayışındaydım.
And before I got caught, I was out there looking for another hunting party.
Otoyol çıkışında av malzemeleri satan bir yer var.
There's a hunting supply store down the highway.
Amerikalıların avlanmaktan hoşlandığını biliyorum ama bu kadar popüler olduğunu bilmiyordum.
I knew that Americans enjoy hunting ; I had no idea it was this popular.
Örnek vatandaş, sicili temiz ama sonra ortada bir sebep yokken Pearl River Ormanında bir grup avcıyı öldürmüş.
Upstanding citizen, no criminal background, but then, for apparently no reason at all, he stabbed an entire hunting party to death in the Pearl River Woods.
Avlanmaya gidiyorum.
I'm going hunting.
Daha da önemlisi, bizi kimsenin avlamadığı bir hayat istiyoruz.
More importantly, we want a life where no one is hunting us.
Takip ettiğim bir kaçakla alakası olabileceğini düşünüyoruz.
We think it may be connected to a fugitive I've been hunting.
Zaten evlendikten sonra avlanmayıda bıraktı.
Or was he not hunting much when he was married
Av bıçağı?
Hunting knife?
Birinde av bıçağı, diğer ikisinde silah vardı.
One of them had a hunting knife, the other two had guns.
Genç prens avlanmaya çıktığı zaman bir terlik bulmuş aylar boyunca bu küçük terliğin sahibini aramıştı.
The young prince found a slipper while he was out hunting. Months he spent looking for the owner of this tiny slipper.
Hadi yiyecek arayışına devam edelim.
Let's keep hunting for grub.
- Avlanmaya çıktığını söylemişti.
She said she was out hunting.
- Avlanıyor muydunuz?
You were hunting?
Peşindeki insanlardan birisine telefon mu edeceksin?
You want to call up one of the very people hunting you?
Peki kimi avlıyor?
Who the hell is he still hunting.
Burada çalışıp, uzaylıları avlaman. Benim de onlardan biri olmam falan.
You working here, hunting down aliens, me being one?
Katilleri yakalamak, çalınmış milyon dolarları kurtarmak. Ağzımda bıçakla heliden atlamak.
I mean, hunting down a murderer, recovering millions in stolen money, rappelling out of a chopper with a knife between my teeth.
Batı Sibirya'da babam bu havada beni ava götürürdü.
In Novosibirsk, my father would take me hunting in this weather.
Belki kolay av mevsimidir.
The month of April has some sort of significance to him. Maybe it's easy hunting season.
Avlanmaya devam edelim mi?
More hunting?