Icmek translate English
9,299 parallel translation
- Bir içki içmek ister misin?
Do you want a drink?
İçmek, en iyi kararları almaktan beni alıkoyuyor.
Drinking, I don't tend to make the best decisions.
- İçmek için nereler var bilmiyorum...
I wouldn't know where's good - for a drink, or...
Matt benimle dışarı çıkmak ve bira içmek isterdi, cuma günü bira içmeyi severdi, bu... bizim devamlı yaptığımız bir şeydi.
Matt's like, "come on out and get a beer." And getting beers on Friday, that's, uh... that's what me and him did
Ve bir oğlumuz var. O yüzden bu hafta sonu kahve içmek için buluşabiliriz.
And you know we have a son together, so maybe we can get together for a cup of coffee this weekend.
Ben içmek istemedim. O yüzden hepsini sen içtin.
And I-I didn't want any, so you did it all.
Ve içki içerken reçeteli ilaçlar almak ve sonra ot içmek daha sonra da uyuşturucu kullanmak sorgulanabilir kararlara sebep olabilir.
And taking prescription medications while drinking and then smoking pot and then smoking crack can lead to questionable decisions.
- Bira içmek ister misin?
Hey, you want to grab a beer?
Bu konuda gerçeği bilmek istersen sanki topal bir sokak köpeğiymişim gibi bana acıyarak bakmayan biriyle viski içmek için ziyaretlerini sabırsızlıkla bekliyorum.
And if you want to ken the truth of it, I look forward to his visits... To drink whiskey with a man who doesna look on me with pity, as if I'm some lame cur.
Teddy eğer o puroyu içmek zorundaysan, lütfen önce hava filtresini çalıştır.
Teddy, if you have to smoke that cigar, please turn on the air purifier.
Sigara içmek öldürür.
Cause I'm not gonna kill ya
İlaç içmek istemiyorum.
I don't want to take stuff.
Biraz Güney Hindistan kahvesi içmek için beni evine davet etti ve işte orada... - Evet, orada kiminle tanıştığını biliyorum.
He asked me home, for some South Indian coffee, where I met... ~ Yes, yes, I know who you met.
Kahve falan içmek ister misin?
You wanna go and get a coffee or something?
Çalışırken içki içmek zorunda değilsin, bunu sen de biliyorsun.
You're not supposed to drink when you work, you know that.
Yapman gereken şeyler yemek, içmek, uyumak ve rüyalarını anlatmak.
All you have to do is eat, and sleep, and drink, and describe your dreams.
- Bir şeyler içmek ister misin?
Do you want something to drink?
- Yalnız başına mı içmek istiyorsun?
And do you want to be alone? No.
Bay Cleary size üflediğim zaman... uyanacaksınız ve piponuzu içmek için daha fazla istek duymayacaksınız.
- Mr. Cleary... - Mm. ... when I blow on you, you will wake and you will no longer be interested in smoking your pipe.
Ürünü içmek kötü işçiliktir, kardan yer.
Smoking the product is bad business, eats into profits.
İçmek şeytanın işidir.
Drink is the devil's work!
Çünkü siz diskjokeylerin gün boyu tek yaptığı kahve içmek.
'Cause all you desk jockeys do is drink it all day.
yemek, içmek, sıçmak, sikmek... ve fazlası için savaşmak.
eating, drinking, shitting, fucking... and fighting for more.
Yemek, içmek, sıçmak, sikmek ve daha fazlası için savaşmak, değil mi?
eating, drinking, shitting, fucking, and fighting for more, right?
Tek başına içmek, tek başına dans etmek gibidir, biliyorsun.
You know, drinking alone is like dancing alone.
Bir bira daha içmek istiyorum.
I'd love to have another fucking beer.
İçki içmek istedi.
He wanted a drink.
Seninle vakit geçirmek güzeldi Sam ve bunu dün sormak istedim ama biraz erken gibi geldi. Benimle bir kahve içmek ister misin?
I've really liked hanging out with you, Sam, and I-I wanted to ask you this yesterday, but you sort of left, like, really fast, but, um, do you want to get a coffee with me sometime?
Gay içmek ister misin?
You want a shot?
Şarabımızı Mariner Valley'de günbatımını izlerken içmek için sabırsızlanıyordum.
I was looking forward to drinking our wine, watching the sunset over the Mariner Valley.
Bir şeyler içmek iyi mi geliyor kötü mü?
Does drinking make it better or worse?
İçki içmek üniversite kurallarına aykırı ama yaptıklarından dolayı cezalandırılmasını istedim.
Drinking's against college rules but I wanted him to be punished for what he'd done.
Latte içmek istemediğine emin misin?
Sure you don't want that latte?
İlk gününü kutlamak için çarşamba içkisi içmek ister misin?
YOU WANT TO GO GET SOME HUMP DAY DRINKS TO CELEBRATE YOUR FIRST DAY?
Aman be Shan, sürekli sigara içmek zorunda mısın?
GOD, SHAN, DO YOU JUST HAVE TO SMOKE ALL THE TIME?
Bir oğlanla ot içmek için oraya gitmiş olabilirim.
With a boy or to score some weed.
Yakında içmek cam pick up olarak, O çekim yapar.
Soon as you pick up the glass to drink, he takes the shot.
İçmek istiyorsan iç.
If you wanna drink, then drink.
Bunlar içmek için. Elbise yıkamak için yağmur varillerini kullanın.
This is for drinking.
O halde daha ilginç olmayı denemeliyiz. Bunun da tek yolu daha çok şarap içmek.
Well, then we'd jolly well better try to be more interesting, and the only surefire way of doing that is to pour your guests more wine.
Ne yazık ki annen kahve içmek için bize katılamayacak. .
Your mother won't be joining us for coffee, unfortunately.
Belediye binasının oradayım ve düşündüm ki belki kahve içmek için zamanın vardır?
I'm down at city hall, and I thought maybe you might have a minute to get coffee?
- Bir şeyler içmek için.
For a drink.
Ben sandım ki... Bir şeyler içmek isteriz, ve sonra?
Thought we'd have a drink, and then what?
Bir şey içmek ister misin?
You want something to drink?
Ne içmek istersiniz?
What do you want to drink?
- Hayır! Yarın içmek için Cartier'de buluşuruz tamam mı?
We'll see eachother tomorrow at the party, okay?
- ALKOL İÇMEK YASAKTIR -
DRINKING ALCHOHOL IS PROHIBITED
- Normalde ikinci kahvemi içmek için birkaç saat beklerim.
I usually wait a couple of hours till I drink my second giant cup.
- Bunları içmek için sağ kalmanıza sevindim.
I'm just glad you're alive to smoke them.
Sonra bunu geliştirdik. 20 euro için bir litre viski içmek olsun.
Then we developed it to 20 euros for drinking a litre of whisky.