English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Ihanet

Ihanet translate English

11,390 parallel translation
Sana ihanet etti Eleanor.
He betrayed you, Eleanor.
- Her ihanet, güvenle başlar.
Every betrayal begins with trust.
Her ihanet güven ile başlar.
Every betrayal begins with trust.
Arkadaşlarına ihanet etmemelisin gibi.
Like not to rat on your friends.
Beni kandırdı, ihanet etti!
She deceived me, betrayed me!
Sana onu sevdiğimi söyledim ve bana ihanet ettin.
I... I told you I loved her, and you betrayed me.
Güvenine ihanet ettim.
I betrayed your confidence.
Bana en yakın insanlara ihanet ettim.
I've betrayed the people closest to me.
Deva'nın arkandan iş çevirmesi ihanet gibi mi geliyor?
And Deva going behind your back feels like a betrayal?
Kötülüğü bize değil bize ihanet edenlere ver bizi bağışlayanlara dünyada cenneti yaşat ismin kutsaldır yaptığın cennetinde Babamız.
Evil from us deliver but us against trespass who those forgive us as heaven in is it as Earth on name thy be hallowed heaven in art who Father our.
Bana ihanet ettin.
You betrayed me.
Güvenime ve sana olan sevgime ihanet ettin.
You betrayed my trust and my love for you.
Sana ihanet etmedim.
I didn't betray you.
Kendi halkına ihanet ettin!
You have betrayed your own kind!
Han için babama ihanet ettim.
I betrayed my father for the Khan.
Bu ihanet sırasında Kubilay Han'ın sancağının arkasına saklanıp halkımı öldürdün mü?
Amongst this treachery, did you hide behind the banner of Kublai Khan and slaughter my people beneath it?
Savaş ihanet ve onur hikâyeleri.
Stories of war... of treason... of honor.
Josh, bana ihanet ettin.
Josh... you betrayed me.
Sana kızımı verdim ama sen bana ihanet ettin.
I gave you my daughter and you betrayed me.
- Bize ihanet etmedi.
- She didn't betray us.
- Çember'e ihanet etti.
She betrayed the Circle.
Yani, sana zarar vermek istemediğime bana inanmalısın, Ya da ihanet et.
I mean, you've got to believe me that I never meant to hurt you, or betray you.
Ama sinirlerim bana ihanet etti
But my nerves betray me
Başkan Abe Beame, tekrar tekrar, yetersiz, duygusuz, cimri, dik kafalı, bir cüce olduğunu kanıtladı. Halkımıza ve toplumumuza ihanet etti.
Mayor Abe Beame, who has proven himself time and time again to be an incompetent, insensitive, bean-counting, pencil-pushing little midget who has betrayed our people and our community.
Peki bu ihanet sayılmıyor mu?
So that doesn't count as betrayal?
- Hepsi ona ihanet etti.
- They all betrayed him.
Ve gittiklerinde, babanı onurlandıracağız ve kendimiz içimizdeki kendi türüne ihanet etmiş hainlerden kurtaracağız ve Hell's Kitchen'ı tekrar bizim yapacağız!
And when they're gone, we'll make your father proud, and purge ourselves of the filthy traitors who betrayed their own kind and make Hell's Kitchen ours again!
En azından gerçek Judas'ın, lider İsa'ya ihanet ettikten sonra kendini öldürecek nezaketi vardı.
At least the actual Judas had the courtesy to kill himself after betraying his leader, Jesus Christ.
Bu gördüğün vatana ihanet davasıdır.
You're looking at a charge of treason.
Karşılaştığımız her ihanet, güvenmekle başladı.
Every betrayal we ever suffered started with trust.
Bize ihanet etmişti, babama ihanet etmişti!
He betrayed us! He betrayed my father!
Kocana ihanet etmek.. ... işleri sadece eşitler
Betraying your husband that only makes things even.
Vatana ihanet suçundan soruşturma altındaymış.
He was under investigation for treason.
Vatana ihanet mi?
Treason?
Bana ihanet edip sağ kalabileceğini mi sandın?
Did you really think you could betray me and live to tell about it?
Jarl olmak istiyordun ama anneme ihanet ediyormuş gibi görünmek istemiyordun.
You wanted to be Jarl, but you didn't want to be seen to betray your own sister.
Hırsı yüzünden anneme daha fazla mı ihanet edeyim?
Betray my mother to further his ambition?
Anneme ihanet edip amcamla kumpas kurdum.
I've betrayed my mother, I've plotted with my uncle.
Halkının ihtiyaçlarını karşılayamadığın gerçeğini gizlemek için ablana ihanet etmekten bahsediyorsun.
You talk of treachery against your sister to cover the simple fact you've failed to provide for your people.
- Yeminimize ihanet ettim.
- I betrayed our vows.
Onu kendiniz eğittiniz, ve şirkete ihanet etmeden önce ona büyük bir itibar sağladınız.
You trained him yourself, and you held him in high esteem before his betrayal of the company.
"Tarifle oynayarak Hutch Bailey tüketiciye ve aldığı mirasa ihanet etmiştir."
"Hutch Bailey has betrayed the consumer and his own legacy by tampering with the recipe"?
Nedeni şantaj olsa da sonuçta ihanet ettin.
You know, compromised or not, this was a personal betrayal.
İyi bir adamsınız Doktor Wilkes. Fakat Isodyne'i koruyarak başarmak için çalıştığınız bunca şeye ihanet ediyorsunuz.
You're a good man, Dr. Wilkes, but protecting Isodyne betrays everything you've fought so hard to achieve.
Chadwick ona ihanet etmiş olmalı.
Chadwick must have turned against her.
- İhanet derken?
- What betrayal?
- İhanet mi mesele yani?
This is about betrayal?
- İhanet değil Spencer.
It's not about betrayal, Spencer.
Tehdit doğrulandı. Suçları : Adam öldürme, Saldırı, İşkence, İhanet.
_
- İhanet etmeyi reddettiğin insanların kahraman değil kötü adam olduklarını göstermek için.
To showing you the people you refuse to betray are not the heroes. They're the villains.
Bedenin sana ihanet edince eğlenceli olmuyor değil mi?
Not fun when your body quits on you, is it?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]